Hepimizin bildiği üzere günden güne gelişen teknoloji ve imkânlar doğrultusunda sinema filmleri ve dizilerde ileri seviye görsel efektler gerçek mekânların ve karakterlerin yerini almakta. Uzay temasını işleyen The Mandalorian'ın da değişik uzaylı gezegenler, uzay istasyonları ve uzaylı karakterler içeren set düzeninin nasıl kurulduğu ve oluşturulduğu merak konusuydu. Disney, geçtiğimiz günlerde bu konuyla alakalı Disney Gallery: The Mandalorian adlı sahne arkası görüntüleri içeren bir yapımı Disney+ üzerinden izleyicilerine sundu.
The Mandalorian'ın setinde mekânlar yeşil perde yerine The Volume adı verilen yuvarlak bir set içerisinde çekiliyor. Tavanı ve etrafı tamamen yüksek çözünürlüklü LED ekranlar ile kaplı olan bu yapı sayesinde değişik ve var olmayan görsel efektli mekânlar, karakterlerin etrafında çok gerçekçi bir şekilde canlandırılabiliyor.
The Volume seti:
Serinin yaratıcısı Jon Favreau'ya göre fikir, ilk olarak The Lion King çekimlerinde gerçek kameraman etkisini yaratmak için VR üzerinden yapılan bir sinematografi işi sayesinde aklına gelmiş. Bu çekimde kullanılan, gerçek oyuncuların gölgelerini ve renklerini doğal olarak yansıtmak için tavanlarda bulunan büyük LED ekranlar, 23 metrekare çapında.
The Volume kullanılarak çekilen The Mandalorian, gerçek zamanlı video ve gerçek oyuncu çekimini aynı anda yapmış olan ilk dizi unvanını taşıyor. Daha önce hiç görülmemiş olan bu yöntem, film çekim sürecini ve video oyun sanal gerçekliliğini gerçek zamanlı olarak bir noktada birleştirerek görsel efektler ile daha önce yakalanamamış bir düzeyde gerçeklik oluşturmayı başarıyor.
The Volume'ün çalışma temeline inecek olursak, setin etrafında bulunan LED ekranlar, oyuncuların etrafında çekim yapılacak olan mekânın çok yüksek çözünürlüklü bir modelini oluşturuyor. Ayrıca bu oluşturulan görsel efekt mekânda derinlik algısını yakalayabilmek için hâlihazırda bilgisayara bağlı olan sistem, kameranın ve karakterlerin hareketlerini izleyerek bu hareketlere göre görüntüyü şekillendiriyor ve sanal mekâna derinlik algısıyla hareket kazandırıyor. Ayrıca sistem, gerçeklik algısını bozmamak için karakterler ve kamerayla sıfır değerinde bir gecikmeyle hareket ediyor.
Bu yeni teknoloji sayesinde set ekibi de büyük bir rahatlık ile çalışma imkânına sahip oluyor. Karakterler, gerçek ve mekânlarda nerdeyse %100 gerçeğe yakın olduğu için sette istedikleri şekilde ışık ve gölge sorunu olmadan çekim yapılabiliyor. Ayrıca The Volume teknolojisi, gerçek bir mekânda set oluşturmaktan çok daha ucuza mal oluyor. İstediğiniz mekân, set içerisinde çok kısa bir sürede oluşturulabiliyor. 2020 sonbaharında gelecek olan 2. sezonla birlikte, bu teknoloji sayesinde birçok yeni nefes kesici mekânı ve karakteri The Mandalorian'da izleyeceğiz gibi duruyor.