Dünya Sağlık Örgütü'nün yaptığı araştırmalara göre dünyadaki 15 yaş ve üzeri erkeklerin %30'u sünnetlidir. Japonya gibi ülkelerde sünnetli olma oranı %0 iken, İspanya'da %6.6, İngiltere'de %20.7, Güney Afrika'da %45, ABD'de %75, İsrail'de %90'ın üzerindedir. Türkiye'de sünnetli erkek oranı %98.6 olarak belirlenmiştir.
İslam'da, Kuran'da bahsedilmiyor olsa bile, erkek sünnetinin yapılması bir "sünnet" olarak görülmektedir. Bu yüzden "sünnet" kelimesi özünde bilimsel bir terim değildir, Kuran içerisinde bulunmayan ancak Hz. Muhammed'in doğru bulduğu ve yapılmasını tembihlediğine inanılan davranışların genel adıdır. Sünnetlerin İslam'da yeri olmadığını düşünen bazı Müslüman akımlar, Tin suresinin 2. ayetindeki "Biz insanı en güzel biçimde yarattık." emrini göstererek, İslami gelenekten sünnetin çıkarılması gerektiğini de savunmaktadırlar.
Sünnetin ilk defa ne zaman yapıldığı bilinmemektedir ancak yazılı tarihten önce başladığı kesindir.
Arkeolojik araştırmalar, eski Mısır’da, İbraniler ve Fenikelilerde, hatta Amerika kıtasındaki eski Aztekler'de sünnet işleminin uygulandığını göstermektedir. Sünnet tasvirleri, Taş Devri'ne ait mağara çizimlerinde ve yaklaşık 6.000 yıl önce, Eski Mısır dönemine ait Ankh-Mahor tapınağındaki duvar kabartmasında da görülebilmektedir. MÖ. 4000 yılında Ti ve veziri Ptahhotep’in mezarlarındaki kabartmalarda sünnet usullerinin resmedildiği ve aynı yıllarda Firavun II. Ramses’in oğlunun sünnet edildiğine dair belgeler vardır.
Peki sünnetin cinsel hayata etkisi nedir? Hazzı azaltır mı, erken boşalmaya neden olur mu?
Yahudi din otoriteleri sünnetin, erkeğin ve partnerinin cinsel zevkini azaltma amacı taşıdığını ifade eder. Örneğin MÖ. 20 – MS. 54 yılları arasında yaşamış olan Yahudi ilahiyatçı Philo sünnetin ilk hedefini şöyle açıklar: ‘’Bütün zevkler içinde başta gelen cinsellik olduğundan cinsel birleşme organını yaralamak ve sakatlamak hem bu zevki hem de bunun simgelediği ve kaynağı olduğu diğer tüm zevkleri engeller.’’
Fizyolojik olarak ele alacak olursak, kesilen ön derinin alınmasının ne gibi etkileri olabilir?
Hareketli ve oldukça esnek bir yapıya sahip olan penis ucu derisi, doğal bir kayganlaştırıcı görevi görür. Ön deri, çoğu zaman ereksiyon sırasında gerilerek görünmez hale gelir (penis şaftı üzerine kayarak büyük oranda görünmez olur). Böylece erekte olmuş ve çiftleşmeye hazır bir erkeğin penis başı, koruyucu kılıfından çıkar; buna gerek olmadığındaysa, o kılıf içerisinde korunur.
Yenidoğanlarda ve üreme çağına erişmemiş çocuklarda bu tür bir penis ucu derisi esnekliğinin bulunmaması, bunun evrimsel süreçte bir cinsel sinyal olduğunu da düşündürmektedir.
Gerçekten de yapılan araştırmalar, ön derinin cinsel seçilim yoluyla dişi tercihiyle seçildiğini göstermektedir. Bu durum, penis ön derisinin evrimsel tarihte tamamen işlevsiz olmadığını, bir seçilim baskısı altında kalarak, sürüklenmeksizin evrimleştiğini göstermektedir.
İngiliz Hekim Douglas Gairdner'a göre, penis ön derisi yenidoğanlarda da işlevsiz olmayabilir. Çünkü bu korumadan yoksun kalındığında, penis başı ıslanmış pamuğa veya peçeteye sürttüğünde hasar görmektedir.
Araştırmalara göre ön deri, cinsel birleşmenin en önemli basamaklarından biri olan ön sevişme sırasında penis başını koruyarak lubrikasyon(kayganlık/vajinanın ıslanması) ihtiyacını azaltmaktadır.
Penis ön derisinin pek çok olası işlevi olduğu belirtiliyor. Bunlardan bazıları şu şekilde:
- Erkek çocukların penis başını (glans) idrar ve dışkıdan korumak,
- Glansı yaşam boyunca sürtünmeden ve aşınmadan korumak,
- Bünyesindeki emoliyan yağlarla glansı nemli ve yumuşak tutmak,
- Glansı kayganlaştırmak ve cinsel birleşmeyi kolaylaştırmak,
- Glansı mumsu bir koruyucu maddeyle kaplayarak korumak,
- Sürdürülebilir bir ereksiyon için gerekli ek deriyi sağlamak,
- Mastürbasyon ve cinsel kur (ön sevişme) sırasında yardımcı olmak,
- Cinsel birleşmeyi (penisin vajinaya girmesini) kolaylaştırmak,
- Çiftleşme sırasında yaşanabilecek sürtünmeyi ve pişik oluşumunu azaltmak,
- Cinsel hazzı arttırıcı sinir uçlarını barındırarak cinsel birleşmeden alınan keyfi arttırmak,
- Dişi partnerlerin sinir uçlarını uyarmaya yardımcı olarak, partnere verilen hazzı arttırmak.
Sünnet sırasında penis ucundaki sinirlerin ve hücrelerin tamamı kesildiği için, penis ucu derisi sayesinde kazanılan bazı cinsel avantajlar işlevsiz hale gelebilir. Buna bağlı olarak, sünnetle birlikte cinsel fonksiyonlardan keyif alma oranlarında dikkate değer bir düşüş yaşandığına ve penis ucu derisinin kesilmesi sonucu cinsel fonksiyonun bozulabildiğine inanılmaktadır. Haz kaybının ana nedeninin, penis ucu derisinin nemli mukoza yapısı olabileceği düşünülmektedir.
Ön derinin penis gövdesine tutunduğu yer ise frenulum denen, ince şeritli bir yapıdır.
Bu yapı, dilin çeneye tutunduğu yapıyla özdeştir. Frenulum sayesinde ön derinin hareketleri daha kontrollü ve yumuşak olmaktadır. Ayrıca penis ucu derisi, cinsel birleşme sırasında penisin üzerinde kayabileceği esnek bir platform görevi görmektedir. Bu özelliği sayesinde, vajinanın kuruması halinde bile penise zarar vermeden çiftleşmeyi sağlamayı mümkün kılmaktadır (ve hatta vajinayı uyararak kurumayı önlediği de düşünülmektedir).
1998 yılında yapılan bir araştırma ise, ön derinin erkeklerin seksten aldığı zevki arttırdığına dair herhangi somut bir bulguya ulaşamamıştır. 2015 yılında yapılan bir diğer çalışma, ön deriden ziyade, penis başının cinsel zevk ile alakalı olduğunu, özellikle de penis başındaki korona (taç) ve frenular bölgelerin zevk ile ilişkilendirildiğini göstermiştir.
Bazı uzmanlara göre; sünnet yoluyla penis ucu derisinin kaybının cinsel zevk üzerinde hiçbir olumsuz etkisi yok.
Yapılan bir diğer çalışmada, uzmanlar şöyle yazıyorlar: Eldeki veriler ışığında, sünnetin cinsellik üzerindeki etkisi tamamen penis başının açığa çıkması ile ilgilidir; penis ucu derisinin yok olması ile ilgili değil. Sünnet olmanın, cinsel fonksiyon, hissiyat, hassaslık, memnuniyet ve keyif ile hiçbir ilgisi yoktur.
2013 yılında yapılan bir diğer araştırma, alandaki ilk büyük kapsamlı sünnet uygulaması taraması olduğunu iddia etmektedir. 1059 sünnetsiz ve 310 sünnetli erkekle yapılan ve "Büyük bir grupta yapılan ölçüme göre, erkek sünneti penis hassasiyetini düşürmektedir" başlığıyla yayınlanan makaleye göre, ön deri yitiminin peniste his kaybına, genel cinsel tatminde azalmaya ve penis fonksiyonunda kısıtlamaya yol açmaktadır. Aynı çalışmada, sünnetli erkeklerde daha büyük bir kısmın peniste rahatsızlık ve acı hissettiği görülmüştür.
Haydarpaşa Eğitim Hastanesi'nde ürolog olan baş araştırmacı Temuçin Şenkul'un, Adult Urology dergisinde yayımlanan makalesine göre, sünnetli erkekler sünnetsiz erkeklere kıyasla daha geç boşalıyor.
Şenkul, çalışmasına sünnet edilmemiş 42 yetişkin erkeği dahil etti. Birkaçı hariç hepsi dini nedenlerle sünnet olmak istedi. Hepsi heteroseksüel ve cinsel olarak aktifti ve hiçbiri ereksiyon arttırıcı bir ilaç veya cihaz kullanmıyordu. Sünnetten önce doktorlar cinsel dürtü, ereksiyon, boşalma, problemler ve genel memnuniyet hakkında sorular sorarak cinsel performanslarını değerlendirdiler. Erkeklerden ayrıca en az üç cinsel ilişki sırasında ne kadar sürede boşaldıklarını not etmeleri istendi.
Ameliyattan on iki hafta sonra, erkekler cinsel yaşamlarıyla ilgili ayrıntılı soruları yeniden yanıtladı. Boşalmanın ne kadar sürdüğünü bildirdiler. Sünnet olduktan sonra boşalma sürelerinin belirgin oranda arttığı saptandı. Şenkul, yetişkin sünnetinin penisin hassasiyetini azaltarak boşalmaya ulaşmayı geciktirebileceğini düşünüyor. Diğer bazı çalışmalardaysa sünnetli olmak ile olmamak arasında cinsel fonksiyon arasında hiçbir ilişki tespit edilememiştir. Dolayısıyla ön derinin cinsel fonksiyon üzerindeki tartışmalar nihai olarak sona ermiş değildir.
Yapılan araştırmalar, sünnetli erkeklerin sünnetsizlere göre seks, mastürbasyon ve genel ereksiyon sırasında daha sık acı hissettiğini göstermektedir.
Bu acının kaynağı, sünnet sırasında penise verilen hasarın boyutu ile ilişkili olabilir. BJU International dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, sünnetli insanlarda, sünnetsiz insanlara göre:
- Penis yaralanmasının %33 daha fazla,
- Ereksiyon için gerekli penis derisinin olmaması şikayetinin %27 daha fazla,
- Eşit olmayan deriden ötürü penis kıvrımlanması sorununun %16 daha fazla,
- Ereksiyon sonrası kanamanın %17 daha fazla olduğu tespit edilmiştir.
Cinsel hastalıklar bakımından bakacak olursak, Dünya Sağlık Örgütü tarafından tespit edilip onaylanmış olan bir araştırma bulunmaktadır:
Afrika'da yapılan araştırmada sünnetli erkeklerin sünnetsizlere göre %38-66 arası daha az HIV (AIDS virüsü) kaptığı tespit edilmiştir. Diğer çalışmalarda da heteroseksüeller arası HIV geçişini %53-60 arası azalttığı gösterilmiş. HIV'e ek olarak genital insan papilloma virüsü (HPV) ve herpes simplex 2 virüsünün de bulaşmasını azalttığı gösterilmiştir. Fakat sünnet bu gibi toplumlardaki erkekler için öneriliyor, modern ülkelerdeki erkekler için gerek olmadığına dikkat çekiliyor. Çünkü hastalık kapma ihtimali çok düşük, sırf hastalık kapmamak için sünnet olmak gereksiz bulunuyor.
Birçok seksolog, penis ucu derisinin karmaşık ve erotojenik bir yapıda olduğunu ve penisin cinsel faaliyet sırasındaki vajinaya girme ve mastürbasyon gibi mekanik fonksiyonlarında önemli bir rol oynadığında hemfikirdir. Penis ucu derisi tamamen işlevsiz bir organ değildir fakat hayati bir etkisi de bulunmamaktadır. Alınması canlıya muhtemelen ölümcül düzeyde bir zarar vermemektedir fakat bu parçanın bulunmasının da modern tıp ve hijyen şartları altına dikkate değer bir zararı yoktur.
Kaynaklar: Çağrı Mert Bakırcı (Evrim Ağacı), Oxford Üniversitesi, WebMD, Mayo Clinic, Hindawi, Metromale Clinic