Günümüz dünyasında sürekli bir şeyler yapmak zorundaymışız, bir şey yapmadığımızda dünyayı ve bizim dışımızdaki insaları kaçırıyormuş; geri kalıyormuş gibi hissediyoruz.
Hiç bitmeyen bir yapılacaklar listemiz var ve devamlı bu konuda kendimizi baskılıyoruz. İşte burada, “toksik üretkenlik” ortaya çıkıyor ve ciddi sağlık problemlerine yol açabiliyor.
Temelden başlayalım. Toksik üretkenlik nedir?
Toksik üretkenliği kabaca; öz değerimiz ile üretkenlik seviyemizin paralel olduğunu düşünerek üretken olmaya çalışmak sonucunda duygusal, zihinsel ve fiziksel sağlığımızın olumsuz etkilenmesi olarak tanımlayabiliriz.
Her zaman üretken olma yönündeki sağlıksız bir zorunluluk hissiyatıyla ortaya çıkıyor ve zamanla ilişkilerimizi, genel yaşam kalitemizi çok kötü etkileyebiliyor.
Nereden çıktı da başımıza dadandı bu toksik üretkenlik?
Çalışmayı erdemle, dinlenmeyi ise tembellikle eş tutan ortamlarda büyüyoruz. Bu ortamlar, öz değerimizin başarılarımıza bağlı olduğunu hissettiğimiz mükemmeliyetçiliği teşvik ediyor.
Özellikle sosyal medya, sürekli bir rekabet duygusunu besleyerek toksik üretkenliği tetikliyor. Sosyal medyada insanların bir şeyler yaptığını gördükçe sanki tüm günleri o meşguliyetlerle geçiyormuş hissine kapılıyoruz ve geri kaldığımızı hissediyoruz.
Pandemi, bu eğilimi daha da güçlendirdi.
Covid-19 pandemisi patladığında; “amaç” duygusunu sürdürmenin bir yolu olarak kendimizi bir şeyler yapmaya, işlerimize ağırlık vermeye zoeladık. GSYİH, pandemide düşüşe geçtiğinde korkumuz arttı ve GSYİH seviyesinin eski hâline geri dönmesi için baskı hissettik.
Mesela pandemi sonrası, haftalık toplantılarda %192 seviyesinde bir artış olmuş. Kısacası çok fazla toplantı yapıyoruz, ekip arkadaşlarımızla çok fazla iş birliği içine giriyoruz ve sert çalışma koşullarına uyum sağlamaya çalışıyoruz.
Peki bu döngüden ve içsel baskıdan nasıl kurtulabiliriz?
Psikolog Cathleen Swody, yapmayı planladığınız eylemin gerçekten önemli olup olmadığını anlamamız için kendimize “Bu iş, gelecekte neden önemli olacak? Bunu, bir hedef için gerekli olduğu düşüncesiyle mi yapıyorum yoksa kendimi başkalarına kanıtlamak için mi?” sorularını sormamızı öneriyor.
Ayrıca Harvard’da psikoloji alanında akademisyenlik yapan Dr. Dattilo, bu hissi hafifletmek için akşam yemeğinde ya da yürüyüş yaparken telefondan ve bilgisayardan uzaklaşmayı, bir fincan çay yapıp o çayı içmek için birkaç dakikayı kendimize ayırmak gibi farkındalık stratejilerini tavsiye ediyor. Bu stratejilerin süresini zamanla uzatabiliriz.
Öte yandan çevremizden gelen beklentilere ve isteklere “Hayır.” demeyi öğrenmemiz gerekiyor. Tabii en önemlisi, bir terapistten destek alarak toksik üretkenlik konusunda kendimize en uygun başa çıkma yöntemlerini keşfedebiliriz.
İlginizi çekebilir: