Süpernovalar, galaksimizdeki en parlak astronomik olaylardır. Güneşimizden çok daha büyük kütleli yıldızlar patladığında oluşurlar ve oldukça göz alıcı ışıklarını bir kaç ayda kaybederler. Bu geleneksel hareket milyarlarca yıldır parlayan yıldızların ölümünü temsil eder. Patlamalar sonucunda açığa çıkan ışık dalgaları belki de milyonlarca yıl sonra dünyamıza ulaşır. Bu nedenle bir yıldıza bakmak ve ya onun patladığını görmek bir nevi zaman yolcuğu yapmaktır.
Bilim insanları ışığın gizemini tamamen çözemediler. Belki gelecekte yapılacak yeni keşiflerle çözülebilir, ancak bize en yakın yıldız olan Güneş’in bile ışığını 8 dakika sonra alıyor, yani güneşe her baktığımızda onun 8 dakika önceki halini görüyoruz. Patlamalara geri dönecek olursak, önce bunun nasıl gerçekleştiğine ilişkin, bilimsel verilere dayanarak hazırlanmış şu kısa animasyonu izlemekte fayda var:
Ancak bazen süpernovalar ve yıldızların yaşamı hakkında şaşırtıcı keşifler yapılıyor. Haweii’deki Keck Gözlemevi’nde çalışan araştırmacılar 2014 yılında olağanüstü bir yıldız keşfettiler. Güneşimizden yaklaşık 50 kat daha büyük olan bu yıldız, kayıtlara göre son 53 yıldır sürekli süpernova yaşıyor ve ardından ölmeyi reddedip yeniden eski parıltısına kavuşuyor. Bu yıldızla ilgili daha ayrıntılı bilgi için aşağıdaki içeriğimize göz atabilirsiniz:
Artık çekirdeğinden aldığı enerjisi biten bütün büyük yıldızların sonu süpernova patlamalarıdır. Bu patlamalar öyle güçlülerdir ki, sadece birinin parlaklığı Güneş’in parlaklığından 100 milyon kat daha fazla olabilirler. Bu patlamalar, maddenin evrende bir noktadan başka noktalara taşınmasını sağlarlar. Güneş sistemleri, onların gezegenleri ve gezegenlerin uyduları bu maddelerin bir araya gelmeleriyle oluşmuşlardır.
SN2006 GY adı verilen ve şimdiye kadar gözlemlenmiş en büyük süpernova ünvanına sahip patlama, dünyamıza 238 milyon yıl sonra ulaştı. Yani bu yıldız gezegenimize 238 milyon ışık yılı uzaklıkta bulunuyordu.
Yakın zamanda keşfedilen ve kozmik dünyanın en esrarengiz birlikteliğini gözlemlememizi sağlayan nötron yıldızı çarpışması bir süper nova değildi. Ancak gezegenimizdeki altın ve benzeri değerli, ağır maddelerin bu patlamalar ya da çarpışmalar sonucunda geldikleri tahmin ediliyor.
Günümüzde evrendeki canlı yaşamının sürdüren tek gezegenin Dünya olduğu gerçeğiyle yaşıyoruz. Belki de bu süpernovalar ve gözlemleyemediğimiz milyonlarcası, evrenin farklı noktalarında Dünya benzeri gezegenler oluşturdular. Belki bu gezegenlerin bir atmosferi, bir madde döngüsü ve buna ihtiyaç duyan canlıları var. Belki de uzayda keşfetme ihtimalimiz bulunan yabancı yaşamlar, bizden çok farklı şartlarda yaşamaya alışmışlardır.
Hatta bu yaşamlara dair ilk örneği belki de Güneş Sistemimizdeki komşu gezegenlerde ya da uydularında keşfederiz.
Her ne olursa olsun süpernovalar ve neden oldukları güzellikler, araştırmaya ve öğrenmeye değer şeyler.