Günümüzde uzay çalışmaları denildiğinde akla ilk gelen kurumlardan birisi, Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’dir (NASA). Kurumun uzay çalışmaları, yeryüzünde de pek çok teknolojinin geliştirilmesine ve sektörlerin ilerleyişine yardımcı oluyor.
Buoyant Rover for Under-Ice Exploration (Buz-Altı Keşif Batmaz Aracı - BRUIE) adlı araç, uzaydaki gezegenler ve uydularda donmuş tabakaların altında yaşam örnekleri araması için geliştirilmiş bir prototip. Aracın normalde iki uzak uydu olan Europa ve Enceladus’da yer alan donmuş okyanusların buz tabakası altında yaşamın izleri bulunması için kullanılması amaçlanıyor.
Uzaya ilk yolculuk 2025’te
NASA, Europa’ya göndereceği bir sonraki aracı 2025 yılında göndermeyi amaçlıyor. Bu uydular, uzayda yaşam örnekleri bulmak için en iyi adaylar arasında gösteriliyor. NASA’nın kullanacağı araç oldukça ilginç şekilde çalışıyor.
Araç, donmuş okyanusların üstünde ancak buz tabakasının hemen altında hareket etmek için ağırlığını değil batmazlık özelliğini kullanacak. Böylece suyun üzerindeki bir buz parçası gibi hareket edebilecek. BRUIE mühendislerinden Dan Berisford, aracın çalışma prensibini “Diğer rover araçlar gibi yerde gitmek yerine tavandan giden bir rover aracımız olacak” diye açıklıyor. Araç daha önce Alaska’da ve kutuplarda denendi.
Araştırmacılardan Andy Klesh, “Şimdiye kadar yaşamı hep geçiş yüzeylerinde bulduk, hem aşağıda deniz tabanında hem de yüzeyde buz tabakasının altında.” diyor. BRUIE’nin batmazlık sağlayan paletleri, buza kilitlenmesini sağlıyor. Böylece en güçlü okyanus akıntılarının bile aracı sürüklemesine engel olunuyor.
Araç ayrıca gerekli durumlarda güvenli şekilde uzaktan kapatılıp açılabiliyor. Klesh’e göre bu özelliği sayesinde aracı aylarca suyun altında keşif yapmak için kullanmak mümkün olabilecek. Yön değiştirebilen iki kamera sayesinde araç hem deniz tabanını hem de buz tavanı takip edebiliyor.
Europa'da yaşam olabilir mi?
Araştırmacılar, Europa’nın buz katmanlarından sodyum klorit izleri bulmuştu. Bu nedenle araştırmacılar, bu buz tabakasının altında yer alan okyanusun gezegenimizdeki okyanuslara benzer olabileceğini söylüyor. Tuz ile kayaların reaksiyonundan ortaya çıkan nitrojen bileşikler, denizlerin tabanında yaşamın ortaya çıkmasına ön ayak olmuş olabilir.
Bencer bir durum Enceladus için de geçerli. Görünüşe göre her iki uydu da hayatın temel gereksinimi olan maddelere sahip. Buradaki tek sıkıntı, yaşamın kaynağı olan Güneş’in Europa’ya 25 kat daha az ışık gönderebiliyor olması. Enceladus ise daha da uzakta ve daha da soğuk bir halde.
Öte yandan her iki ay da kendi gezegenine tıpkı bizim uydumuz gibi bağlı. Yani her zaman aynı yüzleri gezegenlerine dönük. Bu şekilde yaptıkları dönüş esnasında, dalgalar adı verilen yapılar oluşuyor. Bu yapıların oluşması da uyduların yüzeyinde çatlamalar ve ısı üreten iç sürtünmeler oluşturuyor. Benzer bir durum bizim gezegenimizde de görülüyor ve bu çatlakların etrafında ortaya çıkan yaşam, Güneş’e ihtiyaç duymuyor.
Araç, zorlu şartlara özel olarak üretiliyor. Ayrıca sahip olduğu radarlar, buz tabakasının kalınlığını ve yapısını da incelemeye yardımcı oluyor. Gelecekte bu aracın daha da gelişmiş modelleri üretilecek. BRUIE de bize gezegenimizdeki yaşamı keşfetmekte yardımcı olacak.