Simitlerin ortasındaki delik, sadece pişirme sürecinin bir parçası değil; geçmişten günümüze taşınan bir hikâyeyi, kültürel bir sembolü ve aynı zamanda pratik bir çözümü barındırıyor.
Çayınızı simitinizi alın ve simitlerin bu ikonik şeklinin arka planına daha yakından bakalım.
İlk olarak pişirme kolaylığından başlayalım.
Epey yoğun bir hamurdan yapılan simitler fırına girdiğinde iç kısım, dış kısımdan daha hızlı pişiyor. Delik sayesinde ısı, ortadan yukarı doğru dolaşarak simitin ortasından yayılıyor. Bu da homojen pişmesini sağlıyor ve içi hamur kalmıyor.
Simitin, asıl olarak Yahudi topluluklarına dayanan bir kökeni var.
Orta Çağ’da Polonya’ya yerleşen Yahudiler, simiti kutsal Hristiyanlık ekmeğinden farklılaştırmak için hem haşlanıyordu hem de yuvarlak şekilde delik açarak pişiriyordu. Böylece Hristiyan ekmeğine benzeşmesi önleniyordu ve Yahudilerin kendi kültürel kimliğini taşıyan bir ürün olduğunu ifade ediyordu.
Ayrıca onlar için simitler, ekmekten daha fazlasıydı. Dairesel, hiç bitmeyen şekillerin, hiç bitmeyen yaşam ve ölüm döngüsünü sembolize ettiği yaygın bir inanç olduğundan bu şeklin iyi şans getirdiğine inanıyorlardı.
Önceden sokak satıcıları, simitleri uzun çubuklarda satıyordu.
Eskiden sokak satıcıları simitleri uzun çubuklara dizerek sokaklarda, pazarlarda ve meydanlarda satıyorlardı. Böylece hem taşıması daha kolay oluyor hem de daha dayanıklı kalıyordu.
Sokakta satılan bir şey için oldukça mantıklı ancak deliklerin olmasının sebepleri arasında sayamayız çünkü simitlere delik açma geleneği çok daha eskiye dayanıyor. Bu sadece deliğin sağladığı avantajlardan biri.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: