Bilgisayarların binlerce yıllık düşünsel ve 2000 yılı aşkın fiziksel tarihe sahip olduklarını söyleyebiliriz. Sonuç olarak insanlık, bilginin peşindeki hiç bitmeyen koşusunda ipi asla göğüsleyemeyecek. Ancak bilgisayarlar, bu süreçte sadece daha hızlı adımlar atılmasını sağlayacak. Böyle düşünce "bilgisayar" kelimesi ne çok şeyi tanımlıyor değil mi?
Aslında bilgisayar, temel olarak hesap yaparken işimizi kolaylaştıran tüm cihazlar için kullanılan bir tanım. 1901'de Girit ve Mora arasındaki Çuha Adası'nın yakınlarında keşfedilen antik bilgisayar Antikythera gibi... Tabii 1901 yılında böyle bir kalıntıyı anlamak için yeterli teknik ve teknolojiye sahip değildik. Gizemli nesne, bütünüyle su altında olduğu için zamanla çürümüş ve aşınmış haldeydi.
Bundan 120 yıl önce, Akdeniz'de bulunan ilk bilgisayar "Antikythera":
Bilim insanları, Antikythera mekanizmasının astronomik olaylar ve gök cisimlerinin konumları hakkında daha net tahminlerde bulunmak amacıyla yapıldığını düşünüyorlar. Yine de hâlâ net bir şekilde amacı tespit edilebilmiş değil. Mekanizma, gök cisimlerinin konum bilgilerini; M.Ö. 205 yılına kadar doğru şekilde gösterebiliyor.
Peki asırlar boyunca su altında kalan bu sistemin ne işe yaradığı konusunda nasıl çıkarımda bulunabildik? Sisteme anlam vermek için hangi teknolojilerden faydalandık? Daha da önemlisi bugüne kadar Antikythera hakkında ulaşılmış en tuhaf detaylar neler? Gelin hep birlikte daha yakından bakalım.
Antikythera, temel olarak "analog bilgisayar" sınıfında yer alan sisteme sahip. Çürümemiş hali tahminlere göre şöyleydi:
Karmaşık yapısı, bilim insanlarına Helenistik dönem hakkında çok fazla ipucu veriyor. En nihayetinde, o dönem yaşayan toplumların uzaya merak salmakla kalmayıp, otomasyon teknolojileri için çalıştıklarını da biliyoruz. Bu da bir diğer önemli detayı gözler önüne seriyor: Antik Yunan’da toplum, bilimle uğraşıp, teknoloji geliştirecek kadar refah bir düzende yaşıyordu. Neyse bu detay bir başka yazının konusu, bilgisayara dönelim...
Matematiksel hesaplamalarda da kullanıldığına dair şüpheler var. Bazı bulgulara göre Yunan astronomlar, bu cihaza sıklıkla başvuruyorlardı:
Fizikçi Derek de Solla Price, sistem hakkında en detaylı araştırmaları yapan bilim insanlarından birisiydi. Kendisinin tespitlerine göre Antikythera, M.Ö. 87 yılında üretilmişti. Yakaladığı en ilginç detay ise üretiminden kısa süre sonra kaybolduğuna dair kanıtlar sunmasıydı. Böyle bir sistem geliştirip, onu hangi nedenle kaybedersiniz ki?
1976’da işler tuhaflaşmaya başladı: Tahminleri doğrulayan kanıtlar bulundu:
Deniz subayı ve sinemacı Jacques Cousteau, 1976'da mekanizma ile aynı adı taşıyan Antikythera kalıntılarına dalış düzenledi. Bu dalışı sırasında M.Ö. 76 ve 67 yıllarına tarihlenen bazı sikkeler buldu. Yani bilgisayarın bulunduğu alanda, normalde karada olması gereken metal paralar da vardı. Yani bölgede hiç beklenmedik bir şey yaşanmış; sanki her şey istenmeden denizin dibini boylamıştı.
Bulunduğunda tek parça olan Antikythera, incelemeler sırasında 3 ana parçaya ayrıldı:
Antikythera’nın ön yüzündeki sabit halka, Dünya’nın ekliptik düzenini, yani Güneş etrafındaki yörünge hareketini temsil ediyordu:
2000 yıl önce, yaşadığımız Dünya’yı dışarıdan görmeden ekliptik düzeni bir analog bilgisayara aktarmak... Bugün hala gezegenimizin şeklini tartışanlara en güzel cevaplardan birisi Antikythera olsa gerek. Ayrıca sabit olan halka, 30’ar derecelik 12 dilime ayrılmış durumda. Bugün dünyada, 12 yerine 24 farklı saat dilimi kullanılıyor. Ancak o halka saat dilimlerini mi temsil ediyor, bu konu henüz net değil.
Sabit olan halkanın altından yapıldığı anlaşıldı. Üzerinde yer aldığı düşünülen hareketli halka ise 12 parçaya bölünmüştü, her bir parçada ise 30 küçük parça yer alıyordu:
Eğer toplamda 360 gün ettiğini fark ettiyseniz, meraklanmayın. Kalan 5 gün için de küçük bir bölme ayrılmış durumdaydı.
Sistemi çalıştırmak için kol gücü gerekiyordu:
Mekanizmanın çalıştırılması için elle çevrilmesi gereken, kriko koluna benzer bir kol bulunuyordu. Kol dönünce en büyük dişliye bağlı olan 30 ufak dişli harekete geçiyor, sistem içerisindeki halkalar, hesaplama yapmak için tur atıyorlar.
Antik Yunan’a ait bir kalıntıda Antik Mısır’ın izlerine rastlandı:
Antikythera’nın dış halkasının hala sağlam olan kısmında, Antik Mısır takvimine ait olan üç ay adı var. Bu aylar sırasıyla Pachon, Payn, ve Epiphi. Bu da her iki toplumun kültürel bir uyum içerisinde olduğunu gösteriyor.
Burçlar... Bir dakika burçlar ne alaka?
Astronomi tamam da bilimsel olarak pek de temeli olmadığı düşünülen astroloji ne alaka? Antikythera’nın üzerinde, 12 burcu temsil eden bir zodyak kadranı bulunuyor. Aynı zamanda bu kadran üzerinde çeşitli göksel olayları temsilen bir almanak da var.
Olimpiyat oyunlarını vaktinde yapmak için kullanılan ilk bilgisayar...
Bir başka teoriye göre Antik Yunanlar, olimpiyat oyunlarının tarihlerini hesaplamak, her yıl doğru zamanda ve düzenli olarak etkinlikleri gerçekleştirmek için Antikythera’ya güveniyorlardı.
Julius Caesar, Antikythera’nın peşindeydi:
Roma İmparatorluğu’nun en güçlü dönemlerinde tahtın sahibi olan Julius Caesar, bazı bilim insanlarının çalışmalarına göre Antikythera’yı duymuştu. Nedeni bilinmese de Caesar’un bu sistemi ele geçirmek için farklı yollar denediği söylendi. Bu da 2. maddemizde yer alan kaybolma iddialarını doğruluyor. Zira mekanizmayı Caesar’a götüren bir teknenin battığı, Antikythera’nın bu şekilde denizin dibini boyladığı düşünülüyor.
Dönemin en güçlü imparatorluklarından birisinin lideri, sadece matematiksel ve göksel hesaplamalar için icat edilen bir sistemin peşine neden düşmüş olabilir? Antikythera, bugün tespit edilenden daha çok şey vadeden bir şey olursa, Caesar’ın bu amacına bir açıklama buluyor. Nitekim bu aşamada, komplo teorisi üretmekten öteye geçemiyoruz. Bu arada Caesar’ın Kleopatra ile olan ilişkisi de bu iddiaların temelini oluşturuyor.
BONUS: Antikythera’nın mucidi, Yunan gökbilimci Hipparkos olabilir. Zira kendisini bir diğer icadını yakından tanıyoruz: Trigonametri