İngiltere’de bir sonraki seçim için kampanyalar şimdiden başladı. Seçimin tarihi henüz net olarak belirli değil, ancak çevrimiçi mecralarda yayınlanan siyasi reklamlar istikrarlı bir şekilde artış gösteriyor. Son 90 gün içerisinde İngiltere’deki siyasi partilerden Tories, Facebook reklamlarına neredeyse 100.000 sterlin harcarken, Brexit partisi daha fazla bir harcama ile tam 107.000 sterlini Facebook reklamlarına verdi.
Bu rakamların ortaya çıkması bile, son birkaç yılda sosyal medya reklamcılığının ne kadar ileriye gittiğini gösteriyor. ABD merkezli sosyal medya platformları ise bu siyasi reklamların boyutunu görerek gittikçe şeffaf bir anlayışa geçmeye çalışıyor. Sosyal medya mecraları, dezenformasyon içeren haberlerden oldukça kaçmaya başladı ve hatta Çin gibi ülkelerle kişisel veri gizliliğini ihlal ettiği gerekçesiyle adeta savaştı.
Peki, gerçekten bu sosyal medya platformları sahte haberlere karşı yeteri kadar korunma sağlıyor ve bu haberlerin yayılmasını engelleyebiliyor mu? Gelin hep beraber popüler sosyal medya uygulamalarının politik sahte haberlerle nasıl mücadele ettiklerine göz atalım.
Dünyanın en büyük sosyal ağı, 2016 yılında Amerika başkanlık seçiminde manipülasyon yaptığı gerekçesiyle büyük yaptırımlarla karşı karşıya kalmış ve adeta başı derde girmişti. Facebook, ücretli reklamlara ilişkin standartlarını hâlâ çok net şekilde paylaşmıyor ve bu da reklam verenler için bir boşluğa neden oluyor. Bu boşluk, özellikse siyasi reklam verenler için bir fırsata dönüşüyor. Brexit partisi son 7 günde 19.600 sterlin değerinde bir reklam kampanyası hazırladı.
Facebook’ta çok fazla harcama yapmak ise her zaman etkili olacağınız anlamına gelmiyor. Şirket tarafından sabitlenmemiş olan politik reklamcılık standartlarının en önemli yönlerinden birisi algoritmalar. ABD başkanlık seçimlerinde Donald Trump'ın ekibinin reklam başına diğer rakibine göre daha az ödeme yaptığı ortaya çıkmıştı. Bu algoritma ise hâlâ tehlikeli boyutlarda kullanılabiliyor.
Facebook’ta sahte haberler sıklıkla düşük kaliteli haber sitelerinde yapılan iddialara bağlantılı bir şekilde yayılıyor. Bu durum, bir kişi aynı bağlantıyı her yeniden gönderdiğinde, yanlış iddiaların yayılmasını büyük ölçüde azaltan bir kontrolün kullanılabileceği anlamına geliyor. Instagram’da ise sahte haberlerin çoğu, otomatik olarak bulmanın ve işaretlemenin çok daha zor olduğu görüntüler, ekran görüntüleri ve metin başlıkları biçiminde yayıyor. Bu yüzden Instagram hâlâ sahte haberlerin hızlıca yayılabildiği bir mecra.
YouTube
YouTube, aslında veri ihlallerine ve manipülasyonlara oldukça ciddi karşı koyan bir platform olarak biliniyor. YouTube özellikle siyasi içerikli sahte haberlerin yayılması için diğer mecralara göre uygun olmayan bir platform. Özellikle politikacılar tarafından zararlı içerikler engellenebiliyor. Ancak, yine de YouTube’da da sahte bilgilendirmeler yapılmıyor değil. Özellikle düz dünyacılar ve aya hiç gidilmedi iddiasını ortaya atan kişiler tarafından yüklenen videoların açıklama kısmına eklenen Wikipedia bağlantıları, sahte haberlerin bir kaynağı varmış gibi görünmesini sağlıyor.
Google, dünyanın en büyük arama motoru olmasının yanı sıra ciddi bir reklam alanı olarak da faaliyet gösteriyor. Son altı ayda İngiltere’de 400.000 adet siyasi reklam gösteren şirket, bu reklamlar için 32.000 sterlin harcadı. Şirketin reklam kütüphanesinde, “bir reklamın veya kampanyanın nasıl hedeflendiğine dair anlamlı bir fikir edinmek yerine, bazı ülkelerdeki bazı reklamlar hakkında geniş bir hedefleme bilgisi” sağlandığı belirtiliyor. Bu ekstra bilgi olmadan, reklamların gerçekte ne için kullanıldığını ve demokrasiyi nasıl etkilediklerini bilmek mümkün değil.
Twitter’ın seçimler üzerindeki etkisi diğer sosyal medya mecralarına kıyasla çok daha fazla çünkü Twitter doğrudan habere bağlı bir platform. Twitter kullanıcılarına yapılacak bir sahte haber, ülkenin ulusal söylemi üzerinde büyük etkilere sahip oluyor. Facebook gibi, Twitter da siteyi asılsız haberlerle doldurmaya çalışanların belirlenmesi ve kaldırılması konusunda büyük ilerleme kaydetti. Ancak, her ne kadar ilerleme kaydedilmiş olsa bile ‘botlar’ ile mücadele Twitter’ın en çok vakit harcadığı şey. Bu bot yazılımlar sürekli olarak reklam ve sahte haber üretebiliyor ve bunun kısa vadede üstesinden gelmek zor gibi görünüyor.
En çok kullanıcıya sahip anlık mesajlaşma platformu WhatsApp’ın da inanılmaz bir haber yayma potansiyeli mevcut. Hindistan’da çocuk kaçırdıkları iddia edilen 29 kişi, WhatsApp üzerinden yayılan sahte haberler yüzünden linç edilerek öldürülmüştü. Brezilya’da ise 120 milyon WhatsApp kullanıcısına aşırı sağ partinin adayı olan Jair Bolsonaro tam 300.000 mesaj gönderdi. WhatsApp’ta yayılan sahte haberlerin önüne geçmek ise biraz zor. Geleneksel mesajlaşma uygulamalarının aksine WhatsApp, mesajların içeriğini okuyamıyor ve müdahale edemiyor.
Snapchat
Siyasi kampanyalara gelince ilk aklınıza gelebilecek yerlerden birisi olmayabilir ancak Snapchat kısa süre önce, çevrimiçi reklamverenler için isteğe bağlı olmayan bir özellik olan politik reklam arşivini yayınladı. Snapchat ile ilgili haberler şirket tarafından seçiliyor, özel kanallara gönderiliyor ve geleneksel yayın ortamlarıyla aynı kalite kontrollerine tabi tutuluyor. Şirket, yayınladığı içeriklerde FCC standartlarını gönüllü olarak uyguluyor. Bu açıdan bakınca Snapchat, sahte haberlerle ciddi olarak mücadele ediyor.