Oyuncak Zannedilen Droneların, Oyundan İbaret Olmayan Korkunç Geleceği

30
4
3
0
0
Hezârfen Ahmet Çelebi kanatlarını takıp Galata’dan uçtuğunda 1632; Wright kardeşler bir motora sahip ilk uçağı uçurduklarında 1903 yıllarındaydık. Sonrası, hepinizin bildiği üzere o kadar hızlı geçti ki, geldiğimiz noktada insandan tamamen bağımsız olan, kontrol edilmeye ihtiyaç duymadan hedefine ulaşan araçları kullanıyoruz. Peki artık oyundan ibaret olmayan bu şeyler bize nasıl bir dünya vadediyorlar?

Son yıllarda Türkiye gibi pek çok ülkeden, savunma sanayisine ilişkin yatırımların arttığını görüyoruz. Bu yatırımların önemli bir kısmı da teknolojik ekipmanlar üzerine oluyor. Yapay zekanın gelişmesi, materyal bilimindeki ilerlemeler artık insandan bağımsız olan hava silahlarını kullanmayı mümkün kılıyor.

İHA’lara kıyasla daha yaygın kullanılan, son tüketiciye hitap eden “drone” araçları da önemli bir yere sahipler. Dünyanın en büyük işlemci üreticilerinden olan Intel, yapay zekâ destekli, tamamen bağımsız; uzaktan kumandaların (yani insanların) değil, yazılımların kontrol ettiği drone gösterileri düzenliyor.

TeknoGelecek yazı dizimizin bu bölümünde araştırma dosyamız dronelar ve İHA’lar. Bu iki teknolojik dönüm noktası, hayatınızı düşündüğünüzden de çok etkiliyor. Gelecekte de giderek artan etkiye sahip olacak. Tıpkı yapay zekalarda olduğu gibi, hava araçları konusunda da olumlu ve olumsuz beklentiler var.

  • Hap Bilgi: Tarihteki ilk drone, M.Ö. 438 ila M.Ö 347 yılları arasında yaşayan politikacı, devlet düşünürü ve Platon’un arkadaşı matematik Tarantolu Arhitas tarafından geliştirildi. Elbette elektronik aksamı yoktu, ancak hava mekaniğini kullanarak, üzerindeki pompa ile hareket edebiliyordu.

Uzaktan kumandalı uçan robotlardan, yapay zekâlı uçan robotlara:

Çoğu insan için dronelar; havadan görüntü çekmek, casusluk yapmak veya uzaktan araba gibi eğlence amaçlı kullanılan bir oyuncaktan ibaret. Son yıllardaki gelişmelerle ürün teslimatı, çevre araştırmaları, askeri tarama teknolojileri için gelişmiş dronelar gördük. Daha gelişmiş ve üstün teknolojiye sahip olan İHA’lar ise fırtınalara dalıp analizler yapıyorlar, sınır güvenliği için yüksek irtifadan takip sistemleri kullanıyorlar. Silahlı olanlarla harekatlar düzenleniyor.

İnsanın bir şekilde kontrolüne ihtiyaç duyan araçların potansiyeli elbette çok yüksek. Peki ya insanlar tarafından kullanılmayanlar? Sadece silahlı İHA’ları düşünmeyin, cebinize sığabilen droneların da sizden bağımsız olarak hareket edebildiklerini hayal edin.

Aşağıda hayal gücünüze destek olacak bir video var. Intel’e ait bu 500 dronel, insanlardan tamamen bağımsız bir şekilde, yerden kontrol edilmeden gösteri yapıyorlar. Aralarındaki tek bağ yazılımsal sinir ağları: 

Bir makinenin bağımsız olarak görsel işlem yapabilmesi, etik sorunları da beraberinde getiriyor. Böyle bir durumdayken, Intel’in yaptığı şova rağmen masum şeyler düşünemiyoruz. Olası faydalar, bir anda olası zararlara dönüşüyorlar.  

Var olan şüphe ve endişelerimizin tohumlarını atan kişi, ünlü bilim kurgu yazarı Isaac Asimov olmuştu. Her ne kadar Ben Robot hikayesinde insansı robotları konu edinse de onun söylediklerini, dronelara da uyarlamak mümkün. Asimov’un hikayesindeki özerk robotların faaliyetlerini sınırlandıran şu 3 kural vardı:  

  • Birinci Yasa: Bir robot, bir insana zarar veremez ya da zarar görmesine seyirci kalamaz. 
  • İkinci Yasa: Bir robot, birinci kuralla çelişmediği sürece bir insanın emirlerine uymak zorundadır. 
  • Üçüncü Yasa: Bir robot, birinci ve ikinci kuralla çelişmediği sürece kendi varlığını korumakla mükelleftir.

Burada bir büyük bir hataya sürükleniyoruz: Yapay zekâ yazılımlarını tek bir robota özgü düşünüp bireyleştirmeyin. Aynı anda 500 drone bağımsız bir gösteri yapabiliyorsa, aynı anda 500 silahlı drone’un ne yapabileceğini düşünün.

Bir anda her şey Terminatör’den daha korkunç ihtimaller silsilesini akıllara getiriyor öyle değil mi? Dronelar, insan gibi sınırlara sahip bir robotun yapabildiklerinden daha fazlasını yapabilirler.  

Eğer hala mantıksız gelen şeyler varsa, bir film tadında olan aşağıdaki videoyu izleyin: (Türkçe altyazısı da var): 

 

2017’nin kasım ayında yayınlanan bu film, kısa sürede büyük bir internet kampanyası halini almaya başladı. Sosyal medyada #KatilSilahlarıYasaklayın (#BanKillerWeapons) etiketleriyle milyonlarca kez paylaşıldı. Büyük bir kesimin konuya vakif olmasını sağladı.  

Elinde tüfekler taşıyan robotlar ordusu değil, gizli bombardımanlar, terörist yazılımlar söz konusu: 

Geçtiğimiz yıl Ağustos ayında, Stephen Hawking ve Elon Musk’ın da aralarında bulunduğu toplam 116 teknoloji uzmanı ve bilim insanı, “Pandora’nın kutusunu açarsanız, kapanması zor olur” dedikleri bir sözleşmeye imza attılar. Korkulan şey elinde silah taşıyan kuru kafalı robotlar değil, kendi başına karar alabilen yazılımlardı. Intel ve Facebook gibi devlerin yöneticileri, yapay zekâların gelişimi hakkında olumlu, yenilikçi açıklamalar yapıyorlar. Her şeye rağmen endişelere engel olamadıkları kesin.   

Isaac Asimov’un eserlerine ve fikirlerine dönecek olursak, insanlığa gerçekten çok ciddi bir rehber sunduğunu görüyoruz. Teknoloji devleri ve devletler,  21. yüzyılın ikinci yarısında uluslararası örgütler kurarak bu işin önüne geçmeye çalışabilirler. Nitekim, tarihe dönüp bakacak olursak, insanlığın birileri zarar görmeden ciddi önlemler aldığı çok nadir görülmüş bir olay.

Belki, özerk yapay zekâ sistemine sahip uçan robotların birkaç olaya neden olmasıyla harekete geçilebilir. Belki o robotlar verilen emirleri aşıp, savaş sahalarında bağımsız kararlar alınca hangi yolda ilerlediğimizi fark edeceğiz. Kesin olan tek şey, çoktan Asimov’un dünyasında yaşamaya başladığımız.  

Peki siz tüm bunlar yaşanırken neler yapacaksınız? 

TeknoGelecek serimizin önceki bölümlerine aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz:

30
4
3
0
0
Emoji İle Tepki Ver
30
4
3
0
0