Bir fabrika düşünün. Dev bir mekanik kol, insanlar için tehlikeli olan işleri kusursuzca yerine getiriyor.
Endüstriyel robotların devrim niteliğindeki hikâyesi Geroge Devol’un 1961’de tarihin ilk endüstriyel robotu Unimate’i icat etmesiyle başlıyor.
George Devol, 1912 yılında Amerika’da dünyaya gelen bir mucit!
Devol, meslek hayatı boyunca makinelerin tekrar eden işleri daha güvenli ve verimli bir şekilde yapabileceği bir dünya hayal etmiş ve bu hayalini 1954 yılında aldığı “Programlanmış Nesne Transferi” patentiyle somut bir fikre dönüştürmüştü.
Devol, “Evrensel Otomasyon” olarak tanımladığı bir konsept perspektifiyle tarihin ilk endüstriyel robotunu yaratmayı başararak âdeta bir devrim yarattı.
Unimate isimli robotsa ilk kez 1961 yılında General Motors’un New Jersey’deki bir montaj hattında kullanıldı.
Robotun görevi, döküm parçalarını montaj hattından alarak otomobil gövdelerine kaynak yapmaktı.
Bu iş işçiler için oldukça tehlikeli bir işti çünkü egzoz gazlarıyla zehirlenme ve uzuv kaybı gibi riskler taşıyordu.
Bu sebeple Unimate bu sorunları ortadan kaldırarak iş güvenliğini artırdı ve üretim süreçlerini hızlandırdı. Bu o dönem için resmen bir devrimdi.
Robot aynı zamanda tekrar eden görevlerde insan hatasını da sıfıra indiriyor ve böylece üretim kalitesini de yükseltiyordu.
İlk olarak malzeme taşıma ve kaynaklama işleri için kullanılsa da Unimate daha sonra farklı endüstriyel alanlarda da kullanılmaya başlandı.
Peki bu robot nasıl bir prensiple çalışıyordu?
Dönemin teknolojisinin sınırlarını zorlayan Unimate, hareketlerin ve görevlerin önceden belirlenmiş komutlarla gerçekleştirildiği bir sistemle yönetiliyordu.
Komutlar, robotun hafızasına kaydediliyordu ve sıralı bir şekilde uygulanıyordu.
Her ne kadar ilk prototipler vakum tüplerini kullanarak çalışsa da daha sonra transistör teknolojisine geçilerek robotun daha hızlı ve daha güvenli çalışması sağlanmıştı.
Kol hareketlerini gerçekleştiren motorlarsa robotun döküm parçalarını taşımasını ve kaynak yapmasını mümkün kılıyordu.
Ek olarak, Unimate herhangi bir sensör kullanmadan tamamen programlanmış bir şekilde görevlerini yerine getirebiliyordu.
Yani Devol gerçekten de endüstride bir devrim yaratmıştı!
Özetle, Unimate sadece bir makine olmanın ötesine geçmiş, mühendislik, teknoloji ve hayal gücünün birleştiği büyük bir zafer hâline gelmişti.
George Devol’un vizyonuyla başlayan bu hikâye daha sonrasında otomasyon dünyasında yeni bir çağın kapılarını aralayarak bugünkü gelişmiş sistemlerin temelini attı.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: