Muhtemelen bu sıra dışı becerilere sahip olmak hepimizin hayali ancak buna benzer yetenekleri olan insanlar, aynı zamanda hayatının bir evresinde birçok sağlık problemiyle karşı karşıya kalmış ya da hala bu rahatsızlıklarla mücadele etmekte.
Alışılmışın dışında becerilere sahip olan bu kişiler, Savant adı verilen bir sendroma sahip ve yaşamları bir hayli zorlu ilerlemekte. Savant sendromu nedir, kişide nasıl etkiler yaratır ve bu şaşırtıcı rahatsızlığa sahip insanlar hayatlarına ne şekilde devam eder hep birlikte göz atalım.
Savant sendromu herhangi bir zihinsel bozukluğu olan kişinin, sağlıklı insanlara göre sıra dışı sanat, matematik veya uzamsal yetenekleri içerebilen beceri veya becerilere sahip olduğu oldukça nadir rastlanan bir durumdur.
Bu sendrom, doğumla birlikte ortaya çıkabilirken, erken çocukluk döneminde de gelişebilir ve bazı merkezi sinir sistemi rahatsızlıkları veya yaralanmalar nedeniyle çeşitli beyin hasarları ve bozukluklarına neden olarak gelişimini sürdürebilir.
Bir araştırmaya göre erkeklerin Savant sendromuna sahip olma olasılığının, kadınlara oranla %10 daha yüksek olduğu tespit edildi ve yine bu rahatsızlığa sahip 319 kişi cinsiyet üzerinden değerlendirildiğinde örneklerin %79’u erkekken yalnızca %21’i kadındı.
Savant sendromu hakkında açıklanamayan ve tanımlanamayan birçok soru işareti bulunmakta ancak araştırmacılar, bu rahatsızlığın otizm ile bağlantılı olduğu konusunda hemfikir.
Elbette bu sendroma sahip her insan mutlaka otistiktir ya da tüm otizmli kişiler bu hastalığı taşır şeklinde bir öngörü yanlış olacaktır. Bu doğrultuda yalnızca otizmli her 10 kişiden 1'inin bazı Savant yeteneklerinin olduğu tahmin edilir. Bu becerilerin nasıl geliştiği ise belirsizliğini koruyan konulardan sadece biri.
Ancak bu hastalığın nasıl meydana geldiği konusunda çeşitli teoriler vardır. İlkinde otistik insanların sahip olduğu zihin körlüğünün bu duruma sebebiyet vereceği düşünülür. İkinci bir teoride ise otizm rahatsızlığının zaman içinde Savant’ın getirdiği takıntılı davranışlarla ilişkilendirildiğinden söz edilir.
Bu rahatsızlığın tanımı ilk olarak Langdon Down tarafından 1887’de aptal bilgin anlamına gelen “Idiot Savant” şeklinde yapılmışsa da; bu tanım, sonrasında değiştirildi ve şu anki hali olan Savant sendromu adını aldı. Bazı Savant sendromlu kişilerin sahip olduğu olağan dışı becerilere göz attığımızda, bu rahatsızlık çok daha anlaşılabilir bir hale gelebilir.
Bilinen ilk Savant’lı kişi, matematik işlemlerinde şimşek gibi bir hıza sahip olan Jedediah Buxton’dı.
Jededidah Buxton, çözülmesi neredeyse imkansız olan problemleri saniyeler içinde çözebiliyor ve çok basamaklı sayıları yine birkaç saniyede çarpabiliyordu. O kadar güçlü bir hafızaya sahipti ki herhangi bir soruyu çözerken birkaç ay sonra o soruya geri dönüp, çözmeye kaldığı yerden devam edebilirdi.
Bu rahatsızlığa sahip en ünlü kişilerden birisi, Tom Cruise ve Dustin Hoffman’ın oynadığı Yağmur Adam(Rain Man) filmine esin kaynağı olan Kim Peek.
Peek, beyninin iki yarım küresini birbirine bağlayan sinir demetlerine sahip değildi ve bu eşsiz durum, ona bir kitabın iki sayfasını aynı anda okuma yeteneği verdi. Zeka seviyesi ortalamanın altında olduğu bilinen Kim Peek’in, iki sayfayı okuyup ezberlemesi sadece 8 saniyesini alıyordu ve bu okuma ve anlama yeteneği ile hayatı boyunca yaklaşık 12.000 kitabı ezberlediği tahmin ediliyor.
Olağanüstü bir müzik yeteneğine sahip olan Leslie Lemke de bu sendroma sahip.
Görme yeteneğinden yoksun olduğu ve birtakım zeka problemleriyle başa çıktığı bilinen Leslie, bir kez duyduğu müziği asla unutmuyor ve hiçbir müzik eğitimi almamasına rağmen aradan uzun bir zaman geçse de bu melodileri çalabiliyordu. Leslie’nin bu yeteneği, 16 yaşına geldiğinde ortaya çıkmıştı ve bir piyano eşliğinde dünya çapında birçok konser verdi.
3 yaşında otizm teşhisi koyulan Stephen Wilshire, Roma üzerinde bir helikopterle sadece yarım saat uçtuktan sonra, üç günde kentin ayrıntılı bir panoromik resmini çizmeyi başardı.
Çocukluk çağlarında muazzam resim yeteneği keşfedildikten sonra Savant sendromu teşhisi koyulan Stephen, “insan kamerası” olarak anılacak bir başarıya sahipti. Rahatsızlıkları sebebiyle başkalarıyla sözlü iletişim kuramayan ve kendini bu çizim yeteneğiyle ifade etmeye çalışan Stephen; sahip olduğu fotoğrafik hafıza sayesinde, her binanın kat ve pencere sayılarına kadar ayrıntılı detayları hatırlabiliyordu.
Sırada 10 yabancı dili ana dili gibi konuşabilen ve yeni bir dili bir hafta içinde öğrenebilen Daniel Tammet var.
Bir zamanlar Pi sayısının değerini 22.514 basamağa kadar okuduğunda hafızasının kuvvetliliğiyle manşetleri süsleyen Daniel, bu yeteneğe çocukluğunda geçirdiği temporal lob epilepsisi olarak teşhis edilen birkaç havaleden sonra sahip oldu. Aynı zamanda yıldırım hızıyla gerçekleştirdiği matematik işlemlerinin yanında Manti ismini verdiği "kendine ait bir dil" de geliştirdi.
Flo ve Kay Lyman, aynı yetenekleri sergileyebilen tek Savant ikizleri.
Hayat hikayeleri The Rain Man Twins adlı belgeselde ele alınan Flo ve Kay, neredeyse her şeyi hatırlayabildikleri bir hafızaya sahipti. Bu ikili, onlara geçmişten ya da gelecekten herhangi bir tarih söylendiğinde hangi güne denk geldiğini anında söyleyebiliyor ve bunun yanında 60’lardan 80’lere kadar tüm şarkıların hangi sanatçıya ait olduğunu hatasız bir şekilde hatırlayabiliyordu.
Gelişimsel olarak çeşitli bozukluklara sebep olan bir beyin hasarı geçiren Alonzo Clemons, olağanüstü bir heykeltraşlık yeteneğine sahip.
Alonzo’nun, çocukluk yaşlarında; okuyamadığı, yürüyemediği, hesap yapamadığı, ayakkabısını bağlayamadığı ve hatta karnını bile tek başına doyuramadığı biliniyordu ancak bir hayvana veya insana yalnızca birkaç saniye bakarak, o kişinin veya hayvanın anatomik heykelini oldukça başarılı bir şekilde oluşturabiliyordu. Sarvant sendromu, Alonzo’ya, şekilleri ve figürleri zihninde yakalama konusunda muazzam bir yetenek kazandırdı.
Savant sendromlu kişilerin sahip olduğu bu beceriler bazen tekil olarak varlığını gösterirken, kimi zaman birden fazla olabilir.
Fakat beceri türü her ne olursa olsun, bu yeteneklerin hiç şüphesiz normal insanların sahip olamayacağı türden olduğu kesin. Bu noktada altı çizilmesi gereken bir şey var ki o da otizmli biriyle karşılaştığımızda kendisi olağanüstü yeteneklerinden bahsetmediği sürece onu Savant sendromlu olarak düşünmememiz ve bu konuda ön yargılara kapılmamamız.