Cevaba geçmeden önce hızlıca pilin aslında ne olduğuna değinelim. Pilde kimyasal enerji depolanır ve bu da elektriksel bir forma dönüştürülür.
Pillerin tarihi çok eskilere dayanır.
"Voltaik pil" demişken; pillerin modern anlamda gelişimi 1800 yılında İtalyan fizikçi Alessandro Volta sayesinde gerçekleşti.
Voltaik pil ile gerçekleşen bu devrim sayesinde piller geniş bir alana yayıldı. Elektromotor gücün veya gerilimin birimine volt denilmesinin sebebi Volta'nın yaptığı çalışmalardır. Volta'nın çalışmaları ise Luigi Galvani'nin çalışmalarına dayanır.
Asıl sorumuzun cevabına gelecek olursak;
Pille çalışan bir cihazı ele alalım, bunun çalışması için 3V gerektiği için her biri 1.5V olan iki adet AA pile ihtiyaç vardır. Bu iki pilden 3V alabilmek için bunların seri olarak bağlanması gerekir çünkü akım bu sayede akabilir.
Peki nedir seri olarak bağlamak?
Peşi sıra bağlamak diyebiliriz. Nasıl ki bir el fenerine arka arkaya pil yerleştiriyorsak, yani + ve - uçlar birbirine değiyorsa yan yana yerleştirilen pillerin bu uçlarının birbirine olabildiğince yakın olması gerekir.
Bu görselde de gördüğünüz üzere eğer aynı uçlar aynı yere baksaydı fazladan kabloya ihtiyaç duyulurdu.
Bu da ekstra malzeme ve iş gücü olduğu için mantıken en tasarruflu ve pratik yöntem tercih edilir. Bir ürün tasarlarken her milimetrenin dikkate alınması gerekir, fazladan bir telin dahil edilmesi bile israf olarak görülür ve üretim maliyetine yük olur. Toplam hacim açısından en verimli tasarımdır.
Bu nedenle iki farklı ucun temas etmesi için bu kontaklar kullanılır:
Aslında en mantıklı tasarım, görseldeki bu pil çeşididir ancak dünya çapında diğerleri daha yaygın olduğu için pazarda söz sahibi olamamıştır.