NASA bünyesinde çalışan, uzmanlık alanı ‘kar’ olan Dr. Thomas Painter, ülkece silkinip kendimize gelmemiz gerektiğini kanıtlayan bazı açıklamalarda bulundu.
Küresel ısınma sebebiyle ülkemize daha az kar, daha çok yağmur yağacağını söyleyen Dr. Painter, altyapıya çok önem vermemiz gerektiğini ve kuraklık olma ihtimaline karşılık temiz su barajı inşa edilmesi gerektiğini belirtti.
Habertürk’ten Nalan Koçak’ın sorularını yanıtlayan Dr. Painter’in açıklamalarından bazı kısımlar şu şekilde:
Türkiye’deki kuraklığın sebebi iklim değişikliği mi?
Bunu elimizdeki verilerle kesin olarak söylemek zor. Daha önce de pek çok kez kuraklık yaşandı. Ama bildiğimiz bir şey var, iklim değişikliği nedeniyle kurak dönemleriniz daha da sıcak geçiyor, sonuçta kuraklık daha şiddetli geçiyor. Sistem şöyle işliyor: Hava daha sıcak, daha fazla su buharlaşıyor ancak yağmur olarak düşmüyor. Türkiye’deki şu anki yağış durumu aslında Batı Amerika’dakine çok benziyor.
Nasıl yani?
Aslında ana su kaynağı kardır. Kar birikerek su deposu işlevi görür. Hava durumunda değişiklik yaşandığı zaman eriyerek devreye girer. Baraj mantığıyla aynı. Fakat küresel ısınmada yaşadığımız sorun şu: Yağış ne kadar sıcak bir havada düşerse, daha çok yağmur formunda yağıyor. Yani kar yerine daha çok yağmur yağıyor ve çok önemli bir su deposu kaybediliyor. Çünkü yağmur yağar yağmaz hemen akıp gidiyor, kar gibi mesela dağlarda yığılarak kalmıyor. Yağmur suyu nehirleri besliyor evet ya da barajlarda biriktiriyoruz. Ancak bir su deposu aracınızı (yani karı) kaybettiğiniz için barajların da biriktirme kapasitesi aşılıyor ve daha fazla sel vakası görülüyor. Sonuçta su kaynaklarınız azalıyor. Buna karşı “Daha çok baraj üretelim” önerisi yapılıyor fakat ABD’de baraj yapılabilecek alan neredeyse kalmadı.
Kar suları, nehirleri de besliyor mu?
Kesinlikle. Buzulların erimesiyle, altından su akmaya başlıyor ve yazları nehirleri besliyor. Nehir etrafında yaşayan insanların yaşamını sürdürmesi için çok önemli. Özellikle Orta Asya’da. Karın azalmasıyla o buzulları kaybedersek ve daha çok yağmur yağarsa, yağmurun getirdiği o suyun çoğunu baharda çoktan kaybetmiş oluruz. Şöyle düşünün, musluğu birden açarsanız suyu da depolayamadığınız zaman akar gider. Ama suyu yavaş yavaş tüm yıl boyunca akıtırsanız, hep suyunuz olur. Buzullar işte bu işe yarıyor.
Peki sonra ne olur?
Çok basit, buzullarını kaybetmiş bir ülkeyseniz suyunuzu kaybedersiniz ve bir süre sonra komşunuza gidersiniz su istemek için. Komşum suyu birkaç kez paylaşır ama sonra emin olun kaynaklarının tümünü vermek istemez. Amerika’daki gibi komşularınız varsa silahını çıkarır ve sizi vurur (gülüyor). Şaka bir yana böylesine bir su problemi siyasi mücadelelere hatta savaşlara neden olur. Önümüzdeki yüzyılda savaşların ana nedeni temiz su olacak.
Önümüzdeki 100-150 yılda ne bekliyorsunuz?
Tahmin etmek kolay değil, fakat kar ve buzulları kaybettikçe yeryüzündeki beyaz alanları da kaybediyoruz. Bu alanlar güneş ışınlarını uzaya geri yansıtıyor, böylece bizi soğutuyorlar. Gelecekte olacak şu: Yeryüzü daha fazla güneş ışını emecek, sonra o infrared ışınlar atmosferde sıkışacak. Ve Dünya’da sıcaklık gittikçe artacak. Bir diğer önemli şeyden bahsettim: Temiz su kaynaklarının azalması. Dünyadaki jeopolitik güç dengeleri değişecek. İnsanlar su kaynaklarının daha fazla olduğu yerlere göçecek. Bunları duydukça battaniyenin altına girip saklanmak istiyorsun değil mi?
Ilıman ve subtropikal iklim arasında olan Türkiye, iklim değişikliğinden nasıl etkilenecek?
Muhteşem dağlarınız var. Atmosferdeki sirkülasyonun ortasında duruyorlar, kar rezervleri için çok uygunlar. Fakat küresel ısınma nedeniyle daha az kar daha çok yağmur alıyorlar. Ve kar, haliyle temiz su rezervleriniz azalıyor. Oysaki çok kendine has bir yağış sezonunuz var. Bunun sonucunda daha fazla sel yaşanacaktır, şehirlere ve limanlara zarar gelmemesi için altyapınıza çok yatırım yapmanız gerek. Ayrıca temiz suyunuzun olması için daha çok baraj inşa etmelisiniz. Çünkü sel, suyu kirletiyor. Bazı bölgelerde sel yaşanırken, diğerleri kuraklık çekecek. Bu da mesela daha fazla orman yangını demek.
Bu yıl Türkiye’ye pek kar yağmadı, özellikle de İstanbul’a. Bunu anlattıklarınıza dayanarak nasıl değerlendirirsiniz?
Bu kadar kısa bir zaman dilimi için konuşmak kolay değil ama mümkün tabii ki. Dediğim gibi yağış seviyeniz aynı kalsa bile, daha çoğu yağmur daha azı kar olacağı için kar rezerviniz azalacak.
Geçtiğimiz yazın ortasında İstanbul’a kocaman dolu taneleri yağdı, pek çok araç ve bina zarar gördü…
Tabii ki. Bu tür durumlar düşük ve yüksek basınç arasındaki eğimin dik olmasından kaynaklanıyor. Benzer bir şey kurak ve nemli alanlar arasında da yaşanıyor. NASA’da hazırladığımız modeller sadece iklimin değil iklimdeki değişimlerin de altüst olacağını söylüyor. Mesela hızlı ve ani hava durumu değişiklikleri…