Netflix’in Almanya orijinal dizisi Dark, belki de son senelerin en çok konuşulan dizisi oldu. 2017 yılında vizyon hayatına başlayan Dark, Netflix ekranlarında geçirdiği 3 sene boyunca milyonlarca hayran kazanmayı ve kullanıcıları ekrana kilitlemeyi başardı. Hatta dünyanın birçok yerinde sadece Dark izlemek için bile Netflix aboneliği satın alan kullanıcılar oldu.
2 sezon boyunca yaşanan garip olayları, zaman yolculuğunu, solucan deliklerini ve paralel evrenleri son sezon olan 3. sezonda açıklığa kavuşturan Dark, aslında 1. sezonun ilk bölümünden itibaren izleyicilerine bazı ipuçları veriyor. Çok iyi ve akıllıca oluşturulmuş bir yapbozun parçası olan her bölümde gözden kaçırdığımız ilginç detaylar da bulunuyor. Insider editörü Kim Renfro tarafından aktarılan detayları sizler için Türkçe olarak derledik. Listeye geçmeden önce bu içeriğin dizi hakkında aşırı düzeyde spoiler içerdiğini hatırlatmakta fayda var. Hazırsanız başlıyoruz:
Netflix dizisi Dark’ta gözden kaçan detaylar:
İlk sezonun açılış jeneriğindeki “ayna” efektleri:
Üçüncü ve son sezonda öğrendiğimiz üzere Dark evreninde birden fazla dünya var. Özellikle Jonas’ın ve Martha’nın dünyası olarak ayrılan bu evrenler birbirinin yansıması şeklinde oluşuyor. Bu olguya Dark dizisi daha ilk sezonun jenerik görüntülerinden ipucu veriyor.
Ulrich’in ilk bölümde “kıyamet” üzerine yaptığı şaka:
İlk sezonun birinci bölümünde Ulrich, Hannah ile seviştiği için geç kaldıktan sonra eşi Katharina’ya dizide oldukça önemli yere sahip olan “kıyamet” hakkında bir şaka yapıyor. Bu sayede ilk bölümden nükleer santralde gerçekleşecek olaya bir imada bulunulmuş oluyor.
Nielsen ailesinin mutfağında bulunan gizemli fotoğraflar. (1. sezon)
Katharina Ulrich’in kazağını kokladıktan ve bir ilişkisi olduğundan şüphelendikten sonra kamera kısa bir süreliğinde Katharina’nın arkasındaki duvara yakınlaşıyor. Çeşitli fotoğraflar ve çizimler bulunan duvarda sağ kısımda, dizide oldukça sözü geçen bir labirent çizimi ve sol tarafta ise üzerinde “Helge” yazan bir bilet görülüyor.
Martha’nın dizinin ilk bölümünde yaşadığı “deja vu” üçüncü sezona bir gönderme. (1. sezon)
Jonas ve Martha ormanda buluştuklarında Martha, bir deja vu yaşadığını söylüyor. Deja vunun daha sonra dizide oldukça fazla karşımıza çıkacak olan “matrix hatası” olduğunu söyleyen Jonas’a Martha “Ya da diğer taraftan bir mesaj.” şeklinde karşılık veriyor. Bu konuşmalarla ilk sezondan paralel evrenlerin ipuçları verilmiş oluyor.
Mads Nielsen’ın kaset çalarında çalan şarkının sözleri. (1. sezon)
Hem cesedi günümüze Helge tarafından yollanan Mads’in kaset çalarında, hem de Noah’ın zaman çalışmalarını yürüttüğü ve çocukları hapsettiği sığınaktaki televizyonda çalan şarkının sözleri; Jonas ve Martha’nın trajik hikâyesine göndermelerde bulunuyor. Şarkıda; “Zaman ve uzay boyunca sonsuzluğa doğru düşüyoruz.” şeklinde sözler bulunuyor.
Mikkel’in çizimleri arasındaki esrarengiz resim. (1. sezon)
Roma’da Vatikan Müzesi’nde sergilenen ünlü “Laocoön and His Sons” heykelinin çizimi Mikkel’in intihar ettiği çalışma odasında görülüyor. Oldukça karanlık bir temaya sahip olan bu heykelde bir babanın ve çocuklarının ölüm anları işleniyor.
Dark dizisi ile "Ariadne ve Theseus" miti arasındaki ilişki. (1. sezon)
Ariadne miti genel olarak Dark’ta dizi boyunca işlense de bunun ilk ipucunu, ikinci bölümde Martha’nın odasında bulunan Ariadne posteri veriyor. Daha sonra Martha’nın da okulda Ariadne’nin tiyatro oyununu sergileyeceğini görüyoruz. Ayrıca 3. sezonda 1800’lerde Gustav Tannhaus’un bu oyunu okuduğunu görüyoruz.
H.G. Tannhaus, Jonas ve Theseus arasındaki ilişki. (1. sezon)
Bir diğer Ariadne ve Theseus mitiyle alakalı olan ipucu ise; H.G. Tannhaus’un “Zaman Yolculuğu” kitabının Theseus mitiyle alakalı olan mitolojik yaratık Minotor’un ardından ismini alan “Mino Tauros” isimli bir yayınevinden çıkması. Ayrıca yine bu mitle alakalı olan Minotor ve labirent çizimlerini, yetişkin Jonas’ın tuttuğu otel odasının duvarlarında görebiliyoruz.
Mads Nielsen’ın mezar taşındaki sembol. (1. sezon)
Her ne kadar sonsuzluk işareti ölümlerin ardından sonsuz yaşamı temsil etmesi için sıklıkla kullanılsa da söz konusu Dark olunca her yerden bir ipucu çıkabiliyor. Mads Nielsen’in mezar taşında bulunan bu sonsuzluk döngüsü 3. sezonda yaşanacak olan olaylara ve Jonas ve Martha’nın dünyasının nasıl içe içe geçtiğine işaret ediyor.
Mikkel’in Jonas’ın babası olduğuna dair verilen ipucu. (1. sezon)
Henüz izleyiciler ve Jonas babasının Mikkel olduğunu öğrenmeden önce Jonas’ın annesi Hannah ile olan diyaloğunda Hannah Jonas’a garip bir cevap veriyor. Bahsi geçen sahnede; “Sence hiç sırrı var mıydı?” diye soran Jonas’a Hannah “Mikkel’in mi?” şeklinde cevap veriyor. Bunun ardından Jonas “Hayır, babamın.” şeklinde cevaplıyor. Bu diyalog Mikkel’in Jonas’ın babası olabileceğine dair verilen ilk ipucu olarak karşımıza çıkıyor.
“Faust” ile Dark arasındaki bağlantı. (1. sezon)
İlk sezonun 4. bölümünde bulunan okul sahnesinde öğretmenleri Goethe’nin “Faust” oyunundan bahsediyor. Orijinal hikâyede ruhunu bilgi ve güç için şeytana satan Faust’un hikâyesi Bartosz’nun aynı şekilde Noah ile anlaşmasıyla Dark’ta paralelleniyor. Ayrıca Claudia’nın 1953 yılında kaybettiği ve 1986’da bulduğu köpeği Gretchen, Faust’un aşık olduğu kadınla aynı ismi taşıyor.
Martha ve Jonas arasındaki geçen paralel dünya olayının ilk ipucu. (1. sezon)
Yine okul sahnelerinden birinde tahtaya sonsuzluk döngüsü çizen öğretmen bu döngüden; “Simetri özel bir ikizlenmedir. Yansıyan görüntü ortada bulunan merkez eksenden türer. Yani döngü varsayımsal bir merkez noktasından başlar ve iki farklı kola ayrılır.” şeklinde bahsediyor. Öğretmenin bu sözleri, 3. sezon sonunda anladığımız üzere Jonas ve Martha’nın dünyalarının oluşmasına sebep olan Ana Dünya’ya gönderme yapıyor.
St. Christopher figürünün Dark’ta ilk bahsedilişi. (1. sezon)
Dizi boyunca oldukça fazla bahsi geçen St. Christopher, Dark için oldukça önemli. Örnek verecek olursak Adam, Sic Mundus merkezini St. Christopher kilisesinin altına kuruyor. Ayrıca zaman içerisinde garip bir yolculuk yapan ve döngüde sürekli karşımıza çıkan St. Christopher kolyesi de bulunuyor. St. Christopher’ı ise ilk olarak Noah’ın St. Christopher kilisesinden olduğunu söylemesiyle duyuyoruz.
Ünlü film “The Breakfast Club” göndermesi. (1. sezon)
İlk olarak 1986 yılına gittiğimiz sahnelerde Ulrich 1985 senesinde vizyona giren ünlü “The Breakfast Club” filminden bir alıntı yapıyor. Filmin adı dizide geçmese de Ulrich’e Hannah bu filmi onunla izlemek istediğini söylüyor.
Charlotte’nin kimin tarafından yetiştirildiğine dair verilen ilk ipucu. (1. sezon)
Birinci sezonda Charlotte, kaybolan çocukların araştırması sırasında 33 yıllık ay ve güneş döngüsünden ve büyükbabasının nasıl Big Bang, Big Crunch ve Nietzsche’nin Bengi Dönüş konseptiyle ilgili olduğunu bahsediyor. Bu konseptlerle ilgilenen ana karakterimiz olan H.G. Tannhaus’un, Charlotte’yi yetiştirmiş olabileceği ipucu bu şekilde bizlere sağlanmış oluyor.
Dizide büyük yer kaplayan “düğümü çözme” olgusunun ilk ortaya çıkışı. (1. sezon)
Yunan mitolojisinde Kral Minos kızı Ariadne’yi, Minotor’un koruduğu labirentin merkezine yerleştiriyor. Mitolojiye göre de daha sonra Theseus labirente girerek Minotor’u öldürür ve Ariadne’yi kurtarır. Theseus’a aşık olan Ariadne ise ona bir ip yumağı verir ve Theseus bu yumağı çözerek labirentten çıkar. Dizide de Ariadne oyununun bu sahnesini prova eden Martha daha sonra 3. sezonda anahtar olgu hâline gelecek olan “düğümü çözme” olgusunun ilk ipucunu vermiş oluyor.
Üçüncü sezonda bahsedilen üçüncü bir evren olduğu olgusunun ilk ortaya çıkışı. (1. sezon)
İlk sezonda 1986 yılında Jonas’a kara delikleri açıklayan H.G. Tannhaus, insanların evrendeki her şeyi; iyi ve kötü, karanlık ve aydınlık şeklinde ikiye ayırdığını fakat bunun yanlış olduğunu belirtiyor. Tıpkı öğretmenin daha önce belirttiği gibi bu ikiliklerin var olması için üçüncü bir boyuta ve merkez noktasına ihtiyaç duyulduğunu anlatan Tannhaus, 3. sezonda karşımıza çıkan Ana Dünya’nın ipucunu veriyor.
2019 yılında televizyonda çıkan 1991 yılına ait Raider çikolata reklamı. (1. sezon)
Dark’ta çeşitli zamanlarda ortaya çıkan Raider çikolata ambalajları, zaman yolculuğuna işaret eden belirteçlerden bir tanesi. Özellikle Raider çikolatasını çok seven Helge tarafından zamanlar arasında taşınan bu ambalajlar oldukça sık karşımıza çıkıyordu. Fakat ilk sezon sonunda tam kıyamet gerçekleşirken Magnus ve Franziska’nın televizyonda 1986 yılına ait Raider reklamı görmesi dizide karşımıza çıkan ilk Matrix hatalarından birisi.
İkinci sezonun ilk bölümünde yetişkin Jonas’ın sürekli Martha’nın öleceği yere bakması. (2. sezon)
2. sezonun ilk bölümde Hannah ve yetişkin Jonas evlerinin mutfağında kahvaltı yaparken Jonas’ın gözleri sürekli belirli bir noktaya takılıyor. Daha sonradan 2. sezon finalinde bu noktanın, Martha’nın genç Jonas’ın kollarında öldüğü nokta olduğunu anlıyoruz.
Yetişkin Jonas’ın, annesi Hannah’ı Alexander’ın silahıyla görmesi. (2. sezon)
Alexander’ın ilk olarak 1986 yılında Winden’a getirdiği silah zaman içerisinde sürekli yolculuk yapan eşyalardan bir tanesi. 2019 yılında Hannah’ın elinde bulunan ve Alexander’a şantaj yapmasına olanak sağlayan bu silahı Jonas görünce küçük bir şok geçiriyor. Çünkü zaman içerisinde yapılan yolculuklarla Sic Mundus’a ve Jonas’ın yaşlı hâli Adam’a kadar ulaşan bu silah; Agnes’in Noah’ı ve Adam’ın Martha’yı öldürdüğü silah.
Elisabeth’in H.G. Tannhaus’un dükkanında bulduğu kitap. (2. sezon)
2019 yılında genç Elisabeth’in annesini yetiştiren H.G. Tannhaus’un eski dükkanında bulduğu bir kitap oldukça dikkat çekici çizimler barındırıyor. Ortada bir dünya ve iki tane ayrılmış yarısı aydınlık dünyalardan oluşan bu çizim 3. sezonda olayların çözülmesine olanak sağlayan Ana Dünya’yı ve bu dünyadan ortaya çıkan Marha ve Jonas’ın evrenlerini temsil ediyor.
Elisabeth’in bulduğu kitaptaki çizimlerin başka mekanlarda ortaya çıkması. (2. sezon)
Elisabeth biraz önce bahsettiğimiz kitabı bulduktan sonra bu kitapta yer alan çizim, 1921 yılındaki Sic Mundus merkezinde genç Noah yaşlı hâliyle konuşurken duvarda asılı olarak karşımıza çıkıyor.
Genç Regina ve Claudia arasında geçen son konuşmada bahsedilen kitap. (2. sezon)
2. sezonun 3. bölümüne de ismini veren “Ghosts” (Hayaletler) kitabı, genç Regina ile annesi Claudia arasında geçen son konuşmada yer alıyor. Antonia Barber tarafından 1969 yılında yazılan bu kitap, birkaç çocuğun trajik olayları engelleyebilmek için zamanda ileri ve geriye seyahat etmesini anlatıyor.
Sic Mundus binasındaki tablo resmedilirken Adam’ın söylediği sözler. (2. sezon)
Dark’ın 2. sezonunda biraz önce bahsettiğimiz tablonun resmediliş anı gibi tarihsel bir olaya da tanıklık ediyoruz. Rubens bahsi geçen tabloyu Sic Mundus merkezinde resmederken Adam Jonas’a; “Merak etme, tüm bunlar son bulacak. Bu son kaçınılamaz. Senin sonun, benim sonum, ve herkesin sonu.” cümlelerini kuruyor. Jonas’a hiçbir zaman iki dünyayı da yok etmek istediğini söylemeyen Adam burada asıl amacıyla ilgili bir ipucu vermiş oluyor.
Torben Woller’in Clausen’a Hannah hakkında söylediği sözler. (2. sezon)
Henüz Ana Dünya’nın (Origin World) varlığı hakkında bir fikrimiz yokken Woller, dedektif Clausen’a Hannah hakkında söyledi sözler 3. sezonda karşımıza çıkıyor. Clausen’a, “Hannah çok güzeldi. İstediği herhangi bir erkeği elde edebilirdi.” sözlerini söyleyen Woller’ın 3. sezondaki Ana Dünya’da Hannah ile evli olduğunu görüyoruz.
Yetişkin Jonas’ın ikinci sezonda gördüğü Martha’nın hamile kalacağını işaret eden rüyalar. (2. sezon)
2. sezonda Jonas’ın Martha ile yakınlaştığı sahnelerini içeren rüyalarını hepimiz hatırlıyoruzdur. Bu rüyada zaman yolculuğuna olanak sağlayan “Tanrı Parçacığı”, Matha’nın rahminde beliriyor. Daha sonra 3. sezonda Martha’nın Jonas’dan hamile kaldığını ve Unknown olarak bilinen dizideki olayların döngüsünü Eva için korumaya çalışan isimsiz karakteri doğurduğunu; Adam ve Eva tarafından bu çocuğun her şeyin kaynağı olarak nitelendirildiğini görüyoruz.
Eva’nın grubunun kullandığı top şeklindeki zaman makinesinin ilk taslakları (2. sezon)
İlk olarak 2. sezon finalinde Martha’nın Jonası kurtarmak için kullandığı ve Eva için çalışan gruba özgü olan top şeklindeki zaman makinesinin ilk taslakları 2. sezon 5. bölümde Adam’ın Sic Mundus binasının duvarında belli belirsiz karşımıza çıkıyor.
Magnus ve Bartosz’un göldeki ölü kadın hakkında yaptıkları şaka. (2. sezon)
Magnus ve Bartosz’un 2. sezondaki göl sahnesinde Martha’yı korkutmak için yaptıkları gölde bulunan ölü kadın şakasının aslında gerçek olduğunu 3. sezonda öğreniyoruz. 1980’li zaman diliminde kendi kızı Katharina’yı bilmeden öldüren Helene, daha sonra Katharina’nın cesedini gölün içine taşıyor.
Katharina öldürüldükten sonra göl kenarında kalan St. Christopher kolyesi. (3. sezon)
Göl konusu açılmışken bu sahnede gözlerden kaçan bir detay daha bulunuyor. Ölmeden önce Katharina annesinin boynundan, Hannah’ın 1950’li yıllarda Helene daha küçükken ona vermiş olduğu St. Christopher kolyesini söküyor ve öldükten sonra annesi Katharina’yı göle taşırken bu kolye elinden düşüyor. Daha sonra 2019 yılında bu kolyeyi göl kenarında bulan Jonas, kolyeyi Martha’ya hediye ediyor.
St. Christopher kolyesinin zaman içerisindeki garip döngüsü. (3. sezon)
Tıpkı daha önce bahsettiğimiz Alexander’ın silahı gibi St. Christopher kolyesi de zaman içerisinde garip bir şekilde döngüye giriyor. İlk olarak 1954 yılında Egon tarafından Hannah’ya verilen bu kolyeyi, Hannah, çocuğu aldırmak için gittiği ve daha sonra vazgeçtiği evde yine çocuk aldırmak için orada olan Katharina’nın annesi Helene’nin genç hâline veriyor. Katharina tarafından ölmeden önce annesinin boynundan sökülen bu kolye daha sonra Jonas’ın eline geçiyor ve zamanda seyahat etmeye devam ediyor.
Egon’un Hannah’a Agnes Nielsen’i tanıyıp tanımadığını sorması. (2. sezon)
1950’li yıllara Ulrich’i bulmak için ziyaret eden ve kendini Katharina Nielsen olarak tanıtan Hannah’ya Egon, Ulrich’in babaannesi olan Agnes Nielsen’ı tanıyıp tanımadığını soruyor. Bu soru oldukça garip çünkü daha sonradan öğrendiğimiz üzere aslında Hannah, Agnes ve Noah’ın anneannesi.
Claudia’nın Martha’nın evreni hakkında Jonas’a verdiği ipucu. (2. sezon)
Jonas yaşlı Claudia ile geçen konuşmalarında; eğer babası Mikkel yaşayacaksa hiç var olmamayı tercih edebileceğini söylüyor. Claudia ise Jonas’a “Senin olmadığın dünyayı da gördüm. Emin ol o dünya senin tahmin ettiğin gibi değil.” cümlesini kuruyor. O zaman için bu cümle pek mantıklı gelmese de daha sonra, aslında Claudia’nın Jonas’ın bulunmadığı Martha’nın paralel evreni hakkında ipucu verdiğini anlıyoruz.
Clausen’in aldığı isimsiz mektup. (2. sezon)
2. sezon boyunca Clausen’in neden Winden’deki olaylara bu kadar takıntılı olduğunu merak ediyorduk. Sezon sonunda Clausen’in Alexander’a açıkladığı üzere Clausen kardeşinin ölümü hakkındaki gerçeği Winden’da öğreneceği hakkında isimsiz bir mektup alıyor. 3. sezonla beraber bu mektubu Martha’nın Jonas’dan olan çocuğu Unknown’un Clausen’a olayların döngüsünü korumak için verdiğini anlıyoruz.
Unknown (Bilinmeyen) karakterinin Gustav Tannhaus’u öldürmeden önce söylediği sözler. (3. sezon)
Sezon boyunca birilerini öldüren ve döngüyü koruyan dudağı yaralı karakterin kim olduğunu hepimiz deli gibi merak ettik. Sezon sonunda Martha ve Jonas’ın oğlu olduğu ortaya çıkan ve bir ismi olmayan bu karakter 1800’lerde Gustav Tannhaus’u öldürmeden önce dizinin ünlü repliği olan ve aynı zamanda Sigmund Freud’a ait olan “Bildiklerimiz bir damla, bilmediklerimizse bir okyanus.” sözlerini söylüyor.
Martha’nın dünyasındaki sevgilisi Killan’ın ilk sezondaki hâli. (3. sezon)
Jonas’ın bulunmadığı Martha’nın dünyasındaki sevgilisi Killian, sadece 3. sezonda karşımıza çıkmıyor. Birinci sezonda da Killian aynı aktör ile Martha’nın oynadığı Ariadne oyununda aynı karakter olarak canlandırılıyor.
Martha’nın dünyasında Magnus’un mağaralar hakkında anlattığı hikâye. (3. sezon)
Hikâye anlatma konusunda Dark’ta Magnus’un üzerine yok, çünkü Magnus’un anlattığı hikâyeler genelde doğru çıkıyor. Göldeki ölü kadın hikâyesinde olduğu gibi bu sefer de Martha’nın dünyasındaki Magnus’un anlattığı ve 100 yıl önce Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra mağaralarda yapılan deneylerle ilgili hikâye aslında yaşanmış bir gerçek. Çünkü Magnus’un bahsettiği tarih tam olarak Adam’ın Sic Mundus merkezini kurduğu ve geçidi açtığı 1921 senesine işaret ediyor.
Martha’nın dünyasında kendisini nükleer atık kaplı olarak gördüğü sahnedeki kıyafeti. (3. sezon)
Martha’nın kendi dünyasında ormanda gördüğü nükleer atıklarla kaplı olan yansımasının giydiği kıyafet aslında bize yabancı olmayan bir elbise. Çünkü Martha bu elbiseyi 2. sezonda, Jonas’ın kendisine St. Christopher kolyesini verdiği akşam giyiyordu. Ertesi gün Mikkel’in intihar etmesiyle de trajik döngüleri başlıyordu.
Bahsi geçen elbisenin tekrar Jonas’ın rüyasında yer alması. (3. sezon)
Ayrıca bahsettiğimiz sahneden sonra Jonas ve paralel evrende bulunan Martha’nın yakınlaşmasından sonra Jonas rüyasında kendi dünyasındaki asıl aşık olduğu Martha’yı aynı kıyafet içerisinde görüyor.
Claudia’nın Ana Dünya’nın varlığı hakkında duyduğu ilk ipucu. (3. sezon)
Jonas’ın dünyasında kıyamet sonrası hayatta kalan Claudia, sığınağında bulunan radyo aracılığıyla seyircilerle beraber ilk Ana Dünya’nın (Origin World) varlığı hakkındaki ipucunu duyuyor. Gözden kaçırdığımız bu radyo yayınında söylenenler daha sonra 3. sezonda olayların çözülme noktası oluyor.
Bahsi geçen radyo programında ise spiker, Winden’da meydana gelen kaza sırasında Fransız bilim insanlarının dünya zamanının birkaç nano saniye durmuş olabileceğini söylediğinden bahsediyor. Bu birkaç nano saniyelik zaman durması daha sonradan ilk başta Claudianın ve sonra Martha ve Jonas’ın her şeyin başlangıcı olan Ana Dünya’ya giderek düğümü çözmelerine olanak sağlıyor.
2053’te Charlotte ve Elisabeth’in vedalaşması. (3. sezon)
3. sezonun yürek sızlatan sahnelerinden olan yaşlı Elisabeth ile Charlotte’nin vedalaşması, tıpkı Elisabeth küçükken 1. sezonda yaptıkları gibi alınlarını birleştirerek gerçekleştiriliyor.
Bartosz’un, Noah ve Agnes’in babası olduğuna dair adeta gözümüzün önünde olan ipucu. (3. sezon)
3. sezonun belki de bizleri en şaşırtan olaylarından birisi Bartosz’un Ulrich’in babaannesi Agnes’in ve Noah’ın babası olduğunu öğrendiğimiz sahneydi. Fakat bu sahneden bölümler önce Eva’nın organizasyonunun ana merkezinde bulunan ve sonsuzluk döngüsü işaretine bağlanan aile ağacında Bartosz’un Agnes ve Noah’ın babası olduğu görülebiliyordu.
Eva’nın merkez binasında bulunan aile ağacındaki yanlışlık. (3. sezon)
Eva’nın aile ağacında görülen bir diğer ilginç nokta ise Ulrich’in babası Tronte’nin Regina’nın babası olarak yazılması. Fakat 3. sezon sonunda Ana Dünya’daki fotoğrafta da gördüğümüz ve Dark’ın resmi sitesinde açıklanan bilgilere göre Regina’nın babası, nükleer santralin sahibi Bernd Doppler.
Genç Claudia ve Bernd Doppler arasında geçen rahatsız edici sahne. (3. sezon)
Birçoğumuz Regina’nın babasının Tronte olduğunu düşünürken Bernd Doppler’ın çıkması ne kadar şaşırtıcı olsa da bu birlikteliğin sinyalleri, genç Claudia ile Bernd arasında geçen bu rahatsız edici sahnede veriliyordu. Bernd, genç Claudia’yı Helge’ye ders vermeye geldiğinde gördüğünde Claudia’nın ne kadar “yetişkin” göründüğüyle cümleler kuruyordu. Daha sonra “Eğer bir şeyi gerçekten istiyorsan, onu almak zorundasın.” sözlerini de sarf eden Bernd ile Claudia arasında, pek de hoş olmayan bir birlikteliğin var olacağı yönünde sinyaller veriliyor.
Bernd Doppler’ın ilk sezonda kurduğu cümlelerin 3. sezonda Unknown tarafından söyleniyor. (3. sezon)
1. sezonda Bernd Doppler Claudia’ya ilk olarak nükleer santralde yaşanan kazadan bahsettiğinde ve varilleri gösterdiğinde söylediği meşhur replik, “Bildiklerimiz bir damla, bilmediklerimizse bir okyanus.” cümlesi daha önce bahsettiğimiz üzere Unknown tarafından Gustav Tannhaus’u öldürürken ve Adam tarafından 3. sezon finalinde Jonas’ı Tannhaus’un ailesini kurtarmaya yollamadan önce söyleniyor.
Unknown karakterinin dudağında bulunan yara izlerinin yer değiştirmesi. (3. sezon)
Jonas ile Martha’nın dünyası tam anlamıyla birbirlerini ayna varmış gibi kopyalıyor. Bu nedenle de Unknown karakterinin dudağında bulunan yara izi, Martha’nın dünyasındayken solda, Jonas’ın dünyasındayken sağda yer alıyor.
Martha’nın yanağında bulunan yara izlerinin yer değiştirmesi. (3. sezon)
Unknown karakterinin yara izinin yer değiştirmesiyle aynı mantık olarak Martha’nın da yanağında bulunan yara izi sağ ve sol tarafta olmak üzere aynı şekilde yer değiştiriyor.
Martha’nın dünyasındaki zaman yolculuğu geçidinin isminin farklı olması. (3. sezon)
Martha’nın dünyasında bulunan zaman yolculuğu geçitinin üzerinde alışık olduğumuz “Sic Mundus Creatus Est.” yerine “Erit Lux” cümlesi yazıyor. Bunun sebebi ise Eva’nın organizasyonunun adının “Işık olsun” anlamına gelen Erit Lux olması.
Eva’nın Jonas ölmeden önce söylediği sözler. (3. sezon)
Eva tam Jonas’ı kendi dünyasında öldürtmeden önce, Jonas’ın daha önce Adam’dan duyduğu; “Bir insanın üç farklı yaşamı vardır. Birincisi naifliğin kaybedilmesiyle biter, ikincisi masumiyetin kaybedilmesiyle ve üçüncüsü de hayatın kendisinin kaybedilmesiyle biter.” sözlerini tekrarlıyor. Bu da bizlere paralel evrenlerde Adam ve Eva’nın kendi çıkarları için aynı mantıkla hareket ettiklerini ve aslında birbirlerine çok benzediklerini gösteriyor.
Ana Dünya’yı ilk gördüğümüzde değişen ekran oranları ve renkler. (3. sezon)
Ana dünyayı ilk Tannhaus’un bilim programıyla gördüğümüz sahnelerde bir gariplik olduğunu hepimiz fark etmişizdir. Özellikle bu sahnelerde ekran oranı ve renkler değişiyordu. Bunun sebebi ise dizinin bizlere o ana kadar bildiğimiz iki dünya dışında bir başka dünyanın olduğunu fark ettirmeye çalışması.
Silja’nın 1890 dünyasına karışabilmesi için Martha’nın kıyafetlerini alması. (3. sezon)
Martha Adam tarafından tutsak edildikten sonra Martha’yı ölümüne götüren Silja’nın, Martha’dan kıyafetlerini çıkarmasını istediğini hatırlıyorsunuzdur. Dizide bir daha bahsedilmeyen bu kıyafetleri Silja, 1890 dünyasında gelecekten geldiğinin fark edilmemesi için kullanıyor ve Bartosz ile tanışarak görevini tamamlıyor.
Ana Dünya’daki final sahnesinde Hannah ve Ulrich’in ilk sezondaki genç hallerine yapılan gönderme. (3. sezon)
Her şey çözüldükten sonra ve Jonas ile Martha bozulmuş paralel evrenleri yok ettikten sonra Ana Dünya’da yer alan final sahnesinde, karakterlerimizin orijinal hâllerini görüyoruz. Bu akşam yemeği sahnesinde şimşeklerin çakmasıyla beraber elektriklerin gitmesi sonucu Hannah, paralel evrenleri atıfta bulunan rüyasını anlatıyor. Bu rüya sonucunda “Eğer dünya bugün son bulsaydı, ve tek bir dilek hakkınız olsaydı ne dilerdiniz?” sorusunu soran Regina’ya Katharina: “Winden’siz bir dünya.” cevabını veriyor.
Bu sahne 1. sezonda genç Ulrich ile Hannah arasında nükleer kaza gerçekleşirken geçen diyaloğun aynısı olarak karşımıza çıkıyor. Dark, dizinin final sahnesinde 1. sezonda geçen aynı diyalogları kullanarak aslında her şeyi başa döndürüyor ve tıpkı dizinin hikâyesinde olduğu gibi kendisini bir döngü içerisine sokuyor.
Her ne kadar bu kadar zekice yazılmış ve işlenmiş Dark’ın detaylarını anlatmaya sayfalar yetmese de en göze çarpanlardan bazılarını sizler için derlediğimiz içeriğimizin sonuna geldik. Sizler Dark hakkında neler düşünüyorsunuz? İçerikte bulunmayan sizin fark ettiğiniz detaylar neler? Görüş ve düşüncelerinizi bizlerle yorumlar kısmından paylaşabilirsiniz.
