At arabalarının kullanılmaya başlandığı yıllardan beridir tüm dünyada trafik kuralları uygulanıyor. Sürücü ve yayaların güvenliği ile trafiğin düzenini sağlamak için uygulanan bu kurallar hemen hemen her ülkede aynı olsa da, bir durum var ki hepimizin gözüne çarpan ciddi bir detaydır; trafiğin akış yönü.
Bugün sizlerle beraber neden bazı ülkelerde trafiğin soldan aktığını, hangi ülkelerde bu durumun yaşandığını, ters olanın biz mi yoksa onlar mı olduğunu inceleyeceğiz. Hazırsanız; trafiğin akış yönü dosyasını birlikte açalım.
Trafiğin akış yönünün hikâyesi, MÖ 11. yüzyıla kadar uzanıyor
MÖ 3000 yılında kullanılmaya başlanan at arabalarında trafik kurallarına ilk kez MÖ 11. yüzyılda, Çin’de rastlanıyor. Cinsiyet ayrımının sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte; o yıllarda kadınlar yolun solundan, erkekler sağından ve arabalar ortasından gitmekteydi.
Bu cinsiyetçi trafik ve yaya kuralının ne zamana kadar sürdüğü bilinmez fakat bilinen bir gerçek şu ki modern anlamdaki ilk trafik kurallarına Birleşik Krallık’ta rastlanıyor.
Daha iyi kılıç kullanmak için trafiğin akışını soldan tercih ettiler
Birleşik Krallık, trafiğin soldan aktığını bildiğimiz ülkelerin başında geliyor. Aslında çoğu kaynağa göre de trafik ilk kez Birleşik Krallık’ta soldan akmaya başlar. Bunun sebebi ise çok temel bir mantığa dayanmaktadır.
Trafiğin soldan akması demek; at arabası kullanan kişilerin duvarı cephe alıp daha güvenli bir yolculuk sürmesi anlamına geliyordu. Ayrıca, insanların çok büyük bir çoğunluğu sağ elini, sol eline göre daha güçlü kullanabildiği için; trafik soldan akarken sağ elle kılıç kullanmak ya da at dizginlerinin kontrolü daha rahattı.
Avrupa’da solun düşüp sağın yükseldiği dönem
Her ne kadar yukarıdaki başlık, sizlere siyasi bir mesaj gibi gelse de; pek haksız sayılmazsınız. Napolyon Dönemi (1800’lü yılların başı)’ne kadar neredeyse tüm Avrupa’da trafik, sağlakların avantajlı olduğu gibi soldan akıyordu fakat Napolyon solak olduğu için, bu durum Napolyon'a herhangi bir avantaj sağlamadığı gibi, dezavantaj anlamına geliyordu. Bu sebeple 19. yüzyılda, Napolyon’un da baskısıyla Avrupa’nın birçok yerinde trafiğin akışı soldan sağa geçti.
Napolyon Dönemi’de bile trafiğin soldan aktığı ülkelerin neredeyse tamamı, Adolf Hitler Dönemi’nde baskı ile trafiğin akışını soldan sağa çevirdi çünkü Hitler de trafiğin sağdan akmasını istiyordu.
İsveç ve Ford’un tercihleri tamamen ekonomik
- İsveç'te trafiğin sağdan aktığı ilk gün
Avrupa’da trafiğin akışını soldan sağa çeken son devlet İsveç oldu. Aslında İsveç bu durumdan son derece memnundu fakat İsveç’in tüm dünyaya pazarladığı Volvo ve Saab marka otomobillerin direksiyonu İsveç'in trafiğine göre sağda olmalıydı. Gelgelelim, İsveç’in otomobil ihraç ettiği çoğu devlette trafik sağdan akıyordu ve direksiyonun solda olması gerekiyordu. İsveç, otomobil sektöründe ihracat problemi yaşamamak için 1967 yılında trafiğin akış yönünü soldan sağa çevirdi.
Henry Ford ise, Amerika’da otomobil üretirken bazı patentleri başka bir isme kaptırmıştı. Ford, telif ücreti ödememek için çareyi direksiyonu sağ tarafa koymakta buldu.
Dünyada trafiğin akış durumu
Son yayımlanan raporlara göre; dünya üzerindeki insanların %66’sı araçlarını sağdan akan trafikte sürerken, %34’ü ise soldan akan trafikte sürüyor.
Bu veriye nüfus değil de devlet sayısı üzerinden değinecek olursak eğer; 165 ülkede trafik sağdan akarken, 75 ülkede soldan akmaktadır. Ayrıca dünya üzerindeki araç trafiğine açık yolların sadece %28’i soldan akan trafiğe göre tasarlanmıştır.
Trafiğin soldan aktığı ülkeler
- Trafiğin sağdan aktığı ülkeler kırmızı, soldan aktığı ülkeler ise mavi renkle gösteriliyor.
Daha önce de bahsettiğimiz üzere, günümüzde 75 ülkede trafik soldan akmaktadır. Bu ülkelerin başında Birleşik Krallık gelirken, geriye kalan devletlerin çok büyük bir kısmı geçmişte bir dönem Birleşik Krallık himayesine girmiş devletlerdir.
Trafiğin soldan aktığı devletler için Avustralya, Endonezya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Hindistan, Hong Kong, Pakistan, Japonya ve Tayland’ı örnek olarak gösterebiliriz.
Trafiğin soldan akması daha mı güvenli?
Günümüzde, “trafiğin soldan ya da sağdan akması daha güvenlidir” diye net bir tez ortaya atılmasa da geçmişte bu konuda yapılmış araştırmalar da mevcut. 1969 yılında İngiliz inşaat ve trafik mühendisi John Joseph Leeming tarafından yayımlanan rapora göre; trafiğin soldan aktığı ülkelerde kaza oranı, trafiğin sağdan aktığı ülkelere göre daha düşüktür.
Leeming’in araştırması, insanların neredeyse tamamında sağ gözün sol göze göre daha baskın ve güçlü olmasıdır. Trafiğin soldan aktığı ülkelerde çevre kontrolü sağ gözle yapıldığı ve çoğu insan sağa yatkın olduğu için kaza oranı daha da azalmaktadır.
Leeming’in araştırması dışında, yakın zamanda dünyaca ünlü araç test programı Australasian New Car Assessment Program (ANCAP), çarpışma testlerinde direksiyonu sağda bulunan araçların daha başarılı performans gösterdiğini fakat bu başarının ardındaki temel nedenin henüz tam olarak bilinemediğini açıkladı.
Türkiye’de trafik tamamen sağdan akmıyor!
Türkiye’de yaşayan bireyler olarak hepimiz trafiğin sağdan aktığını biliyoruz fakat Türkiye’de trafik tamamen sağdan akıyor diyemeyiz. Özellikle İstanbul’da yaşayan kişilerin ilk başta garipsediği fakat zamanla alıştığı bir durumu, sizlere örnek olarak olarak gösterebiliriz: İstanbul’da metrobüs trafiği soldan akıyor.
İstanbul'daki metrobüs trafiğinin soldan akmasının ardında ise yıllar önce metrobüs ithalatında yaşanan problemler var. Türkiye’de yollar sağdan akan trafiğe göre planlanırken; İstanbul için verilen ilk metrobüs siparişinde Hollanda ile yaşanan tedarik sorunundan ötürü, metrobüsler Birleşik Krallık’tan temin edilmişti. Birleşik Krallık’ta üretilen metrobüsler de trafiğin soldan akışına göre üretildiği ve İstanbul’da da durak ve yol sorununun yaşanmaması için metrobüsler, soldan akan trafiğe göre ilerlemektedir.
Kendine özel yolu olmasına rağmen; zaman zaman yaşanan metrobüs kazalarının genelde kafa kafaya çarpışmalar olmasından ötürü bazı kaynaklarda bu kazaların, trafiğin ters akmasıyla ilgili olabileceği ifade edilmiş, hatta bir dönem metrobüs trafiğinin de sağdan akması gerektiği gündeme gelmişti.
Peki ya sizler trafiğin akış yönü hakkında neler düşünüyorsunuz?