Kültürlerde gelenek, görenek ve inançlar sayesinde bazı uygulamalar da kendiliğinden geliyor. İnsanoğlu da kendi gücüyle engelleyemediği olumsuzluklar için doğaüstü güçlere inanmayı ve ondan yardım almayı tercih ediyor.
Özellikle bazı objelere de güçler atfediliyor. Nazar da bu kavramlardan bir tanesi ve inanışa dayalı uygulamaların olduğu birçok toplumda görülüyor. Şekil değiştirse de varlığını korumaya devam eden nazara, en çok kimler inanıyor?
Nazar neden inanıyoruz?
Asırlardır insanların hem korktuğu hem de inanmaktan vazgeçmediği şeylerden biri de nazar oluyor. Çeşitli toplumlardaki nazar inancının köküne bakıldığında ise ortaya korku çıkıyor. Kıskanç bakışın, mülk ve sağlık gibi bazı konulara zarar vereceği talihsiz olaylarla ilişkilendiriliyor.
Yıkıcı kıskançlık korkusunu yansıtan nazar, bir nevi nedensellik sebebi. Bazen ilgisiz olaylar arasında bağlantı kurmak için de nazara başvuruluyor. Hasta olunduğunda, durduk yere esnemeye başlanıldığında veya herhangi bir başka kötü olayı nazara bağlama eğilimindeyiz.
Nazar boncuğu, nal, nazar muskası ve el şeklindeki nazarlıklar ise nazardan korunma yöntemleri olarak birçok kişi tarafından kullanılan objeler.
Nazara en çok hangi ülkeler inanıyor?
Tüm dünyada yaygın derken bu, yapılan araştırmalarda da görülüyor. Amerikalıların yüzde 16’sı, Sahra Altı Afrika’dakilerin yüzde 42’si nazara inanıyor. Müslüman nüfusun yoğun olduğu 24 ülkedeki yapılan bir araştırmaya göre özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da nazar oldukça yaygın. Tunus ise yüzde 90’lık bir oranla oldukça önde.
Nazar olan inanç, sosyal işlevselliğe göre değişkenlik gösteriyor.
Nazar inancının savunma mekanizması olarak varsayılmasının üzerine zayıf kurumsallaşmış toplumlarda, zenginlik farklılaşması ile kıskançlığın ortaya çıkması ile nazar daha da ön plana çıkıyor.
Küçük ölçekli sanayi öncesi toplumlarda da durum aynıydı. Servis eşitsizliği ile mekânsal ve kültürlerarası yayılma kalıpları, erken ekonomik kalkınma gibi faktörler nazar inancını daha da pekiştirdi. Ayrıca nazar, eşitsizliğin daha yüksek düzeyde olduğu tarımsal-kırsal toplumlarda daha yaygın.
Nazar, ekonomik faaliyetleri de engelliyor.
Nazar değecek korkusu yatırım yapma hareketlerini de etkiliyor. Para biriktirme teşviklerinin yanı sıra varlıkların gizlenmesi gibi verimsiz davranışlar da nazar yüzünden görülüyor. Aslında bu da mülkiyet haklarının mükemmel şekilde korunmamasından kaynaklı oluyor.
Gerekli cezalar olsaydı böylelikle kıskançlıktan kaçınmayı destekleyen nazar inancı da bu şekilde olumsuz tehditler oluşturmayacaktı. Bu da nazar faktöründe resmî kurumların da ne kadar etkili olduğunun altını çiziyor.
Toplumda çatışmaları azaltıyor olabilir mi?
Araştırmalar nazara bir başka açıdan daha bakıyor. Kehanet gibi kavramlardan biri olan nazar sayesinde aslında insanlar hasetten kaçarak yani kıskançlıktan kaynaklı saldırganlık tehlikesini de azaltıyor.
Ayrıca suç bazen de doğaüstü güce kaydırılıyor ve doğrudan suçlamalar olmadığı için gerginlikler önleniyor. Çatışmaların bazıları nazar sayesinde hiç başlamadan bitiyor.
Sonuç olarak araştırma; ekonomik eşitsizliğin yüksek olduğu toplumlarda, resmî kurumların etkin olduğu koşullar altında, kıskançlık-kaçınma davranışını öngören bir kültürel yöntem olarak nazarın var olduğunu savunuyor.
Sizin nazar ile ilgili düşünceleriniz neler? Gerçekten inanıyor musunuz?
Okumadan sayfadan ayrılmak istemeyeceğiniz diğer içeriklerimiz: