Erciyes Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Dalı Başkanı Prof. Dr. Orhan Yıldız, 5 kişilik ekibiyle birlikte Türkiye’de ilk koronavirüs vakasının görülmesinden 1 ay sonra, Nisan 2020’de hastanede farklı rahatsızlıkları nedeniyle ameliyat olan hastalar üzerinde bir çalışma başlattı.
Hem hastaları hem de ameliyata girecek sağlık personelini korumak amacıyla başlatılan çalışmada yıl sonuna kadar bin 67 hastaya PCR testi yapıldı. Bu testlerde, COVID-19’a bağlı şikayeti olmayan 1.067 hastadan 55'inin testi pozitif çıktı. Çalışmada hastalığın pik yaptığı dönemlerde ameliyat olan hastaların PCR pozitiflik oranının yüzde 6-6,5; vaka sayısının düşük olduğu dönemde ise yüzde 1 olarak tespit edildi.
Toplumun yüzde 50'sinin hastalığı geçirdiğini ve kitle bağışıklığı kazandığını söyleyebiliriz
Söz konusu çalışmanın amacını “Hastanemizde ameliyat olacak hastalar taşıyıcı mı yoksa hasta mı belirlemek, ameliyat ekibini de korumak istedik” şeklinde açıklayan Prof. Dr. Orhan Yıldız, çalışmayla ilgili olarak yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Önlem amaçlı yaptığımız bu çalışmada hastalardan elde ettiğimiz verileri değerlendirdik. Bin 67 kişide yaptığı değerlendirmede yaş, cinsiyet ve alt hastalıklarını çıkardık, genel analizlerini de yaptık. Gördüğümüz Kayseri ve Türkiye'de pikin yaşandığı dönemde yüzde 6-6,5 oranında PCR pozitif çıktı. Daha sakin dönemde ise yüzde 1'in altındaydı. Buna göre Kayseri ve Türkiye için toplumun yüzde 50'sinin hastalığı geçirdiğini ve kitle bağışıklığı kazandığını söyleyebiliriz.”
Mersteki ölüm oranları olsaydı 5-6 milyonla kalmazdı
Elde ettikleri sonuçların toplumun önemli bir kesiminin salgını asemptomatik şekilde geçirdiğini göstermesi açısından önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Yıldız, açıklamalarını şu şekilde sonlandırdı:
“Virüsün yeni hali çok daha bulaşıcı. Son yaşayacağımız 'pik' çok sarsıcı olabilir. İkinci pik yaşandığında çok zorlanmıştık. Yeni bulaştırıcı mutant çok daha fazla hızlı bulaştığı için hastanelerin üçüncü pikte çok daha fazla zorlanacağını, kapasitesini aşacağını düşünebiliriz. Bu yüzden dikkatli olmak gerekir. Sars ve Mers virüsünden çok farklı bir virüs.
Biz bilim insanları bunu çok merak ediyorduk; Sars ve Mers gibi bir anda kaybolacak mı diye. Bizi yanıltan bir hastalık oldu. Diğerleri gibi kaybolacağını düşündük. Farkı, çok bulaştırıcı olması. Merse göre ölüm oranı az olması çok iyi bir şey. Mersteki ölüm oranları olsaydı 5-6 milyonla kalmazdı bu iş. Çok daha fazla ölüme neden olurdu. Bulaşıcılığı fazla, ölüm oranı diğerlerine göre daha düşük.”
