Türkiye’nin İlk Hava Zaferini Kazanan Savaş Pilotu Vecihi Hürkuş’un Hayat Hikayesi

74
27
7
5
2
Tarihimiz, bugün ve gelecek için bize örnek olacak pek çok insanla dolup taşıyor. Kurtuluş mücadelesinde esir düşüp Rusların elinden kurtulan, Türkiye’nin ilk kadın pilotunu yetiştirip, kendi uçağını tasarlayıp uçuran Vecihi Hürkuş da bu insanlardan birisi. Hürkuş’un boğazınızı düğüm düğüm ederken, çok büyük dersler veren hayat hikayesini aktarıyoruz.

Savaşın, ölümün ve acının beşiğinde büyüyüp, gelecek nesillere umut olmayı başaran insanları asla unutmuyoruz. Hak ettiği değeri görmediği için midir bilinmez; Vecihi gibi isimleri duyunca, insanın tüyleri diken diken oluyor. Mücadelenin neden ve nasıl verileceğini, insana dik durmayı öğreten birisiydi Vecihi Hürkuş… Arkasında destansı bir kahramanlık öyküsünü de bırakarak, yokluk içerisinde hayata gözlerini yumdu.

Gelin ülke tarihimizin en cesur ve fedakar öğretmenlerinden birisini, bir savaş pilotunu, bir kurtuluş gazisini, bir uçak mühendisini, bir kahramanı daha yakından tanıyalım.

122 yıl önce, 6 Ocak 1896. Bir ailenin ikinci çocuğu olarak İstanbul’da dünyaya geldi:

Vecihi’nin sonradan bir küçük kardeşi daha olacaktı. Babası bir Gümrük Müfettişi Faham Bey, annesi ise Zeliha Nihir Hanım’dı. Henüz küçük yaşlarındayken Vecihi hayattaki en büyük acılardan birisiyle tanıştı, babasını kaybetmişti. Güçlü olması gerekiyordu. Annesi ve kardeşleriyle birlikte büyüdü.

Öyle ya… Acılarla yoğrulan ruhlar, kendisini sanata adardı. Tophane Sanat Okulu’na başladı Vecihi:

Güzel sanatlar üzerine eğitim aldığı gençlik yıllarında, belki de gelecekte parlak eserler üretecek bir sanatçı olmak istiyordu. Gözü dengeden, simetriden, renklerden ve tasarımdan anlıyordu Vecihi’nin. Zaten eser üretmek gönülden gelen bir isteğe bağlıydı. Olmadı, çünkü o yıllarda böyle insanların geleceklerine karar veren başkaları yaşardı.

Balkan Savaşları çıktı. Vecihi, savaşa gönüllü olarak katıldı. Bu savaşta yaralanıp gazi oldu:

Henüz gençti. Aldığı yaralar onu yıpratmamıştı, savaş ise hıslandırmıştı. Güzel sanatları bırakmak, içindeki depremlere rağmen hayallerinden vazgeçmek zorunda kaldı.

Genç Vecihi’nin yeni adresi, İstanbul’daki Yeşilköy Tayyare Mektebi olmuştu. Buradan pilot olarak mezun oldu Vecihi Hürkuş:

Birinci Dünya Savaşı, tüm  kıyımıyla devam etmekteydi, Osmanlı Devleti’nin 7. Tayyare bölüğüne pilot olarak katıldı. Sayısız keşif uçuşuyla düşman mevzilerini tespit ediyor, bombardıman operasyonları düzenliyordu. Balkanlardaki yarası, Vecihi’nin içinden tarihimizin en iyi pilotunu çıkarmıştı.

Bağdat Cephesi’ndeki mücadelesiyle rüştünü kanıtladı. Sırada Kafkas cephesi vardı.

Kafkas Cephesi’ndeki hava muharebelerinden birisinde, çatışmaya girdiği Rus uçağını indirdi. Bir düşman uçağı düşüren ilk savaş pilotumuz oldu. Aynı cephede yaralandı Vecihi, uçaklarını düşürdüğü Ruslara esir düştü:

Başında sargı bulunan kişi Vecihi Hürkuş

Bugün Azerbaycan’ın sınırları içerisinde olan Nargin Adası’ndaki esir kampından Hazar Denizi’ne atladı. Yüzerek İran’a ulaşmayı başardı, 1918 yılında yurda geri dönmeyi başardı. Çoğu insanın mücadeleden geri çekileceği noktada Vecihi daha da öfkelenmiş buldu kendisini. Nasıl pes etsin ki? Memleketi bir avuç hainin yüzünden harita üzerinde paylaşılmıştı.

Yine Yeşilköy’de bulunan 9. Harp Tayyare Bölüğü’ne katıldı, uçak tasarlamaya başladı:

Vecihi Hürkuş’un yaptığı uçak tasarımı, aynı dönemde teslimiyetin simgesi olan Mondros Ateşkes Antlaşması nedeniyle yarım kaldı. Dışarıda savaşı kaybetmiş bir memleket, kapıda yeni bir savaş vardı. Kurtuluş Mücadelesi Vecihi Hürkuş gibi yiğitlere ihtiyaç duyuyordu.

İnönü ve Sakarya savaşlarında keşif uçuşları yaptı, taciz ateşi açan bir Yunan uçağını düşürdü. İzmir Gaziemir’de ele geçirilen Seydiköy havalimanını tekrar kurtardı:

Kurtuluş Savaşı’nın ilk ve son uçuşunu Vecihi yapmıştı. Cumhuriyetin kuruluşundaki payı daha büyüktü, başka ilklere de imza atacaktı. TBMM’den 3 takdir madalyası aldı. Savaş bitmiş, savaştan daha zor kalkınma yılları başlamıştı. Vecihi’nin burada da pes etmek istemediği açıktı.

Bugün Gaziemir Hava Teknik Okullar Komutanlığı olarak bilinen yerde, uçak yapımına devam etmek için çalıştı. Kurtuluş Savaşı sırasında Yunanlardan kalan uçak motorunu kullandı.

28 Ocak 1925. Motor harici tüm aksamlarını kendisinin tasarladığı ilk yerli uçağımız VECİHİ K-VI modelini üretti:

Memleket sevdasıyla yanıp tutuşan, düşmana havadan geçit vermeyip bir bir avlayan bu adam, bir uçak üretmişti. Herkes ödüllendirilmesini, bir şekilde o işin başına geçip uçağın seri üretilmesini beklerdi. Doğal olan buydu, ancak Vecihi bu yaptığı için cezalandırıldı.

Uçağını havalandırmak için izin alacak merci bulamayınca, izinsiz havalanmıştı Vecihi. Bu nedenle cezalandırıldı.

Yine pes etmedi, çalışmaya devam etti. 1930’da İstanbul Kadıköy’de marangoz dükkanını kiralayıp, uçak üretmeye devam etti. Burada sivil uçak modeli VECİHİ XIV’ü geliştirdi:

27 Eylül 1930’da, Kadıköy Fikirtepe’de, Türkiye’de yetişen bir adamıni kendi imkanlarıyla tasarladığı, zorla bulduğu destekle ürettiği ilk sivil uçak test edildi. İlk istikamet Yeşilköy’dü, ardından aynı uçakla Ankara’ya gidildi.

Vecihi ödüllendirileceği yerde yine sıkıntılarla boğuşmak zorunda kaldı. Aynı yıl 14 Ekim’de uçağının sertifikasını, yine yetkili bulamadığı için alamadı. Bakanlığa başvuran Hürkuş, uçağını resmiyete kavuşturmak için Çekoslovakya’ya gitmek için izin aldı.

Yer Çekoslovakya. Tarih 23 Nisan 1931. Sivil uçağın duyuru törende açılan pankart: "Yaşasın Türk Tayyareciliği"

Hürkuş’un uçağı kusursuzdu. Çekoslovakya’dan Türkiye’ye kadar test uçuşu yapılmıştı. Aynı yıl, aynı uçak Türkiye turuna da çıktı. Yıllarca hizmet veren bir sivil uçağımız vardı artık.

İlk kadın pilotumuz Bedriye Gökmen ve arkadaşları:

Vecihi Hürkuş, 1932’de Vecihi Sivil Tayyare Mektebi’ni açtı, burada sivil uçak pilotları yetiştirilmeye başlandı. İlk mezunları arasında, ülkemizin ilk sivil kadın pilotu Bedriye Gökmen de yer alıyordu. Okuldan toplamda 12 pilot mezun oldu.

İlerleyen yıllarda ilk eğitim ve akrobasi uçağı VECİHİ XV, Mercedes üretimi bir motora sahip olan deniz kızağı VECİHİ SK-X gibi araçlar üretildi. Bir diğer aydınımız Nuri Demirağ, Hürkuş ile böylece tanışma fırsatı yakaladı.

Türk Hava Kurumu tarafından Almanya’ya gönderilen Vecihi, uçak mühendisliği okulunu 2 yılda bitirdi. Türkiye’de kimse onun mühendislik eğitimini bu kadar sürede bitirdiğine inanmadı. Hürkuş yine ödül alamadı, aksine mühendislik ruhsatı bile verilmedi:

Hürkuş Hava Yolları:

1954 yılıydı, Vecihi yaşlanmıştı. Hürkuş Hava Yolları’nı kurdu. Tuhaf bir şekilde ne kaza eksik oluyor, ne de uçak kaçırma olaylarının sonu geliyordu. Şirketi de uçuştan men edilince, Vecihi’nin tutunacak çok dalı kalmadı.

Varını yoğunu uçak hurdalarından yeni uçaklar üreterek harcayan, istikbali göklerde arayan bu adam, hayatının son yıllarını büyük bir maddi sıkıntı içerisinde geçirdi:

Havacılık tarihimizin en uçarı, en enerjik, en yılmaz simalarından olan Vecihi Hürkuş, her şeye rağmen dimdik durmayı öğreten hayatını arkasında bırakarak 16 Temmuz 1969’da aramızdan ayrıldı.

Vecihi Hürkuş’u saygıyla anıyoruz:

Kaynaklar: TVHMD, Beyaz Tarih

74
27
7
5
2
Emoji İle Tepki Ver
74
27
7
5
2