Robot Sophia’yı artık tanımayan kalmadı. Hanson Robotics tarafından üretilen ileri düzey gelişmiş teknolojilere sahip olmasıyla zaten fazlasıyla tartışma yarattı. Sonra kendisinin insansı mimikleri ve ses tonunu daha çok gösterebilmek için bir röportaj da yapıldı. Sophia, insanlığı yok etmek istediğini ima eden sözler sarf edince fazlasıyla gündem oldu ve tartışmaların dozunu yükseltti.
Devam eden süreçte ikinci bir röportajda o korkutucu sözleri için özür diledi. İnsanların kendisini affetmesini istedi, yapay zekaların gelecekte daha barışçıl bir dünya için çalışacağını dile getirdi.
Kendisini ilk affeden yer, kadın haklarının yerlerde süründüğü Suudi Arabistan oldu. Sophia dünyada ilk kez vatandaşlık haklarına resmen sahip olan robot ünvanına kavuştu.
Sophia’nın mühendisleri, onu dizayn ederken elbette fazlasıyla bilgisayar bilimi, matematik ve mekanik teknolojilerden ilham aldılar.
Ancak insansı bir robot yapmaları için, dünyanın görmeye alıştığı bir yüz gerekiyordu. İşte bu noktada ünlü Holywood oyuncusu Audrey Hepburn seçilmişti:
Audrey Hepburn, 1950’li 60’lı ve hatta 70’li yılların yıldızı ve moda ikonuydu. Annesi Hollandalı bir baronun kızı, babası ise zengin bir İngiliz bankacıydı.
Dönelim savaşlar dönemindeki Türkiye’ye ve İzmir’e. Başta Kuvay-i Milliye’ye destek veren ve sonradan Kurtuluş Savaşı tarihinin en büyük dönekliklerinden birini yapan Çerkes Ethem, çetesiyle beraber İzmir’in Cumaovası bölgesinde bulunan bir çiftliği basmıştı. Bu çiftliğin Hollanda kökenli sahibi karısı ve kızıyla beraber Türkiye’den ayrılmışlar ve Hollanda’ya dönmüşlerdi. Adamın kızı bir kaç yıl sonra evlendi ve Edda isminde bir kızı oldu. Bu kızın tam adı Edda Kathleen van Heemstra Hepburn-Ruston’du.
Küçük Edda’nın anne ve babası o henüz 1 yaşındayken boşandı. Paranın getirdiği huzursuzluktan mıdır bilinmez Hepburn 10 yaşına kadar babasız kaldı. Ardından annesi başka bir adamla evlendi ve çocuk yaşlarında Nazi işgali altındaki Hollanda’ya taşındılar. Savaş bitince Londra’da bale eğitimi aldıktan sonra, oyuncu olabilmek için çalışmaya başladı.
‘‘Roma Tatili’’, ‘‘Tiffani'de Kahvaltı’’ ve ‘‘My Fair Lady’’ gibi filimlerle sinema tarihinin en köklü eserlerinde rol aldı. Sonra oyunculuğu bıraktı ve kazandığı servetle hayır işlerine başladı. UNICEF’in iyi niyet elçisi oldu ve 1993 yılına kadar bir hayırsever olarak yaşadı.
Audrey Hepburn’un topraklarımızda geçinen ve Osmanlı’nın son dönemlerinde buralara gelmiş ailesi, dünyanın en büyük yıldızlarından birisini, çarpıklıklarla ve büyük dramlarla yetiştirmişti.
Robot Sophia her ne kadar farklı bir isim taşısa da Audrey Hepburn’un ilham olduğu bir eser.
Kaynak: Murat Bardakçı