Sümerbank, 11 Temmuz 1933’te Atatürk tarafından Türkiye’nin ekonomik kalkınması için başlattığı büyük bir projenin parçası olarak kuruldu.
Atatürk, o yıllarda sanayi devrimini kaçırmış olan Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığına kavuşması ve sanayileşmesi gerektiğine inanıyordu. Türkiye’nin, neredeyse tüm ihtiyaçlarını ithal ediyor olmasını durumunun değiştirmesi gerektiğini düşünen Atatürk bu hususta önemli adımlar attı ve bu adımların en önemlilerinden biriyse Sümerbank’tı!
Sümerbank bir banka olmanın ötesine geçerek Türkiye'nin ekonomik ve sosyal kalkınma tarihinde önemli bir mihenk taşı oldu!
Sümerbank, sadece bir banka değil, aynı zamanda bir sanayi ve kalkınma modeli olarak tasarlandı. 1933’te kurulmasının ardından yaklaşık 70 yıl boyunca ülkenin sanayileşme ve toplumsal gelişiminde kilit rol oynadı.
Öyle ki, Sümerbank, birçok yeni fabrika kurdu. Bunların arasında Kayseri Bez Fabrikası, İzmit Kâğıt Fabrikası, Ereğli Bez Fabrikası ve Nazilli Bez Fabrikası gibi Türkiye’nin sanayileşmesine büyük katkı sağlayan önemli fabrikalar yer alıyordu.
Sümerbank, tekstilden porselene, kırtasiyeden halıya, çimentodan tuğlaya kadar daha sayamadığımız birçok ürün üretiyor ve ülkenin ihtiyaçlarını karşılıyordu.
Sümerbank bünyesinde yer alan fabrikalar yalnızca ekonomik bir kalkınmayı değil, toplumsal bir kalkınmayı da hedefliyordu.
Atatürk büyük bir vizyonla, bu fabrikaların aynı zamanda birer toplumsal dönüşüm merkezi olmasını gerektiğini düşünerek bu yönde de çalışmalar yapmıştı.
Bu sebeple tüm Sümerbank fabrikalarında, fabrika kütüphaneleri, hastaneler, spor sahaları, lojmanlar ve sinema salonları gibi çeşitli sosyal imkânlar çalışanlara sunuluyordu.
1950’lere gelindiğinde Sümerbank, toplam 17 kurum ve bu 17 kuruma bağlı 35 fabrikaya sahipti.
Kendi finansmanını bile kendi bankacılık faaliyetlerinden sağlayan Sümerbank müthiş bir dengeyle tüm faaliyetlerini sürdürüyordu.
Zaman geçtikçe büyümüş, yaklaşık 500 mağazası olan, 40 binden fazla çalışana istihdam sağlayan 41 fabrika ve 43 banka şubesiyle Türkiye’nin en büyük holding teşekküllerinden biri hâline gelmişti.
Fakat 1987 yılında bu köklü ve devrimsel kuruluşun özelleştirilmesine karar verildi.
İlk olarak Kamu Ortaklığı İdaresi’ne devredilen Sümerbank’ın ve iştiraklerinin özelleştirilmesi hususundaki ilk adım atılmıştı.
1988 yılındaysa Sümerbank Şirketler Topluluğu kuruldu ve Sümerbank’a ait kuruluşlar teker teker özelleştirilmeye başlandı.
Hürriyet’in haberine göre, bu konu ile ilgili dönemin maliye bakanının “Özelleştirmede satıyorsun, satıyorsun bitmiyor. Bu kadar komünist bir ülkeymişiz. Komünizmin ağdalısıymışız. Ulaştırma, çimento, kâğıt, şeker, her şey devlete ait. Bir berber dükkanları kalmış özel teşebbüsün elinde.” sözlerini sarf ettiği biliniyor.
Bankacılık birimiyse 1995 yılında Garipoğlu Şirketler Topluluğu'na satılarak özelleştirildi.
103.4 milyon dolar karşılığında satışının yapıldığı bilinen Sümerbank’ın bankacılık birimi, yaklaşık 4 yıl boyunca Hayyam Garipoğlu tarafından işletildi.
Hürriyet tarafından yapılan habere göre, 22 Aralık 1999 yılında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) kararıyla Sümerbank TMSF'ye devredildi ve Garipoğlu’nun elinden alındı.
Aynı haberdeki detaylarda, Sümerbank’ın içinin o zamanın parasıyla 248 trilyon lira boşaltıldığı detayı yer alıyor. Öyle ki, offshore bankacılık yapmak için açılan Efektifbank ile ve ismi belirtilmeyen 36 aile şirketinin çektiği ve geri ödenmeye kredilerle bankanın varlıklarının tüketildiği belirtiliyor.
Öyle ki hayalet banka olarak adlandırılan Efektifbank’ın gerçek müşterilerinin Garipoğlu’nu darp ettiği biliniyor.
Zimmet ve nitelikli dolandırıcılık suçlamaları sebebiyle yargılanan Garipoğlu sadece 17 ay hapis yattı!
Kaynaklara göre, bahsettiğimiz suçlardan yargı karşısına çıkan Hayyam Garipoğlu’na çeşitli davalar açılsa da sadece 17 ayını demir parmaklıklar ardında geçirdi.
İlerleyen yıllarda, çok daha ciddi suçlamalarla karşılaştı ve Sabah tarafından yapılan habere göre hakkında kırmızı bülten çıkartıldı.
Sümerbank’a geri dönelim. Atatürk’ün vizyonu ile kurulan bu banka 2002 yılında faaliyetlerine son verdi.
1999’da TMSF’ye devredilmesinin akabinde 2001 yılında Oyak Grubu tarafından satın alındı.
Sümerbank ismiyle yapılan faaliyetlerse 2002 yılında son buldu.
Özetle, bu içerikte Atatürk’ün vizyonu ve liderliği sayesinde Türkiye’nin sanayileşme ve toplumsal kalkınma sürecinde çok önemli bir yere sahip olan bu köklü kurumun hikâyesini ele aldık.
Siz ne düşünüyorsunuz? Sümerbank hâlâ aynı felsefe ile varlığını sürdürseydi hayatlarımızda neler değişirdi?
İlginizi çekebilecek benzer içeriklerimiz: