Çok da uzak olmayan bir gelecekte insanlığın son temsilcileri büyük, hiç durmadan Dünya’nın etrafında dönen bir treni sürüyorlar. Bu olayın baz alındığı Snowpiercer dizisi 2020’nin başlarında yayın hayatına başlayacak. Kar ve buz altında kalan dünyada hayatta kalan kimisi zengin ve ayrıcalıklı, çoğu ise umutsuz ve fakir birkaç bin insan bir milyarderin projesi için kurtarılır. Snowpiercer adındaki kilometrelerce uzunluktaki tren, Dünya tekrar yaşanabilir bir yer olana kadar rayların üzerinde ilerlemeye devam edecektir.
Dizi, 1982 Fransa yapımı çizgi roman “Le Transperceneige” ve 2013 yapımı Bong Joon-Ho’nun yönetmenliğindeki “Snowpiercer” romanına dayanıyor. TNT kanalında yayınlanacak olan versiyonda iklimsel felaketten yedi yıl sonrası ele alınacak.
Eski bir cinayet detektifi olan Andre Layton’u canlandıran aktör Daveed Diggs “Bilimi göz ardı etmeye devam edersen ve gezegeni kurtarmak için acele kararlar almak zorunda bırakılırsan mantıklı bir uzantısını temsil ediyor” şeklinde yorumluyor.
Bilime göre Snowpiercer
Dünya daha önce küresel buz çağı yaşamıştı. Ancak hızlanan iklim değişikliği Dünya’yı ısıtırken gezegenin buzla kaplanması mümkün mü? Dünyayı soğutmaya çalışmak gezegeni kurtarır mı yoksa Snowpiercer’daki gibi donmuş bir gezegen ile sonuçlanacak olayların tetikleyicisi mi olur?
750 ile 580 milyon yıl öncesinde 3 ila 4 buz çağı Dünya’nın yüzeyinin neredeyse tamamını yaklaşık 10 milyon dondurmuştu. Bu soğuk süreçlerde Dünya’nın ortalama sıcaklığı -50 dereceye kadar düşmüştü ve bu dondurucu koşullar, gezegenimizin “kar topu Dünya” lakabını almasını sağlamıştı.
Columbia Üniversitesi Lamont-Doherty Dünya Gözlemevi’nde (LDEO) profesör olan Robin Bell, daha küçük buz çağlarının her 120 bin yılda bir Dünya’da meydana geldiğini, bunun sebebinin ise Dünya’nın yörüngesindeki değişimler ve Güneş’e olan yakınlığımız olduğunu söyledi.
Dünya’nın atmosferindeki karbon dioksit gibi sera gazlarının fosil yakıt tüketimi sebebiyle artması ve sıcaklığın artmasına atıfta bulunan Bell, “Atmosferik kimyasında devam eden deneylerimiz olmasaydı yakın bir zaman içerisinde bir buz çağı yaşayabilirdik” dedi. LDEO’da paleoklimatolog olan Maureen Raymo, atmosferdeki karbon dioksitin şiddetli bir şekilde azalması halinde gelecekte biz buz çağının gerçekleşmesinin mümkün olacağını söylüyor.
NASA Uzay Araştırmaları Goddard Enstitüsü yöneticisi ve iklim bilimci Gavin Schmidt, jeomühendislik vasıtasıyla Dünya’yı buz çağına sokacak yapay bir soğutma sorusuna “Fiziksel olarak hayal edilmesi mümkün değil” cevabını veriyor. Schmidt, bir jeomühendislik metodunu şöyle özetliyor: “Beyaz ve yansıtıcı özellikleri olan bir şeyleri atmosfere koyarsanız bu, gelen Güneş radyasyonunun miktarını azaltır ve gezegeni soğutur. Büyük volkanlar patladığında olanlara benzer bir şey.”
Örneğin ABD Jeoloji Araştırması’na göre, 1991 yılında Filipinler’deki Pinatubo Dağı’nın patlaması sonrası stratosfere 20 milyon ton sülfür dioksit saçılmış ve 1991’den 1993’e kadar küresel sıcaklığın 1 derece düşmesine sebep olmuştu.
Atmosferdeki fazla CO2’yi yok etmek de gezegeni soğutabilir. Mikroskobik deniz algleri olan ve fotosentez sırasında CO2 tüketen bitki planktonlarını büyümeye teşvik edecek besleyici ögeler okyanusa aşılanarak bu işlem gerçekleştirilebilir. Ancak Schmidt, çok fazla güneş enerjisini engellemek ya da atmosferdeki CO2’yi fazla miktarda çekmek gezegeni buzdolabına çevirebilir.
Atmosferde şu anki CO2 düzeyi milyonda 410 seviyesinde, endüstri öncesi dönemde bu düzey milyonda 280 seviyesindeydi. Schmidt’e göre bu seviye 180’e kadar düşerse buz çağına girilebilir.
Dizinin fragmanı