Çağının Ötesindeki Zekâsıyla Yüzlerce Esere İmza Atan Mimar Sinan Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey

27
5
1
0
0
Osmanlı dönemindeki ilk Anadolu devşirmelerinden bir tanesi olarak başladığı hayatını imparatorluğun en önemli isimlerinden biri olarak tamamlayan Mimar Sinan, yaptığı yüzlerce eser ile Türk mimarisinin en kıymetli örneklerini vermiştir. Gelin Mimar Sinan kimdir yakından bakalım ve başarılarla dolu hayatında yaptığı önemli eserleri görelim.

Osmanlı Devleti, yüzlerce yıl boyunca dünyanın bir dört yanında iyisiyle kötüsüyle hüküm sürmüş güçlü bir imparatorluktur. Bu muhteşem güç yalnızca askeri başarıdan gelmiyordu, Osmanlı pek çok farklı konuda da dönemin öncülerinden olmuştur. Bu öncü isimlerden bir tanesi ise Mimar Sinan’dır. Mimar Sinan, Osmanlı seferleri ile birlikte bilinen bütün dünyayı gezerek hem oraları görmüş hem de oralarda önemli eserler bırakmıştır.

Mimar Sinan uzun bir hayat yaşadı ve bu hayatın hakkını verdi. Bir an olsun kibre kapılmayan mütevazi yapısıyla bilinen ve Koca Sinan unvanını almasına rağmen bu karakterini hiç bozmayan Sinan, yalnızca güzel eserler yaratmamış aynı zamanda halkın refahını düşünerek pek çok sokak çalışmasına da bizzat imza atmıştır. Gelin Mimar Sinan kimdir yakından bakalım ve başarılarla dolu hayatında yaptığı önemli eserleri görelim.

mimar sinan

Mimar Sinan kimdir? İlk Anadolu devşirmelerinden:

Osmanlı Devleti’nde uzun yıllar uygulanan devşirme sistemini bilirsiniz. Rumeli bölgesinde yaşayan gayrimüslim çocuklar küçük yaşta ailelerinden alınır, yetiştirilir ve önemli vazifelere getirilirlerdi. Yavuz Sultan Selim döneminde bu sistemin Anadolu’da uygulanmasına karar verildi. Devşirme sisteminin uygulandığı ilk zamanlarda devşirilenlerden bir tanesi de Sinan adlı bir çocuktu.

Sinan, 1488 ya da 1490 yılında Kayseri’de doğmuş ve burada yaşayan bir çocuktur. Sinaneddin Yusuf ya da Abdulmennan oğlu Sinan gibi isimlerle de anılan Sinan’ın kökenleri tam olarak bilinmiyor. Kayseri’nin Ağırnas ilçesinde yaşayan Sinan’ın Rum, Ermeni ya da Hristiyan Türk olabileceği söyleniyor. Kim olursa olsun, İstanbul’a geldiğinde işler onun için epey değişiyor.

Genç yeniçeri Sinan:

1511 yılında Yavuz Sultan Selim zamanında İstanbul’a gelen Sinan, Yeniçeri Ocağı’na acemi oğlanların arasına alındı. Yavuz dönemi Osmanlı’nın en hızlı dönemlerindendir, asker kışlada durmaz. Yeniçeri Sinan önce 1514 yılındaki Çaldıran Savaşı’na sonra da 1517 yılındaki Mısır seferine katıldı. 

Kanuni Sultan Süleyman’ın tahta geçmesi sonrası yapılan 1521 yılındaki Belgrad seferine ve 1522 yılındaki Rodos seferine katılan Sinan, 1526 yılında gerçekleşen Mohaç Meydan Muharebesi’ndeki başarıları nedeniyle Acemi Oğlanlar Yayabaşı yani bölük komutanı olarak terfi ettirildi.

mimar sinan

Van Gölü aşılıyor, Sinan başmimar oluyor:

Sinan, her zaman Mimar Sinan’dı. Çünkü orduda yalnızca savaşacak askerlere değil, bu ordunun lojistiğini sağlayacak insanlara da ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaç 1533 yılında hayati bir şekilde ortaya çıktı. İran seferi yapılıyordu ve ordunun Van Gölü’nü aşması gerekiyordu. Sinan, iki hafta gibi kısa bir sürede üç tane kadırga yaparak ordunun karşıya geçmesini sağladı. Bu başarısı ona Hasekilik unvanını kazandırdı.

Haseki Mimar Sinan, 1537 yılında yapılan Korfu ve Pulya seferleri ile 1538 yılındaki Moldova seferine katıldı. Karaboğdan seferi sırasında ise Sinan’ın kaderi değişti. Prut Nehri’nin geçilmesi gerektiği zaman Mimar Sinan on gün gibi inanılmaz kısa bir sürede koca bir ordunun geçeceği bir köprü yaptı. Bu başarısı ona 49 yaşında Başmimar unvanını kazandırarak sarayın yolunu açtı.

mimar sinan

Başmimar Sinan, Türk mimarisini baştan yazıyor:

Mimar Sinan, 1538 yılında başmimar oldu ancak daha önce de pek çok önemli mimari eser vermişti. Bunlar arasında Halep’te yaptığı Hüsreviye Külliyesi, Gebze’de yaptığı Çoban Mustafa Külliyesi ve İstanbul’da Hürrem Sultan’ın yaptırdığı Haseki Külliyesi son derece önemlidir. Halep’teki külliyeye yapılan ince dokunuşlar, onun İznik ve Bursa’daki yapılara benzer olmasını sağlayarak Osmanlı tarzını devletin farklı noktalarında da kendini gösterir hale getirilmiştir.

Başmimar olduktan sonra imza attığı üç eser ise onun mimarlık sanatındaki gelişimini göstermesi açısından son derece önemlidir. Bunlardan bir tanesi olan Şehzadebaşı Camii ve çevresindeki külliye, kendine has bir tarza sahip olmakla kalmamış sonrasında yapılan camiler için de örnek teşkil etmiştir. Bu camide dört yarım kubbe vardır ve ortalarında merkezi bir kubbe bulunur. 

1550 ile 1557 yılları arasında yapılan ve bugün bile hepimizin hayranlıkla izlediği Süleymaniye Camii için Mimar Sinan, kalfalık eseri olduğunu söylemiştir. Kendisinin de ustalık eserim olarak adlandırdığı ve otoritelerin de gerçek bir başyapıt olarak gördüğü Edirne’de bulunan Selimiye Camii yapıldığında Mimar Sinan 86 yaşındaydı. 

mimar sinan

Sinan: Değersiz ve muhtaç kul

Mimar Sinan’ı hepimiz bu büyük eserleri ile tanıyoruz ancak kendisi adını tarihe altın harflerle yazdırmak isteyen biri değildi. Onun en büyük ve belki de tek amacı, bölgede yaşayan halkın refahını arttırmak ve İstanbul’un hem güvenli olmasını hem de güzel görünmesini sağlamaktı. Büyükçekmece Köprüsü’nde kazılı olan mühründen, Mimar Sinan’ın ne kadar mütevazi bir insan olduğunu anlıyoruz;

El-fakiru l-Hakir Ser Mimaranı Hassa

Değersiz ve Muhtaç Kul, Saray Özel Mimarlarının Başkanı

Mimar Sinan, başmimar olarak görev yaptığı süre boyunca İstanbul sokaklarının darlığı nedeniyle oluşacak yangın tehlikesini ortadan kaldırmaya çalıştı, şehrin kaldırımlarını halk için uygun hale getirdi, caddelerin genişliği üzerine çalıştı, lağımların insan sağlığına uygun olması için çalışmalar yaptı ve belki de en önemlisi, İstanbul’un bozulmaması için elinden geleni yaptı.

Ayasofya’nın daha uzun yıllar ayakta kalması Mimar Sinan’ın en büyük isteğiydi. Bu nedenle yapının kubbesini onararak takviyeli duvarlar yaptı. Binlerce yıllık kültüre ev sahipliği yapan İstanbul’un yeni yapılarla kirlenmesini istemeyen Mimar Sinan, Zeyrek Camii ve Rumeli Hisarı gibi önemli eserlerin çevresinde görüntüyü bozan pek çok dükkanı ve evi yıktırdı. Sinan’ınki gerçek bir sevdaydı.

mimar sinan

Koca Sinan kendi elleriyle yaptığı türbeye defnedildi:

Kayseri’de küçük bir köyde doğan Sinan, Kanuni Sultan Süleyman’ın ona verdiği Koca Sinan lakabıyla 1588 yılında hayatını kaybetti. Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim, III. Murat dönemlerinde başmimar olarak görev yapmış olan Sinan öldüğünde Süleymaniye Camii’nin yanına kendi yaptığı son derece sade bir türbeye defnedildi.

Mimar Sinan öldüğü zaman geride 81’i cami, 55’i medrese, 51’i mescit, 48’i hamam, 36’sı saray, 20’si kervansaray, 17’si türbe, 17’si imarethane, 8’i mahzen, 8’i köprü, 5’i su yolu, 3’ü hastane olmak üzere toplam 375 tane eser bırakmıştır. Kendisinin de ustalık eserim dediği Selimiye Camii, Dünya Kültür Mirası listesindedir. Kendisinin en ünlü eserlerinden bazıları şunlardır;

  • Süleymaniye Camii
  • Haseki Külliyesi
  • Haseki Camii
  • Selimiye Camii
  • Eski Valide Camii
  • Mihrimah Sultan Külliyesi
  • Mihrimah Sultan Camii
  • Şehzade Camii
  • Cihangir Camii
  • Şah Sultan Camii
  • Rüstem Paşa Camii
  • Sokollu Mehmed Paşa Külliyesi
  • Sokollu Mehmed Paşa Köprüsü
  • Kılıç Ali Paşa Camii
  • Gazi Ahmet Paşa Camii

Yalnızca Osmanlı Devleti’nin değil, Türk ve dünya tarihinin de en önemli mimarlarından bir tanesi olan Mimar Sinan kimdir sorusunu yanıtlayarak bu önemli ismin hayatından ve eserlerinden bahsettik. Mimar Sinan ve eserleri hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz. 

Mimar Sinan'ın eserlerinin bu kadar sağlam oluşunun altında yatan sebepleri okumak isterseniz:

27
5
1
0
0
Emoji İle Tepki Ver
27
5
1
0
0