Kafamızı çevirdiğimiz her yerde bir pazarlama faaliyetine denk geliyoruz. Gerek reklam gerek promosyon gerekse tanıtım çalışmaları bizleri ağına düşürmek için orada yer alıyor.
Bu pazarlama taktikleri o kadar çeşitli ki birinin tuzağına düşmesek bile bir yerde diğerinin tuzağına düşüyoruz. Restoranlar da biz farkında olmasak bile birçok pazarlama taktiğine ev sahipliği yapıyor. Restoranların bizleri tuzağa düşürmek için neler yaptığını merak ettiyseniz bazı taktiklere göz atmaya başlayalım.
Öncelikle menü tasarımında en ufak detay bile hesaba katılıyor.
Menülerde ürünlerin bulunduğu yerlerden tutun da görsel kullanımı gibi konulara kadar her şey tamamen stratejik olarak seçiliyor.
Örneğin, üzerine düşünülerek tasarlanmış fotoğraflı menülerde en kârlı ve popüler yemekler göze çarpan yerlerde konumlandırılıyor.
Buna ek olarak, araştırmalarda ürün görselinin olduğu menülerin, görsel olmayan menülere kıyasla daha ucuz gibi algılandığı tespit edilmiş.
Bu sebeple restoranlar nasıl bir algı yaratmak istediklerine bağlı olarak menülerini tasarlıyor.
Örneğin çapa etkisi adı verilen bir taktikle bizlerin algılarıyla oynuyorlar!
Basitçe anlatmak gerekirse çapa etkisi dediğimiz bu olay, ismini müşterinin dikkatini bir yere çapalamasından alıyor.
Restoran menülerinde, tercihen sol üst köşede fiyatı yüksek bir ürünün yer alması aslında o ürünü satmak için değil sizi o yüksek fiyata alıştırmak için bilinçli bir şekilde tercih ediliyor.
Bu şekilde restoranlar, sizin ilk olarak pahalı bir fiyatı görmenizi ve sonrasında diğer fiyatların size ucuz gelmesini sağlamaya çalışıyorlar.
İşte buna da pazarlama literatüründe “çapa etkisi” adı veriliyor.
Fiyatlandırmadaysa, artık hepimizin aşina olduğu psikolojik teknikler kullanılıyor.
Bunları hepimiz öğrendik sayılır. Örneğin, 20 TL yerine 19,99 TL yazarak fiyatın daha düşük olduğu izlenimi yaratılıyor.
Ya da tam tersi eğer bir restoran daha lüks bir imaj vermek isterse ya hiç ya da özellikle küsuratız fiyatlar tercih etmeye gidebilir. Yani bu kısım biraz da restoranın hedef kitlesi ve yaratmayı amaçladığı imajla ilgili.
Ayrıca, içecek, tatlı ve ana yemeği bir araya getiren set menülerle daha iyi bir fırsat yakalandığı algısı yaratılarak daha fazla ürün satılması hedeflenir ve ortalama sipariş değeri artırılır.
Personelin sizle kurduğu iletişimin her noktasında bir pazarlama stratejisi yer alıyor.
Restoranlar personellerine sizlerle nasıl iletişim kuracağı konusunda ciddi eğitimler veriyor.
En basitinden, garsonlar müşterilere daha pahalı ürünleri veya yan ürünleri önererek satışları artırmaya çalışıyor.
Ek olarak, sizinle kurulan iletişimin yönü de genellikle müşteriyi bir şey almaya yönelik manipüle etmek üzerine oluyor.
Örneğin siparişinizi verdikten sonra “İçecek olarak ne alırdınız?” sorusu, sanki içecek almayı zaten düşünüyormuşsunuz gibi sorulur.
“İçecek ister misiniz?” yerine “İçecek olarak ne alırdınız?” sorusu arasındaki fark işte tam olarak budur. İlk sorunun yanıtı çok basit bir şekilde ya “evet” ya “hayır” olduğundan bir manipülasyon içermez. Fakat ikinci soruda bariz bir yönlendirme vardır.
Restoranda kullanılan renkler bile bir amaca hizmet ediyor.
Restoranın atmosferi kullanılan renklerden, ışıklandırmaya kadar her detayıyla bir amaca hizmet etmesi için üzerine uzun uzun düşünülerek tasarlanıyor.
Örneğin çoğu fast-food zincirinde kırmızı kullanılması bir tesadüf olabilir mi? Hayır değil!
Bu tarz restoranlarda kırmızı rengin kullanılmasın sebebi, kırmızının insanları harekete geçmeye teşvik etmesi.
Daha fazla kişiye hızlıca satış yapmayı hedefleyen bu zincir de kırmızı rengi, sizlerin hızlıca siparişini verip, yemesi ve restorandan ayrılarak yeni müşterilere yer açması için kullanıyor.
Özetle restoranlar, bu içerikte saydıklarımız başta olmak üzere çeşitli stratejilerle sadece daha fazla satış yapmayı hedefliyor. Aman gözünüzü dört açın!
Markalarla ilgili ilginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: