Bu durum da akıllara tek bir soruyu getiriyor: Yapay zekânın verdiği sağlık tavsiyelerine güvenmeli miyiz?
Gelin cevabı birlikte verelim.
Hızla ilerleyen yapay zekâ teknolojisi karşısında endişeler de paralel olarak artıyor.
Aslında birçok insan, bu teknolojinin tabiri caizse etlisinden de sütlüsünden de faydalanıyor. Diyet listesi, spor programı ya da herhangi bir sağlık durumunu kendisine danışarak “doğru” cevabı alan pek çok insan var son zamanlarda. Siz de onlardan biri misiniz?
Bu hizmet, bakıldığında oldukça işe yarayan ve hayatımızı kolaylaştıran bir teknoloji. Fakat yapay zekânın da yanıldığı birçok konu oluyor. İşte sağlık sektörü de bunlardan bir tanesi.
Yapay zekânın son zamanlarda sıklıkla “halüsinasyon” yapması, teknolojiye olan güveni de sarsıyor.
Yani daha basit bir ifadeyle YZ, var olmayan, yanlış bilgiler üretmeye başlıyor. Bu da özellikle sağlık gibi önemli sektörlerde akıllarda soru işareti bırakmaya yeterli bir karine. Zira hiçbirimiz, bir doktorun yanlış ya da eksik bilgi verdiğini öğrensek, ona gitmeyiz.
İyimser bir yorum getirilecek olursa YZ’nin geleceği, doğrulanmış tıbbi literatür ve hasta verileriyle eğitilen modellerin geliştirilmesi sonucunda çok umut verici görünüyor. Gelişen araçlar da bu duruma destek sağlayabilecek gibi görünüyor.
YZ, birden fazla veri kaynağını kullanarak kişiye özel sağlık çözümleri sunmayı amaçlıyor.
Harvard Üniversitesinden Oishi Banerjee'nin öngörüsüne göre yapay zekâ, hastaların tıbbi geçmişini, giyilebilir cihazlardan elde edilen verileri analiz ederek doğru tedavi önerileri sunabilecek duruma gelebilir.
Ancak bu, ancak ilerleyen dönemlerde doğru ve güvenli bir veri toplama sisteminden sonra mümkün görünüyor gibi. Çünkü tıpta gelişen bu teknoloji, insanların fiziksel olarak kliniklere gitmemelerine sebep olacağı için sağlık sektörünün de geleceği tehdit altına girebilir.
Sizce yapay zekânın vereceği sağlık tavsiyelerine güvenmeli miyiz?
İlginizi çekebilir: