Dine Dayalı Bir Yönetim Biçimi Olan 'Teokrasi' Nedir, Günümüzde Hangi Ülkelerde Var?

9
3
1
1
1
Din ve devlet işlerinin ayrılmadığı ve hatta direkt iç içe olduğu bir yönetim biçimi olan teokrasi, yüzlerce yıl boyunca pek çok devletin temel yönetim şekli olmuştur. Günümüzde bile teokrasi ile yönetilen ülkeler olsa da laiklik anlayışının yayılması nedeniyle artık tarihe karıştığını söylemek mümkün.

İnsanlık olarak günümüzden binlerce yıl önce ilk şehir devletlerini kurduk. Kurmak kolay ya sonrası? Bu devletleri bir şekilde kontrol etmek için liderlerin belirli yönetim şekilleri uygulamaları gerekiyor. ‘Hadi gel de oy ver.’ diyemeyeceklerine göre daha çok tek lider odaklı yönetim biçimleri geliştirildi. 'Liderimiz aynı zamanda din işlerini de halletsin bari' dediğimiz noktada ise teokrasi ortaya çıktı.

Tabii bu teokratik yönetimlerde yani teokrasi yönetim biçiminde lideri direkt olarak tanrı kabul edenler de oldu ama özellikle tek tanrılı dinler ile birlikte bu düşünce ortadan kalktı. Lider, tanrı olmasa bile onun bir vekili kabul edildi. Liderin çevresindekiler de o vekile uyan ve bürokratik kimliklerinin yanı sıra dinî kimlikleri olan insanlardı. Bugün teokrasi ile yönetilen ülkeler olsa bile bu yönetim biçimi geçmişte kalmıştır.

Kısaca tanımlayarak başlayalım; Teokrasi nedir?

En temel tanımıyla teokrasi, dine dayalı bir yönetim biçimidir. Bu yönetim biçimindeki yöneticiler de genel olarak din adamlarıdır. Devletin siyasi otoritesi aynı zamanda din otoritesidir. Yani din ve devlet işlerinin ayrılmadığı, aksine direkt olarak iç içe olduğu yönetim biçimi teokrasidir.

Teokrasi kelimesi Antik Yunan döneminden bize miras kaldı:

teokrasi

Teokrasi kelimesi, Antik Yunan dilindeki 'Theokratia' kelimesinden türemiştir ve tanrı düzeni anlamına gelir. Tabii bu temel anlam sonraki kullanımlarında değişiklik göstermiştir. 17. yüzyılda Tevrat’ta geçen anlamında yani ilahi esin altındaki papazların hükümeti şeklinde kullanılan teokrasi, 19. yüzyıldan itibaren dine dayalı sivil güç anlamında kullanılmıştır. Teokratik kelimesi ise dilimize Fransızcadan geçmiştir. 

Teokrasi tarihi, devletlerin tarihi kadar eski:

teokrasi

Girişte de bahsettiğimiz gibi devletleri yönetmek için belirli bir güç gerekir. Eski medeniyetlerde bu gücün sırrının ilahi güç olduğu düşünülüyordu. Devletin yöneticisi tanrı, yönetici sınıfı ise bu tanrı için çalışan görevliler olarak görülüyordu. Tek tanrılı dinlerden sonra ise lider, tanrının vekili haline gelmiştir.

Sümerlere bakacak olursak şehir devletinin liderinin baş rahip olduğunu, yönetici sınıfın ise diğer rahiplerden oluştuğunu görürüz. Antik Mısır’da firavun tanrının ta kendisi, yönetici sınıf ise onun rahipleriydi. Orta Çağ dönemi Avrupa ülkelerinde krallar tanrı değillerdi ancak tanrının görevlisi olduğunu iddia eden Katolik Kilisesi direkt olarak yönetimin içinde yer alıyordu.

İlk İslam devletinde Hz. Muhammed Allah’ın elçisi olarak aynı zamanda devlet başkanıydı. Sonraki yöneticiler ise elçinin vekili yani halife olarak görev yaptılar. Bu gelenek yüzlerce yıl boyunca sürdü. Halifelik Osmanlı Devleti’ne geçtiği zaman da bu gelenek devam etti. Bu açıdan Osmanlı’nın da teokratik bir devlet olduğunu söyleyebiliriz ancak sonraki yıllarda hukuk kuralları değişikliğe uğramıştır. 

Geniş açıdan dünya tarihine bakacak olursak 17. yüzyıla kadar neredeyse her devletin bir şekilde teokratik olduğunu söyleyebiliriz. Reform hareketleri ile Avrupa’da bu durum değişmeye başladı ve Fransız İhtilali ile değişim hızlandı. Bu değişimin tüm dünyaya yayılması ile birlikte laiklik anlayışı da devlet yönetiminde baskın hale geldi.

Teokratik yönetimlerin bazı temel özellikleri vardır:

teokrasi

  • Hukuk kuralları dine dayalıdır. 
  • Kurallar ilahi bir güçten geldiği için tartışmaya kapalıdır.
  • Tek bir dinin ve o dinin bir mezhebinin egemenliği vardır. 
  • Otoriter bir devlet yapısı vardır. 
  • Dini yorumlama yetkisi yalnızca devletin elindedir.
  • Çoğulcu anlayış yoktur.
  • Sıkı dinî yasaklar vardır.
  • Eşitlik ilkesi çoğu zaman yoktur.
  • Farklı inanca sahip kişilere farklı uygulamalar yapılabilir.

Bugünün dünyasından baktığımız zaman teokrasi ile yönetilen ülkelerin bildiğimiz anlamdaki özgürlüklerden arındırılmış olduğunu görüyoruz. Çünkü devletin hukuk başta olmak üzere tüm kuralları, dinî kurallar çerçevesinde düzenlenmiştir. Dinî kuralları koyan da ilahi bir güç olduğu için kimsenin eleştirme, yorumlama ya da değiştirme gibi bir hakkı söz konusu değildir.

Elbette bu durumun farklı örneklerini de görmek mümkün. Dinî kuralları yorumlama yetkisi yalnızca devletin elindedir. Bu nedenle o devletin yöneticileri o dini istedikleri gibi eğip bükerler. Özellikle Orta Çağ döneminin Avrupa ülkelerinde bu durum açık bir şekilde yaşanmıştır. 

Teokrasi ile monarşi iç içe geçmiş kavramlardır:

teokrasi

Monarşi, çoğu zaman seçim yapılmadan bir kişinin devletin başına geçtiği ve yönettiği bir yönetim biçimidir. O kişi öldüğü zaman saltanat sistemine uygun olarak yerine onun akrabalarından bir tanesi geçer. Tarihsel sürece baktığımız zaman neredeyse her monarşinin aynı zamanda teokratik olduğunu görürüz.

Teokratik monarşi adı verilen bu sistemin altında aslında oldukça mantıklı bir neden var. Bir gün uyanıyorsunuz ve devletin başında başka biri var. O kişinin başa geçmesini sorgulamamanız için de onun tanrısal güçlere sahip olduğuna ya da tanrının bir vekili olduğuna inanmanız gerekir. İstisnalar olsa da monarşi yönetim biçimi çoğu zaman teokratik olmuştur. 

Günümüzde teokrasi ile yönetilen ülkeler var mı?

teokrasi

Bu soruya resmî bir yanıt vermek gerekirse günümüzde Vatikan, Suudi Arabistan, Afganistan ve İran teokrasi ile yönetilmektedir diyebiliriz. Çünkü bu ülkelerde başa geçen liderler ve yönetici sınıf aynı zamanda dinî otoriteyi oluşturur. Tanrısal güçlere sahip olduklarını ya da tanrının elçisi olduklarını söylemiyorlar ama din hakkında herkesten çok şey bildiklerini söylüyorlar. 

Eğer bu soruya resmî olmayan bir yanıt vermek gerekirse teokrasi ile yönetilen ülkelerin sayısının çok daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü gelişmiş bir demokrasi anlayışı ya da güçlü bir hukuk sistemi olmayan tüm ülkelerde aslında geleneksel dinî anlayış her zaman baskındır. 

Yani eğer bir hukuk kuralı uluslararası kabullere ya da evrensel hukuk sistemine uygun değilse belli ki başka bir şeye uygundur. Bu şey de genel olarak o ülkenin dinî anlayışıdır. Bunun örneklerini görmek için az gelişmiş ülkelere bakmanıza gerek yok. Amerika Birleşik Devletleri’nde uygulanan bazı eyalet yasalarını incelediğiniz zaman bile çağ dışı örnekler görmek mümkün. Tabii bunların gerçek dinî kurallara ne kadar uyduğu da ayrı bir tartışma konusu.

Dine dayalı bir yönetim biçimi olan teokrasi nedir, özellikleri nelerdir, hâlâ böyle yönetilen ülkeler var mı gibi merak edilen soruları yanıtladık. Bu konuyu belki de tek bir cümle ile yorumlamak en doğrusu olacak; ‘Sizin dininiz size, benim dinim banadır.’

9
3
1
1
1
Emoji İle Tepki Ver
9
3
1
1
1
Yorumlar(10)
Yorumunuz minimum 30 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
Popüler Yorumlar
Tüm Yorumlar
1 yıl önce
Teokrasi de Monarsi de Demokrasi de pratikte ayni seyin laciverti.
Teokrasideki fark, dini kurallara dayanmasidir.
Seriat bir teokrasidir, nitekim bunu sadece Islam ile iliskendirmeyiniz.
Hali hazirda, Israil, Iran, Vatikan, Hindistan gibi musluman olmayan ulkelerde teokratictir.
Ayrica, Amerika ve Ingiltere de Pasif teokrasi hakim olmasa da bir cok temel kanun dini ogretilere dayalidir.

Ortodoks Hristiyan ulkeler de yine pasif teokrasi gormek mumkundur.

Su andaki demokrasi ile yonetilen ulkelerin tamaminda, dini kurallar yerine humanist kurallar vardir, fakat temel ozgurlukler ve ilkesel yonetim konusunda teolojik yonetimlerden cok da bir fark yoktur.
Secip basa getirdiginiz adamdan hesap sormayi falan birakin, size kurulan baskiya bile ses cikarma hakkiniz yoktur.
Simdi, ordan burdan firlayip Avrubada var millet hessap sorruyor, Amarigada var baskani depikliyip dusuruyolar diyecek arkadaslara da sunu diyeyim...
Padisah da, kral da, prens de, bas papaz da, psikopos da asildi...

Demokrasi miydi onlar?
Yanıtla
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
1 yıl önce
dünya tarihi çok uzun seneleri ihtiva eder bir dönem teokrasi vardı çeşitli yönetim şekilleri vardı her yönetim şekli zamanın savunucuları tarafından özenle korunurdu ama zaman hepsinin üzerinden geçti ve tarih tekerrürden ibarettir teokratik yönetimler tekrardan yönetime gelecekler ve yöneticilerinin adil olmasıyla beraber çok daha uzun seneler dünya sayfasında yer alacaklar eğer yöneticiler adil olmaz ise bunların da hayatları kısa sürer sonuçta iş yönetimin başındakilerin sağlam iradeli ve adaletli olmaları ile doğru orantılı olarak uzun ömürlü rejimleri ihtiva eder
Yanıtla
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
1 yıl önce
İran ne alaka kendisi bile dinle yonetilmedigini söylüyor
Yanıtla
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
1 yıl önce
Dünya'da hiçbir sistem insanı İslâm kadar yüceltmez. İnsan, ALLAH (c.c.)’ın yeryüzündeki halîfesidir.
Yanıtla
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
1 yıl önce
he knk aynen ondan
1 yıl önce
çok partili sistemlerde mutlaka teokrasi olur arkadaşlar Vatikan dediğin yerde din mensubu çile çekmez din mensubu olmayan çeker bizde tam tersi
Yanıtla
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
1 yıl önce
Benim bir arkadaşım eskiden şeriatı destekliyordu. Tüm dünyannın şeriatla yönetilmesi gerektiğine inanıyordu. Daha sonra felsefe ve siyasi bilimler üzerine bazı okumalar yaptı ve artık şeriatı desteklemediğini belirtiyor. İnsanın eğitim seviyesi yükseldikce dini yönetimden uzaklaşıyor. Eğitim seviyesi düşen topluluklar ise dini kurallarla yönetilmeye daha istekli oluyor.
Yanıtla
-1
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
diğer yanıtları göster
1 yıl önce
Bu her zaman böyledir zaten kardeş, yeni bir şey öğrendin sandım bende :D
1 yıl önce
Yahu sen kime yalancı diyorsun? Herkesi kendin gibi yalancı sandın herhalde.
1 yıl önce
Dikkat çekmek için iyi sallamışsın.
1 yıl önce
There must always be a lichking diyebiliriz
1 yıl önce
İnsanlar zamanla gelişiyor ve akıllanıyor, din, savaş, ırkçılık vs. bize hiç bir faydası yok tamamen siyasetçilerin ve bunları kullanan liderlerin işine geliyor.

Vatikan dediğiniz yerde bile son araştırmalara göre halkın sadece %27'si Kliseye gidiyor, en çok giden Romanya o da %55 :).

İnsan olmayı öğrendikten sonra dünya barışı gelecektir.
Yanıtla
-1
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
1 yıl önce
Bomboştur. Hiç gerek de yoktur. Yönetilenlerin hali ortada
Yanıtla
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
1 yıl önce
Türkiye'de var :))
Yanıtla
-1
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
diğer yanıtları göster
1 yıl önce
''Ne olduğunu bilmediğin şeye okumadan yorum yapma.'' diye yanıtlayan arkadaş;
Bence sen yaşadığın durumun Teokrasi olduğunu kabul etmeyip, başkalarına emir vermek yerine önce bi Teokrasi ile kulak arkana kadar yönetilip sömürüldüğünü hatırlatmak isterim :)
1 yıl önce
Ne olduğunu bilmediğin şeye okumadan yorum yapma.
ferhathereni
1 yıl önce
Bence iyi biliyoruz nerede olduğunu
Yanıtla
-1
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .