Geçmişte solak olmak, sadece bir alışkanlık veya biyolojik özellikten daha fazlası olarak görülüyordu.
E tabii böyle görülmesinin başlıca sebepleri de vardı. Peki neydi bunlar?
Solaklık, her zaman kötülükle anılmıyordu.
Antik Keltler, sol tarafı kutsal olarak kabul etmiş ve dişilikle ilişkilendirmişlerdir. Ancak Yunanlar, erkek ve kadınları zıt çiftler olarak sunmuş.
Erkekler, sağ tarafı temsil ederken; kadınlar, sol tarafı temsil etmiştir. Bu düşünce, Hristiyanlık yayıldıkça değişmiş ve sol taraf zayıflık/ahlaksızlıkla ilişkilendirilmiş.
Judeo-Hristiyan dinlerinde sol taraf, zayıflık ve ahlaksızlıkla ilişkilendirilmiştir.
Kitâb-ı Mukaddes'in bazı pasajları, sol tarafı kötü olarak nitelendirir. Benzer şekilde Yahudi yazılarında da sağ taraf iyilik, sol taraf kötülükle ilişkilendirilmiştir. Yine aynı şekilde İslam dininde de sol elin pek hoş karşılanmadığına hepimiz aşinayızdır.
Bu dini inançlar, zamanla toplumda solaklığın kötü olarak görülmesine ve hatta cezalandırılmasına yol açmıştı. Örneğin İspanyol Engizisyonu sırasında sol elini kullananlar cezalandırılmış, bazen de idam edilmiş.
Hatta Orta Çağ’da solaklar; şeytanla ilişkilendirilir, cadılıkla suçlanır ve bunların sonucunda kazığa bağlanıp yakılırdı.
Bugün solaklık, geçmişte olduğu gibi kötü bir şey olarak görülmemekte.
Aksine solaklık, yaratıcılık ve zihinsel beceri ile ilişkilendirilmekte ve uzmanlar tarafından övülmekte.
Her ne kadar günümüzde bu düşünceyi aşmış olsak da Güney Afrika’nın bazı kabilelerinde aynı düşünce biçimini görmek mümkün.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: