Bugün İstanbul’da gezilecek yerler diye kime sorsanız mutlaka sayacağı yerlerden bir tanesi de Rumeli Hisarı olacaktır. Günümüzden yüzlerce yıl önce yapılan ve pek çok kez tadilata alınan bu görkemli yapı, bugün İstanbul’un en popüler ziyaret mekanlarından bir tanesidir. Rumeli Hisarı yalnızca güzel bir yapı değildir; aynı zamanda Osmanlı mimarisinin, askeri düşüncesinin ve tarihinin en başarılı eserlerinden bir tanesidir.
Anadolu Hisarı’nın hemen karşısında bulunan Rumeli Hisarı, İstanbul Boğazı’nın en dar noktasına yapılmıştır. Çünkü asıl amacı şık bir eser yapmak değil, İstanbul’un fethi sırasında Bizans’a yardıma gelecek gemileri durdurmaktır. Hepimizin bildiği gibi bu işi hakkıyla yerine getirmiş ve İstanbul’un fethedilmesinde büyük rol oynamıştır. Gelin Rumeli Hisarı’nın tarihine ve İstanbul’un fethi sırasında oynadığı role yakından bakalım.
İlk olarak; Rumeli Hisarı hangi padişah döneminde, kim tarafından yaptırılmıştır?
Rumeli Hisarı; Osmanlı İmparatorluğu’nun yedinci padişahı olan ve İstanbul’u fethettikten sonra Fatih Sultan Mehmet olarak anılan II. Mehmed tarafından yaptırılmıştır. Fatih Sultan Mehmet’in askeri dehasının bir örneği olarak kabul edilen Rumeli Hisarı, kısacık bir süre içinde o kadar başarılı bir şekilde yapılmıştır ki bu açıdan dönemin Osmanlı mimarisinin de seçkin bir örneği olarak kabul edilmektedir.
Fetihten hemen önce planlandı: Rumeli Hisarı ne zaman yaptırıldı?
Rivayete göre II. Mehmed’in aklında zaten her zaman İstanbul’u fethetmek vardı. Bu düşünce ile 1451 yılında Karaman seferinden dönen sultan direkt olarak İstanbul’a gitti ve boğazı incelemeye başladı. Yapılacak bir sefer öncesi boğazın gerçek anlamda kontrol altına alınması için Anadolu Hisarı’nın yetersiz olduğunu gördü.
Özellikle sefer sırasında Bizans’a Karadeniz’den yardıma gelecek olan gemilerin durdurulması gerektiğine inanan II. Mehmed, bir kale planını bizzat kendisi oluşturarak Mart 1452 tarihinde inşaatın başlamasını emretti. 15 Nisan 1452 tarihinde temeli atıldığı düşünülen kale, birkaç ay gibi kısa bir süre içerisinde yapıldı ve Ağustos ayında tamamlandı.
Peki Rumeli Hisarı neden yapıldı, amacı ne?
Fatih vakfiyelerinde Kulle-i Cedide, Neşri tarihinde Yenice Hisar, farklı tarih yazımlarında Boğazkesen Hisarı olarak adlandırılan Rumeli Hisarı; II. Mehmed’in askeri dehasının bir ürünü olarak kabul edilir. Çünkü Anadolu Hisarı’nın tam karşısına, İstanbul Boğazı’nın 600 metreye kadar daraldığı en dar noktasına yaptırılmıştır.
Hani klasik bir tarih cümlesi vardır, Haliç’e zincir gerilerek gemilerin girişi engellendi, denir; işte bu zincirlerin bir ucu Anadolu Hisarı’nda, diğer ucu ise Rumeli Hisarı’ndadır. Fetih sırasında Karadeniz’den Bizans’ın yardımına gelen gemiler görüldüğü zaman bu zincir gerilmiş ve Boğaz’a girmeleri, dolayısıyla da Bizans’a yardım etmeleri engellenmiştir.
Elbette Rumeli Hisarı yalnızca zincir ucunun bağlandığı bir destek noktası olarak kullanılmadı. Dönemin silah teknolojilerine göre üstün bir şekilde dökülen topların bir kısmı bu kale üzerine konuşlandırıldı. Böylece durdurulan gemilerin uzaktan da olsa Bizans’a yardım etmeleri engellenmiş oldu.
Biraz da Rumeli Hisarı’nın mimari özelliklerine bakalım:
Yapımında 6 binden fazla ustanın, işçinin ve mimarın çalıştığı tahmin edilen Rumeli Hisarı, 60 bin metrekarelik bir alana yapılmıştır. Duvarların kuzeyden güneye uzunluğu 250 metre, doğudan batıya uzunluğu ise 125 metredir. 4 ana kapının yanı sıra cephane ve erzak için gizli kapılara sahiptir. 13 burca sahip olan Rumeli Hisarı’nın bazı duvarları 7 metre kalınlığa ulaşmaktadır.
Tarihi yapı yıllar içinde pek çok kez restore edildi:
1452 yılında tamamlanmış olan Rumeli Hisarı en büyük zararları 1509 yılındaki depremde ve 1746 yılındaki büyük İstanbul yangınında gördü. Her iki dönemde de tamir edilerek eski heybetine kavuşan yapı, III. Selim döneminde de kapsamlı bir restorasyondan geçmiştir. Günümüzde de belirli parçaları zaman zaman restore edilen Rumeli Hisarı’nın en kapsamlı restore çalışmalarından bir tanesi 1953 yılında gerçekleşmiştir.
Rumeli Hisarı’nın yapılışı hakkında bazı efsaneler var:
Rumeli Hisarı yapıldığı dönemde bu bölge Osmanlı toprağı olmadığı için Bizans imparatoru Konstantin’den izin alınması gerekir. II. Mehmed bir elçi göndererek buraya bir av köşkü yapmak için izin ister. İmparator izin verir ancak yalnızca bir dana derisinin kapladığı alan kadar olması gerektiğini söyler. II. Mehmed, bir dana derisini ince kestirerek birbirine bağlatır ve bu dev alanı kaplayacak bir şekil yaratır.
Başka bir efsaneye göre ise Konstantin, buranın Galatalıların bölgesini olduğunu söyleyerek onlardan izin alınmasını gerektiğini belirtir. II. Mehmed, Galatalıların gözünü korkutarak izin vermelerini beklemeden hisarı yaptırır. Başka bir rivayete göre ise Rumeli Hisarı’nın ilk haline üstten baktığınız zaman Arapça harflerle Muhammed yazdığını görürsünüz. Elbette bunların tarihi bir gerçekliği olmadığını söyleyebiliriz.
Gelelim Rumeli Hisarı’nın İstanbul’un fethi sırasındaki rolüne:
Bundan sonrası tarih derler ya, gerçekten de öyle. Henüz genç bir padişah olan II. Mehmed pek çok kişiye göre boyundan bir işe kalkışarak İstanbul’a bir sefer düzenledi ve bir kale olan İstanbul’un etrafı kuşatıldı. Kuşatmalar zorlu seferlerdir çünkü kalenin etrafı doğru bir şekilde sarılmazsa alınan yardımlar sayesinde kale içindekiler yıllarda orada kalabilir.
II. Mehmed’in askeri dehası işte bu noktada devreye giriyor. Hepimizin bildiği gibi o döneme kadar eşi benzeri görülmemiş toplar tasarladı ve bunları usta ellere döktürdü. Devasa toplar yıkılmaz zannedilen kale surlarını un ufak edince dünya tarihini değiştiren olaylar silsilesinin ilk adımı olarak İstanbul fethedildi.
Kuşatma sırasında kaleleri yok etmek bir başarıdır ancak kalenin yardım almasını engellemek daha da büyük bir başarıdır. İşte bu büyük başarı Rumeli Hisarı sayesinde gerçekleşti. Hristiyan dünyası geç de olsa Bizans’a yardım gönderdi. Ancak bu yardımlar Rumeli Hisarı’ndaki toplar ve Haliç’e çekilen zincir sayesinde engellendi.
Peki ya Rumeli Hisarı olmasaydı diye soracak olursanız evet, belki yine İstanbul fethedilirdi ancak Bizans yardım alırdı. Yardım alan Bizans çok daha uzun süre direnebilir ve güç kazanabilirdi. Direnme ve savaşma gücü artan bir Bizans hem de çok daha uzun sürede fethedilir hem de Türk ordusuna çok daha büyük zararlar verebilirdi.
Bugün Rumeli Hisarı’nın durumu:
Bugün İstanbul’un Sarıyer ilçesinde bulunan Rumeli Hisarı, yerli ve yabancı turistlerin en popüler ziyaret noktalarından bir tanesidir. Fetih döneminde kullanılan top ve zincirlerin bir kısmı burada sergilenmektedir. Aynı zamanda pek çok restoran da yine burada bulunmaktadır. Ziyaretçilerin tarihi dokuya hasar vermesi nedeniyle zaman zaman bölgedeki faaliyetler kısıtlanmaktadır.
İstanbul fethi sırasında büyük rol oynayan Rumeli Hisarı tarihi hakkında bilmeniz gerekenlerden bahsederek bu yapının önemini ve bugünkü durumunu anlattık. Rumeli Hisarı sizce de gerektiği gibi korunuyor mu? Konu hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.