Marmara Denizi'nde geçtiğimiz birkaç ay içerisinde denizin yüzeyini kaplayan ve derinlere de etki eden müsilaj oluşumu yaşanıyor. Bu oluşumun geldiği son noktada Marmara Denizi'nin pek çok bölgesinde deniz yüzeyi tamamen sümüksü müsilaj ile kaplanmış durumda. Deniz canlılarının ölümüne sebep olan ve denizin biyolojik yapısını bozan bu oluşum, Marmara Denizi'nin geleceği için risk teşkil ediyor.
Konunun müsilajın deniz yüzeyini iyiden iyiye kaplamasıyla sosyal medyanın gündemine oturması sonrası, bilim insanlarından da açıklamalar gelmeye başladı. Geçtiğimiz gün paylaştığımız bir haberde konuya ilişkin açıklamalarına yer verdiğimiz hidrobiyolog Levent Artüz’den sonra Bandırma On Yedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı da açıklamalarda bulundu.
Müsilaj oluşumu aslında doğal ancak miktarı doğal değil:
Sözcü'ye yaptığı açıklamalarda müsilaj oluşumunun nedenlerine değinen Sarı, aslında bu oluşumun Marmara, Akdeniz, Ege gibi denizlerde olağan olduğunu fakat bu sene gözlemlenen aşırı oluşumun endişe verici olduğunu ifade ediyor. Oluşumun ana sebeplerinin Marmara Denizi'ndeki aşırı ısınma, denizin durağan yapısı ve uzun yıllardır bir atık denizi olarak kullanılması olduğunu belirten Sarı, yaptığı dalışlarda suyun 30 metre derinine kadar tüm bölgenin müsilaj ile kaplı olduğunu söylüyor.
Durumun en büyük etkisinin ekosisteme olduğunu söyleyen Sarı'ya göre sorunun farklı etkileri de var. Balıkçıların, turizmin ve daha pek çok farklı başlığın bu durumdan etkileneceğini belirten Sarı, herkesi sorunun çözümü için çalışmaya çağırıyor.
'Müsilaj ile ilgili acil eylem planı hazırlanmalı':
Marmara'nın artık kesinlikle bir atık denizi olarak kullanılmaması gerektiğini ifade eden Sarı, ''Bizim acilen yapmamız gereken şu var; Marmara Denizi’nin çevresinde kim varsa, bütün belediyeler. Parti gözetmeksizin valilikler, kaymakamlıklar, sivil toplum kuruluşları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, üniversiteler hepimiz bir araya gelmeliyiz. Tek bir noktada tek bir gündem üzere konuşmalıyız. Misülaj ile ilgili acil eylem planı hazırlamalıyız. Ve bu planın ruhu iklim değişimi bağlamında, yeni bir atık yönetim politikası geliştirmek olmalı. Şu an uygulanan yönetim politikası çok eski perspektifleri taşıyor. Onun üstüne bina olmuş durumda” sözleriyle yapılması gerekenleri özetliyor.
Belediyelerin ve sanayi kuruluşlarının atık sistemlerinin aktif şekilde çalışmadığını, yalnızca kağıt üstünde çalışır göründüğünü söyleyen Sarı'ya göre acilen bir önlem alınmazsa önümüzdeki yıllarda bu sorun daha sık ve daha yoğun etkilerle tekrar edecek.
