Voyager 1 ve Voyager 2 uzay araçları, son 42 yıldır Güneş sisteminin sırlarını açığa çıkarmak için uzayda seyahat ediyorlar. Bu görev kapsamında araçlar, bütün bu zaman boyunca evrendeki yerimizle ilgili tonlarca bilgiyi gezegenimize ulaştırdılar. Yolculukları onları hem cüce gezegenlerin ötesine hem de yıldızlararası boşluğa götürdü.
Pazartesi günü Nature Astronomy'de yayınlanan yeni makalede, Voyager misyonunun baş araştırmacısı Stone ve meslektaşları, Voyager 2'nin Güneş sistemi çıkışındaki ilk verileri rapor ederek yıldızlararası alan sınırında yeni özellikler ortaya çıkardığını bildirdiler. Bulgular, Voyager 2'nin 5 Kasım 2018'de resmen 119 au mesafedeki (Dünya ile Güneş arasındaki mesafenin 119 katı veya 17,7 milyar kilometre) bir yıldızlararası alana girdiğini doğruladı.
Voyager 2, Güneş sisteminin sınırından geçiş yaptı:
Makalenin bir kısmında, uzay aracı tarafından Güneş sisteminin kenarı boyunca ilerlerken yapılan ölçümleri analiz eden alan verilerinden bahsediliyor. Bu noktada aracın yerleşik enstrümanları; kozmik ışınlar, plazma yoğunluğu, yüklü parçacıklar ve manyetik alanlardaki değişiklikleri değerlendirebildi.
Analizi yapılan alandaki sınırdan Voyager 1'in aksine tamamen farklı bir konumdan geçen Voyager 2 sayesinde araştırmacılar, Güneş sistemini kaplayan heliosferdeki benzerlik ve farklılıkları daha iyi anlayabildiler.
Voyager 2 Güneş sisteminin dışındaki astrofiziksel plazma ile Güneş'in üst atmosferinden yayılan plazma dalgalarıyla buluştuğu heliosferden geçmeden önce bilim insanları, bu bölge hakkında yalnızca sınırlı sayıda ölçüm yapabiliyorlardı. İki uzay aracı, sınırdan farklı bölgelerden (Voyager 1 ekliptik düzlemin kuzeyindeydi ve Voyager 2 güneyinde) 6 yıl arayla geçti.
Voyager 2’nin geçişi sırasında oldukça önemli bilgiler elde edildi:
Voyager 1'in plazma ölçüm cihazı, sınırdan geçiş yapmadan önce hasar gördüğü için Güneş rüzgârlarından gelen plazmanın yapısı incelemedi fakat Voyager 2'deki aynı enstrüman hâlâ çalışıyordu ve araştırmacılara yıldızlararası uzaydaki plazmayı ilk kez ölçmeleri için bir şans verdi.
Dahası yıldızlararası uzayın manyetik alanı ve kozmik ışınların nüfuz ettiği sınır, Voyager 1’in geçişi sırasında göreceli olarak dağınık görünüyordu ancak Voyager 2, daha az infiltrasyonun göründüğü daha belirgin bir katman olan heliosferde sınırı geçtikten sonra, bazı yüklü parçacıkların yıldızlararası ortama sızdığını gösteren işaretler buldu.
Konu hakkında açıklamalarda bulunan Voyager baş araştırmacılarından Stamatios Krimigis, Voyager 2’nin bu geçişini sızıntılı olarak nitelendirdi. Bir başka deyişle Güneş’ten elde edilen malzeme, 1,7 milyar kilometre mesafe boyunca galaksiye doğru akıyordu. Krimigis’e göre bu, Voyager 1’de olanlardan çok daha farklıydı.
Değişikliklere neyin sebep olduğu bilinemiyor:
Bu noktada “Bu değişikliklere ne sebep olmuş olabilir” sorusu belirsizliğini hâlâ koruyor ancak bu yönde solar faaliyetlerin, bazı farklılıkları hatta Güneş sisteminin doğal geometrisini etkileyebileceği yönünde bir öneri var.
Şimdilik merakla beklenen bu soruları cevaplayabilmek için heliosferin sınırından geçecek başka bir uzay aracı bulunmuyor. Bu noktada en yakın uzay aracı (NASA’nın New Horizons uzay aracı), 2019'un başında Dünya'dan en uzak noktada bulunan ve bilinen en uzak "dünyayı" keşfetti fakat uzay aracının Voyager uzay araçlarının ulaşabildiği bu sınıra (Güneş sisteminin kenarına) ulaşmaya tam olarak yetecek kadar yakıtı bulunmadığı düşünülüyor.
Güneş sisteminin gizemlerini çözme noktasında Voyager uzay araçlarıyla ilgili bir diğer problem ise onlara enerji sağlayan Plütonyum-238’in yavaş yavaş soğuyor olması. Bu yüzden gök bilimciler, Voyager uzay araçlarının yaklaşık 5 yıl içinde emekliye ayrılmasını bekliyorlar. Araçların bu zamana kadar yıldızlararası uzayda daha fazla ölçüm yapmaları bekleniyor.