Olası Göktaşı Çarpmalarına Engel Olabilecek 4 Etkin Yöntem

3
2
2
0
0
Dünya'ya çarpma ihtimali bulunan, özellikle büyük ölçülerdeki asteroitlerin sergiledikleri tehditleri önlemeye yönelik olarak geliştirilen, uygulanabilir 4 yöntem.

Hollywood filmleri uzun zamandır ‘11. Saat’te canlandırılan, sadece Bruce Willis, Ben Affleck ya da Robert Duvall gibi Amerikalı kahramanların durdurabilecekleri gök taşının Dünya’yı yok edeceğine dair konuyu gündemde tutuyorlar.

NASA’nın ‘Gezegen Koruma Koordinasyon Şubesi’nin, Dünya’ya Yakın Nesneler’in varoluşumuza yönelik tehdidine karşı cevap verme kapasitemizi test etmesi gibi biz de, uluslararası camianın bir gün bizim de dinozorların uğradığı akıbete uğramamak için kullanabileceği dört yönteme göz atacağız.

1. Çekim Çekicisi

Kısa sürede fark edilen bir gök taşını yok etmek için yeterince güçlü silahlarımız olmadığı için NASA bu tip bir afetin önüne geçmenin en güvenilir yolunun, erken uyarı sistemi geliştirmek olduğuna inanıyor.

Dünya’nın çekim gücüne kapılacak bir gök taşının bir felakete yol açmasına engel olmak için bilim insanlarının on yıllarca süreye ihtiyacı var. Hatta öyle ki sırf gök taşının içeriğini anlamak ve gök taşının yörüngesinden saniyede bir cm’den daha az bir oranda sapmasını sağlayacak işleme başlamadan önce hangi saptırma tekniğini kullanmanın işe yarayacağına karar vermek için bile on yıllarca süreye ihtiyaç var.

Eğer gök taşı zamanında tespit edilebilirse, yörüngede gezinmekte olan bir uzay aracından gönderilecek bir çekim kuvvetiyle takip ettiği rotayı saptırmak mümkün diyor NASA. Gelecekte gerçekleştirilecek bazı uçuşlarda ‘Yerçekimi Çekicisi’ on yıllarca süreyle bir gök taşıyla birlikte uçarak, üzerinde çalışmalar yapmak ya da taşı ticari amaçlarla kazmak üzere, uzayın güvenli bir bölgesine çekebilir.

Pahalı ve zaman israfı gibi görünen bu proje, planlama öncesi aşamalarda duruyor hala.

2. Lazer erozyonu

Chelyabinsk Meteoru 2013 yılı Şubat ayında Dünya’nın atmosferine hissettirmeden girip, Rusya’nın batısına Hiroşima bombasından 20-30 kat daha güçlü şekilde çarparak patladığında, gök taşlarının olası tehditlerine dair önemli bir hatırlatıcı olma görevi görmüştü.

Gelecekte ‘Chelyabinsk’ meteoru gibi nesneler ‘lazer erozyonu’ olarak adlandırılan teknikle yüzeyleri ışına tabi tutularak katı halden gaz hale dönüştürülebilirler. Stratchlyde Üniversitesi İleri Uzay Kavramları Laboratuvarı’nda yapılan bir araştırma, lazer bulunan bir çok uzay araçlarından oluşan bir grubun enerji için güneş ışınlarını kullanmalarının teorik olarak mümkün olduğunu gösteriyor.

Kayanın gaz haline dönüştürülmesi, parçalanması durumunda yine Dünya için tehdit oluşturabilecek olası bir ihtimali de ortadan kaldırıyor. Üstelik teknik olarak zor bir manevra olan meteorun hareketli yüzeyine iniş yapma zorunluluğunu da ortadan kaldırıyor.

3. Kinetik Çarpışma

Bilim insanları, gök taşını rotasından çıkarmak için roket kullanma tekniği olan ‘Kinetik Çarpışma’ yönteminin Dünya’yı hedef alan büyük çaplı nesneler için etkili olabileceğine inanıyorlar. Hatta bu tekniğin uygulanabilirliğini ölçmek üzere yakın bir tarihte hayata aktarılacak olan bir test çalışması da mevcut.

NASA-ESA ortaklığında 2020 yılı Ekim ayında gerçekleştirilecek olan ‘Asteroid Impact and Deflection Assessment Mission’ adı verilen proje , 2 adet uzay gemisini uzaya göndererek, 2022 yılında Dünya’ya yaklaşmak üzereyken Didymos adlı asteroiti rotasından saptıracak.

Öncelikle NASA’nın göndereceği ‘Double Asteroid Redirection Test (DART)’ asteroite çarparken, ESA’nın ‘Asteroid Impact Mission (AIM)’ adlı ikinci uzay aracı da gök taşının çevresinde dolanarak çarpışmanın kinetik etkisini analiz edecek. AIM’in gelecekte gerçekleştirilecek gezegenimizin savunulmasına dair gayretler noktasında yardımcı olabilecek değerli yeni bilgiler getireceği umuluyor.

Didymos’un rotasında gerçekleştirilebilecek herhangi bir sapma aynı zamanda insanlığın Güneş Sistemi’ndeki bir cismin rotasını önemli ölçüde değiştirme noktasında attığı ilk adım olacak.

4. Nükleer Etken

Son başvurulacak çare olarak görülen, asteroitlerin Dünya’dan uzaklaştırılması için nükleer güç kullanma seçeneği, etik ve politik sorunlar doğurabilir. Massachusetts Institute of Technology’den öğrenciler, 1967 yılında kamuoyuna açık olarak geliştirilen ilk nükleer etkileyici çalışması üzerinde sınıf projesi çalışması yürütüyorlar.

‘Project Icarus’ olarak bilinen projede öğrenciler, NASA’nın ay programı için tahsis edilen ilk altı ‘Saturn V’ roketlerini alarak her birine 20 ton nükleer savaş başlığı yerleştirmesi önerisinde bulundular.

Ekip, ilk Saturn-Icarus roketinin, gök taşının Dünya’ya çarpmadan 13 gün önce, ikincisinin 10 gün önce … şeklinde olmak üzere toplamda altı roketin gök taşına gönderileceği bir sistem oluşturdu. Bu projenin Dünya’yı kesin anlamda koruma noktasında %71 oranında bir başarıya sahip olduğu, tam etkili bir çarpmada oluşacak hasar ihtimalini ise %86 oranında azalttığı söyleniyor.

Bununla birlikte 1966 yılında hazırlanan ve ‘Outer Space Treaty’ adı verilen kanun, uzayda kitle imha silahlarının kullanılmasını yasaklıyor. Bu nedenle de Dünya’ya çarpma ihtimali olan bir uzay taşına nükleer savaş başlığı taşıyan bir uzay aracı takımını göndermeden önce, uluslararası bir konsensüse varmak gerekiyor.

Kaynak : https://www.rt.com/news/408805-nasa-earth-asteroids-plans/
3
2
2
0
0
Emoji İle Tepki Ver
3
2
2
0
0