Geçtiğimiz yıllarda Mersin’in Tarsus ilçesinde, yerleşim yerinin ortasında başlayan bir kazı tüm Türkiye’nin dikkatini çekmişti. Kazı alanı etrafında alınan yüksek güvenlik önlemleri, kazı hakkında pek çok teoriyi ortaya çıkarırken yetkililerden gelen açıklamalar da son derece sınırlıydı.
Tarsus kazısı 2017 yılında sona ermişken, hakkındaki tartışmalar ise halen zaman zaman gündeme gelmeye devam ediyor. Son olarak geçtiğimiz gün paylaşılan bir haber, medyada büyük bir yankı uyandırdı. Gelin, bu habere ve işin arka planına bir bakalım.
“Başka boyuta geçen gizli bir geçit var”
Medyaya yansıyan bu ifadeler, iddiaya göre kazıda görev aldıklarını iddia eden iki arkeolog tarafından araştırmacı-yazar Haluk Özdil ile paylaşıldı. Özdil tarafından paylaşılan arkeologların açıklaması şu şekildeydi:
“Orada telefonlar kesiliyor, kazı boyunca sorun devam etti. Hala bile aynı sorunu yaşayan insanlar var bölgede. Oranın altıyla ilgili olayı bütün Tarsus biliyor. 12 yıl önce oraya 15 kişilik bir işçi grubu kazı amacıyla giriyorlar. Bunlar görevliler ve bir daha çıkmıyorlar.
Kazdıkları yerler açık ama kendileri yok. Cesetleri de yok. Herhangi bir yıkım falan da olmamış. Donuk taş diye bir şey var o bölgede çok bilinen. İşte orada geçit kapısı var dendi, herkes o kapının peşindeymiş öyle duyduk. Başka boyuta geçmek amacıyla kullanılıyor. Ama o boyuttaki varlıkların da buraya geçmesini sağlıyor o kapı. Böyle kapılar sadece dünyaya geçmek için açılmaz.”
Peki bu açıklamalar ne kadar gerçek?
Söz konusu açıklamaları yaptığı ifade edilen kaynakların kazıda görev yapıp yapmadıklarına dair herhangi bir kanıt sunulmuş değil. Bununla birlikte aslında Haluk Özdil’in diğer içeriklerine ve geçmiş açıklamalarına baktığımızda, kendisinin düzenli olarak çeşitli komplo teorileri paylaştığını görebiliyoruz.
Özdil, Tarsus kazısı hakkında geçmişte farklı teoriler de ortaya atmıştı: Dünya dışı sinyal yayan bir cihaz var ve hikâye bir şekilde de Hitl*r’e bağlı (Eylül 2020)
“(…) Kazı olayından sonra bölgede bana bilgi verecek kişiler benden kaçmaya çalışanlar oldu. Bundan sonra bir profesör ile tanıştım ve orada dünya dışı sinyal yayan bir cihaz olduğunu söyledi. Zaman zaman yoğunlaşan ve duran bir sinyal bu. Eski zamanlardan ya birileri tarafından gömüldü ya da yukarıdan düştü.
O profesör bana, ‘Hitl*r'e kadar araştırmaya koyul’ dedi. Philadelphia Deneyi’ni araştırmaya koyuldum. Karşıma Hitl*r çıktı. 1939 yılında Avusturya’nın bir köyüne SSCB güçleri girdi. Köylüleri askeri kamyona koydular. Sonra o köylüleri nakil ettiler. Hitl*r'in anneanesinin yattığı köy burası.
Hatta bunu Aytunç Altındal’ın Bilinmeyen Hitl*r kitabında görebilirsiniz. Hitl*r bölgede kazılara başlıyor. Kazıdan sonra bir alet yer altına gömüldü. Bunun ardından bölgede yüksek bir ses frekansı yayıldı. Köy dümdüz edildi. Savaş da devam ediyor. ABD’de bu olayın farkına varıyor.
Hitl*r'in bilim insanlarını ülkeye kaçırıyor. Bu gelişmeler sürerken 4 Gestapo ajanı bölgeye geliyor. Kazı yapılıp gömülen aletin bir parçasını alıyor. Tarsus’a götürüyolar. Bunun gizlenmesini istiyorlar. Emri verenler yani N*zi askerleri Arjantin’de bunları bekliyor. Tarsus ley hatlarının geçtiği yer.
Enerjinin en üst seviyenin olduğu yerdir. Tarsus, dünyada en önemli 12 enerji merkezlerinden biridir. Tarsus çok kolay ulaşılabilir noktaydı. Burayla ilgili herkes bir şeyler söyledi. Araştırmalarım sonucunda bu alet Philadelphia deneyinde kullanılan cihaz olabilir. Yani Hitl*r, bunu buraya gömdü ve bir daha dönemediler.”
Kendisi, Gökbelitepe'de de uyumuş ve silüetler gördüğünü iddia etmişti: "2 kilometre uzakta uyandım"
"Göbeklitepe’nin bitişiğinde bir höyük var. Geçen yıl gece 2.30-3 gibi oradaydım. Hatta taksi şoförü götürmemekte direndi. Orada cinlerin olduğunu söyledi. Götürüp beni bıraktı ve döndü. Uzandım orada. Gece orada sizi bir şey sokarsa orada kalırsınız. Rüya mı gerçek mi bilmiyorum. Orada sinirleriniz zayıfsa aklınızı oynatabilirsiniz. Orada bir kendinize koruma kalkanı oluşturmanız lazım.
Hayalle gerçek birbirine karıştı. Bazı siluetler gördüm. Sürekli koşuşturan insanlar gördüm. Orada büyük bir topluluk var. Orada garip olan şey uyandığımda 2 kilometre uzaklıkta uyandım. Büyük olasılıkla zihin karışıklığı yaşadım. Oraya nasıl gittiğime dair anlar zihnimden silindi. Bu şeyler riskli, kimseye önermiyorum.
COVID-19 aşısına da karşı çıkan bir isimdi:
Komplo teorilerini sıkça dile getiren ve kendi teorilerini de paylaşan Haluk Özdil, daha önce COVID-19 aşısına karşı çıktığı pek çok paylaşım da yapmıştı.
Özdil’in önceki teorileri ve iddiaları bugüne kadar kanıtlanmamış olduğundan, son iddianın da aslında pek ciddiye alınmaması gerektiği söylenebilir.
Peki, Tarsus kazısı hakkında yapılan son açıklamalar ne diyordu?
Tarsus kazısı hakkındaki son resmî açıklama 2019 yılında Müze Kazıları Şubesi tarafından, Arkeofili’nin CİMER’e yaptığı başvuru sonrasında yapılmıştı. Açıklamada kazının müze denetiminde yapıldığı, güvenlik önlemlerini kaçak kazılara karşı alındığı, kazıda kültür varlığına rastlanmadığı ve bu nedenle kazının sonlandırıldığı paylaşılmıştı. Açıklamanın tüm detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.