Sosyal Medya ya da Sokak Fark Etmez: Bizim Gibi Düşünmeyen İnsanların Konuşmasına Bile Tahammül Edemememizin Nedeni Ne?

12
3
2
1
0
Hem 'gerçek hayatta' hem de sosyal medyada, bizim gibi düşünmeyen insanlara öfkelenmemizin, kavgaya tutuşmamızın ve nefret beslememizin nedenini hiç merak ettiniz mi?

Bizim gibi düşünmeyen, davranışlarımızın, fikirlerimizin ve kendimize hak gördüğümüz özgürlüklerin karşısında duran insanlardan hiçbirimiz hoşlanmayız. Hatta bu 'hoşlanmama' durumu, bir iletişim söz konusu olduğunda öfkeye ve nefrete dönüşüp kolayca bir kavga malzemesi haline bile gelir.

Gündelik hayatta daha pasif şekilde hissedilen bu etkiler, iş sosyal medyaya geldiğinde bambaşka bir boyuta ulaştı. Eminim herkes en az bir kez sosyal medyada kendi gibi düşünmeyen biriyle hararetli bir tartışmaya kapılmış, öfkelenmiş, tweet atarken elleri titreye titreye tuşlara basmıştır. 

Peki bizi bu kadar kızdırıp birbirimize düşüren, tahammülsüz hale getiren şey ne? Yakından bakalım.

Olan biteni daha iyi anlayabilmek için iki konuğumuz var; Cin Ali ve Cin Ayşe

Bu iki kişi birbirlerini tanımıyorlar. Hayatta pek ortak noktaları olduğu da söylenemez. Fakat sosyal medya bu konuda çok güçlü; bir şekilde kendilerini Twitter'da bir konu hakkında 'konuşurken' buluyorlar. Hakkında konuştukları şey herhangi bir konu olabilir. Hadi biz buna mesele konunun ne olduğu olmadığı için 'avokado yemek' diyelim.

  • Cin Ali, kendinden emin bir şekilde ''Avokado yemek saçmalık. Avokado yemek ve satmak yasaklanmalı'' diyor. 
  • Cin Ayşe buna çok sinirleniyor çünkü avokado yemeyi çok seviyor.  Hemen cevap veriyor; ''Asıl avokado yememek saçmalık. Erkenden ölmek istemiyorsan avokado yemen gerek ama sen ne bilirsin. Kes sesini, konuşma!''
  • Cin Ayşe, avokado yeme özgürlüğüne tehdit olarak gördüğü bu konuşmalar yüzünden çok öfkeleniyor. Çünkü bu açık şekilde kişisel özgürlüklerine ve fikirlerine bir saldırı.
  • Cin Ali ise avokadonun insan sağlığına o kadar da faydalı olmadığına; avokado ticaretinin ekolojik dengeye zarar verdiğine dair bir şeyler öğrenmiş ve kendince haklı sebepleri var. Gelen bu tepkilere o da sinirleniyor.

Fakat her ikisi de tartışmanın keskin dili ve yarattığı öfke sebebiyle kendilerini sağlıklı şekilde açıklayamadıkları için kavga büyüyor. 

Cin Ali ve Cin Ayşe'nin bu mânâsız ve bir yere varmayan tartışmasının psikolojide çok etkili bir açıklaması var.

Bir çocuğa bir şeyi yapmaması gerektiğini söylediğinizde inatla yaptığına şahit olmuşsunuzdur. Bir arkadaşınıza yanlış yaptığı bir konuda yardım edebileceğinizi söylediğinizde 'gerek yok, ben yapabilirim' cevabı almış olabilirsiniz… 

İşte tüm bu davranışların nedenini açıklayan 'reaktans' isimli bir durum var. 'Psikolojik Tepkisellik Kuramı' olarak da anılan bu kurama göre, bir insan kendi özgürlüklerinin kısıtlanacağına inandığı bir yasakla ya da ima içeren ifadelerle karşılaştığında, o davranışı 'inatla yapma' ve özgürlüğünü eline geri alma, elinde tutma eğilimi içinde oluyor. Bunu yaparken de agresif bir tutum sergiliyor.

Bahsettiğimiz bu yasak ya da bir yasağa yönelik ima içeren ifadeler, kişilerde öfke ve nefret duyguları oluşturuyor. Herhangi bir kişi, bir teklif, kurallar ya da düzenlemeler, insanlarda bu tepkiyi oluşturabiliyor.

Oluşan tepki öyle içgüdüsel, güçlü ve gerçek ki, yürütülen bazı araştırmalarda kişilerin bu anlarda kalp atış hızlarının değiştiği, fiziksel olarak da öfkenin ve nefretin insan vücuduna yansıdığı tespit edilmiş. 

Cin Ali ve Cin Ayşe'ye dönüp bu durumu uyarlayalım ve neyin yanlış gittiğini bulalım; 

  • Cin Ali, avokado yemek yasaklanmalı dediğinde, Cin Ayşe bunu özgürlüğüne büyük bir tehdit olarak görüyor. Hâl böyle olunca öfkeleniyor, Cin Ali'ye karşı nefret hissediyor. 
  • Cin Ayşe'nin verdiği cevap ve 'boş konuşma' gibi ifadeler de Cin Ali'yi kızdırıyor çünkü o da kendince ifade özgürlüğünü kullanıyor ve biri ona 'konuşma' diyerek onun davranışını kısıtlayıp özgürlüğüne müdahale ediyor. Haliyle o da öfkeleniyor.

İkisi de, insan psikolojisinin doğal bir reaksiyonu sebebiyle böyle davranıyor. Hangisinin haklı, hangisinin haksız olduğu bu noktada hiç önemli değil. Yanlış giden şey ise aslında tamamen iletişim dilinde saklı. 

Çözümü yok mu bunun, böyle birbirimizi yiyip duracak mıyız?

İnanmazsınız ama bu durumun çok kolay bir çözümü var. İfadelerimizi düzeltmek. Nasıl diyenler için bu konuda yürütülmüş bir araştırmayı kısaca özetliyorum;

Sokaktan geçen insanlara önce 'bir anketimiz var, çok basit, sadece 5-8 dakikanızı alacak, hadi katılın.' gibi bir yaklaşımla gitmişler ve katılım %70 olmuş. Ardından 'katılmak ya da katılmamak sizin kararınız ancak bir anketimiz var, 5-8 dakikanızı alacak, katılmak ister misiniz?' diye sormuşlar. Katılım oranı bu ifadeler eklendikten sonra %90'ın üstüne çıkmış.

Yani çok basit bir teklif esnasında bile bir kişiye seçme, davranma özgürlüğünün onun elinde olduğu ifade edildiğinde, pozitif etki gözlemleniyor. 

Çözüm susmak, konuşmamak, fikirlerimizi ifade etmemek değil; özgürce ifade ederken bunu herkesin de özgürce yapabileceği, hakaretler, nefret ve öfke içermeyen bir dille yapmaya devam etmekte. 

Zaten ifade özgürlüğü de aslında tam olarak bu. İstediğimiz her şeyi düşünme, dile getirme hakkımız var. Ancak yasaklandıkça, kısıtlandıkça, tehdit altında bırakıldıkça, ne yazık ki bu durum pozitif bir etkiden çok negatif bir etki bırakıyor…

Kısaca, bizim gibi düşünmeyen herkesten nefret etme eğilimindeyiz çünkü düşüncelerini ve davranışlarını kendi özgürlüklerimize tehdit olarak görüyoruz. Fakat bu böyle olmak zorunda değil. Herkesin kendi fikirleri ve davranışlarıyla var olabileceğini kabul etmek, o kadar da zor olmamalı...

Kaynaklar: 1Understanding Psychological Reactance, 2Persuasion and Psychological Reactance: the Effects of Explicit, High-Controlling Language, 3. Persuasive Storytelling by Hate Groups Online: Examining Its Effects on Adolescents, 4. Characterizing Reactance in Communication Research: A Review of Conceptual and Operational Approaches, 5. From Reactance to Political Belief Accuracy: Evaluating Citizens’ Response to Media Censorship and Bias

12
3
2
1
0
Emoji İle Tepki Ver
12
3
2
1
0
Yorumlar(3)
Yorumunuz minimum 30 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
Popüler Yorumlar
Tüm Yorumlar
2 yıl önce
Çünkü ben doğru olanı söylüyorum ama o hiç araştırmadan hep yanlış olanı savunuyor
Yanıtla
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
2 yıl önce
cahille sohbet eden ceremesine katlanır... ortada bir suç varsa cahille sohbet edendedir... baktın adam odun çıktı... daha ikinci cümlede kaçacaksın... çünkü onu adam etmen mümkün değildir... cehalet bir paket şeklinde çöker insana... cahil adam cesaretli olur... cahil adam her şeyi bildiğini zanneder... cahil adam başkasını konuşturmaz bile... anlık düşünür... fikirleri günlüktür... bugün başka yarın başka konuşur... çünkü cümlelerinin temeli yoktur... muhatabına tahammülü yoktur... hatta bu tahammülsüzlük o seviyededir ki çoğunlukla açığını kapatmak için hakaret eder... özetle cahille sohbeti keseceksin... denginle konuşacaksın... o zaman ortada tahammülsüzlük diye bir şey kalmaz...
Yanıtla
-1
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
diğer yanıtları göster
2 yıl önce
Evet evet zaten kendi söyledikleri mantıklı olmadığını bilen bir kişi hemen "doğrulardan korkuyorsun" gibi konuşmayı çok farklı bir yere çeker.

Arkadaşlar eğri oturalım doğru konuşalım tek bir mantıklı cevap vardır bunu herkes bilir, önemli olan sizin bunu kabullenmeniz.
2 yıl önce
belkide sen korkaksın doğruları kabullenemiyorsun. kaçmak için adama cahil diyorsun o da olabilir ;)
-2
2 yıl önce
Aziz Nesin'i hatırlattın kardeş. Yolun açık olsun.
-1
2 yıl önce
Toplumunuzun özetini yazdığınız için teşekkür ederim.Keyifle okudum.Saygılar...
-1
omerfarukkbf
2 yıl önce
Ben mi çok zekiyim yoksa bu araştırmacılar mı işsiz kaldığı için boş boş araştırma yapıp öğreniyorlar bilmiyorum. YETERİNCE açık ve basit değil mi zaten kimsenin tartışırken ANA DÜŞÜNCELERINI paylaşmayıp sadece ölümüne savunma isteği. Herkes bastırmaya çalışıyor. Sokak röportajları da öyle ZERRE kadar fayda veya bilgi sağlamıyorlar gündeme. Amaçları hakkında yorum yapamam ama sonuçları boş kavga oluyor. İki taraf da haklı olmuyor bu arada.
Yanıtla
-4
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
diğer yanıtları göster
2 yıl önce
Sokak röportajları halkın sesini çıkartan tek bir yer.diğer haber kanalları illaki bir görüşü savunuyo burda halkın düşüncesi çıkıyo ne kadar taktıkları belli ama yinede halk uyanıyo
2 yıl önce
çukur dövmenle aşırı derecede zeki olduğun kesin.