Zincir marketleriyle ve kendi markalı ürünleriyle bilinen Migros, Türkiye'ye 1954 yılında ilk adımını attı. Günümüzde Türk markası olarak bilinse de aslında kökeni İsviçre'ye dayanıyor.
Artan enflasyon oranları, hayat pahalılığı ve İstanbul'un artan nüfus oranını da göz önüne aldığımızda epey sıkıntı içerisinde olan ülkemiz; bu sorunu çözebilmek adına, zamanının uygun fiyatlı ve kaliteli ürünlerini satan Migros'u İstanbul'a davet etti. Ancak bu konuyu anlatmadan önce gelin, şirketin nasıl kurulduğuna bir bakalım:
İlk olarak 1925 yılında İsviçre'nin Zürih kentinde, Gottlieb Duttweiller tarafından kuruldu.
Duttweiler, İsviçre vatandaşlarına sağlıklı, kültürlü ve iyi eğitimli bir hayat sunma konusunda oldukça tutkulu bir insandı. Bu yüzden hedefini gerçekleştirmek adına ilk adımlarını 1925 yılında Migros'u oldukça basit bir yöntemle kurarak atmıştı. Halka ucuz ve kaliteli mallar satarak onların yaşam standartlarını yükseltmeyi hedefledi.
Kahve, pirinç, şeker, erişte ve sabun gibi temel ihtiyaç ürünlerini satan Dottweiler, Migros minibüsleriyle çevre köyleri tek tek dolaşıyordu. Bu hareketiyle tedarik zincirindeki aracıları ortadan kaldırıyordu ve böylelikle ürünlerin de maliyeti düşüyordu. Yani kısaca, hem Dottweiler için hem de müşteriler için kazan-kazan durumu söz konusuydu.
Diğer üreticiler, ürünleri daha ucuza sattığı gerekçesiyle Migros'u boykot bile ettiler.
Ancak bu boykotlar tabii ki bir işe yaramadı; gün geçtikçe daha da çok büyüyen Migros, ürün yelpazesini daha da genişletti ve büyümeye devam etti. 1926 yılında Zürih'te ilk marketini açtı ve İsviçre'nin dört bir yanına başka marketler açmaya da devam etti.
Dottweiler, girişimini sadece marketlerle sınırlı tutmadı; aynı zamanda restoranlar, dil okulları, benzin istasyonları ve banka bile açtı. Yani Dottweiler, başında hayalini kurduğu girişimi katbekat gerçekleştirdi.
Peki İsviçre'nin devi olmuş bu marka, nasıl oldu da Türkiye'ye geldi?
Başta enflasyon oranlarından ve İstanbul'un artan nüfusundan bahsetmiştik; 1953 yılında dönemin İstanbul Belediyesi İktisat Müdürü Ferruh İlter, Migros'a bir mektup yolladı. Migros'tan olumlu dönüş alan Türkiye ise ilk kez 1954 yılında Migros marketle tanışmış oldu.
Tıpkı ilk kurulduğu yıllardaki gibi semt semt dolaşan Migros kamyonları, halkın ihtiyacını ayaklarına kadar götürüyordu. Halk tarafından epey sevilen bu kuruluş, zamanla Türkiye'de daha da büyümeye devam etti ve tıpkı planlandığı gibi ürün kıtlığını çözmeye fayda sağladı.
1975 yılında Koç Grup, Vehbi Koç'un yönlendirmesiyle Migros'un çoğunluk hisselerini satın aldı.
Satın alındıktan sonra Migros ismi, Migros Türk olarak değiştirildi ve hızlı bir mağazalaşma sürecine girildi. 1990 yılının sonlarına doğru MM Migros ve MMM Migros mağazaları açan şirket, Türkiye'de mağazalaşmanın önünü açmada öncülük etti ve 1991 yılında halka açık bir şirket hâline geldi.
Ayrıca akşam saat 22.00'ye kadar açık kalmasının sonucunda; ilk kez yarı zamanlı çalışma sistemini getirerek, sektöre yeni iş saatleri kazandırmış oldu.
1995 yılında Migros, günümüzde sıkça uğradığımız bir diğer market zinciri olan Şok Market'i kurdu.
Bununla da sınırlı kalmayıp 2005 yılında bir diğer market zinciri olan Tansaş'ı satın aldı. Ancak Koç Holding, 2007 yılında Migros'u satışa çıkararak 2008 yılında İngiltere menşeli Moonlight Capital SA'ya devretti. Devretmesinin ardından Migros büyümeyi bırakmadı ve 2016 tarihinde Tesco Kipa'nın %95,5'lik hissesini satın aldı.
Günümüzde; Migros Jet, Migros Hemen, Migros Yemek, Migros Sanal Market gibi alt bünyeleriyle sektörde her geçen gün daha da büyüyen şirket, pek çok kişinin uğrak market zinciri arasında.
Hayat pahalılığı ve ürün kalitesi bakımından son zamanlarda oldukça kötü olduğumuz bu dönemlerde, siz bu market zincirini nasıl değerlendiriyorsunuz? Yorumlarda düşüncenizi belirtmeyi unutmayın!