2019 yılında yapılan büyük çaplı bir araştırmanın sonucunda, sağlıksız beslenmenin sigara içmekten bile daha fazla ölüme yol açtığı görülüyor. Hatta aynı araştırmada endüstriyel beslenmenin, dünyada her yıl 11 milyon ölümün sorumlusu olduğu bile tespit edilmiş. Aslında bu araştırma, kötü beslenmeyi sadece abur cubur yemek olarak anlamamamız gerektiğini söylüyor. Çünkü araştırmacılar, yediklerimiz kadar yemediklerimizden de sorumlu olduğumuz konusunda bizleri uyarıyor.
Araştırmacılar, meyve, sebze, baklagil ve kuruyemiş gibi sağlıklı kategoriye giren yiyecekleri tüketmeye odaklı çeşitli küresel beslenme politikalarının ortaya çıkması gerektiğini ifade ediyor. Yani trans yağ içeren besinler, her ne kadar zararlıysa, beslenme düzeninizde sağlıklı besinlerin hiç yer almaması da bir o kadar zararlı. Hadi gelin, bu meseleye hep birlikte bir bakalım.
Endüstriyel besin tüketimi, kalp krizi ve felç kaynaklı ölümlerin bile sebebi.
Lancet Tıp dergisinde yayımlanan, 195 ülkedeki insanların diyetlerini analiz eden araştırmanın sonucunda kötü beslenmenin, kalp hastalıkları, bazı kanser türleri ve diyabet gibi hastalıklardan kaynaklanan ölümler için bir risk faktörü olduğu ortaya çıktı.
Hatta bu araştırmada, sigara ve uyuşturucu kullanımı gibi risk faktörlerinden kaynaklanan ölümlerin de küresel düzeydeki oranı hesaplandığı zaman, kötü beslenmeye göre ilginç biçimde daha düşük bulundu. Washington Üniversitesinde araştırmacı olan Ashkan Afshin ise bu verilerin sonucunda sağlıksız beslenmenin, sigara ve muadillerine göre hastalıkları meydana getirmesi açısından daha belirleyici olduğunu ifade ediyor.
Bu durumda daha iyi ve sağlıklı beslenmek, dünyadaki her beş ölümden birini engelleyebilir.
Araştırmada, çok az meyve, sebze ve çok fazla tuz tüketmenin dünyada görülen ölümlerin yarısından sorumlu olduğu belirtilmekte. Afshin, araştırmada incelenen ülkeler içerisinde Lübnan, İsrail ve İran gibi ülkelerin Akdeniz diyeti uyguladıkları için diğer ülkelere göre daha iyi durumda olduğunu dile getiriyor.
Akdeniz diyeti nasıl oluyor derseniz; ağırlıklı olarak meyve, sebze, kuruyemiş ve bakliyat içeren bir diyet olduğunu söyleyebiliriz. Tabii ki Akdeniz diyeti uygulayan ülkeler de kendi içerisinde farklı tüketim alışkanlıklarına sahip oldukları için Afshin’in cümleleri üzerinden, bu ülkeleri sağlıklı beslenme konusunda en iyi ülkelermiş gibi düşünmemek gerekiyor.
Aslında önemli olan, her besini dengeli olarak tüketmek.
Bahse konu araştırmada, 15 farklı besin incelendi ve bazılarının insan sağlığı için faydalı olmadığı görüldü. Mesela yüksek oranda kırmızı ve işlenmiş et tüketimi, süt ürünlerinin düşük tüketimi ve lifli besinlerin az tüketimi sağlık açısından bir risk faktörü olarak karşımıza çıkıyor.
Beslenmeden kaynaklanan ölüm oranlarına bakıldığında, İsrail’in en düşük ölüm oranına sahip olduğunu görüyoruz. Onu takiben Fransa, İspanya ve Japonya geliyor. İngiltere’nin diyetle ilgili ölümlerde 23. sırada, ABD’nin 43. sırada ve Özbekistan ise sonuncu olduğu görülüyor. Bu ölüm oranlarına istinaden Dr. Christopher Murray, kötü beslenmenin, diğer risk faktörlerine nazaran ölümden daha fazla sorumlu olabileceğini dile getiriyor. Sonuç olarak son 20 yılda tüm uluslarda sağlıklı gıdaların üretiminin, dağıtımının ve tüketiminin teşvik edilmesi gerektiğine yönelik tartışmaların daha somut adımlara dönüşmesine ihtiyaç olduğunu söylemek mümkün.
Kaynaklar: The Lancet, The Guardian