Dicle Nehri üzerinde bulunan Musul Barajı’nın, eski adıyla Saddam Barajı’nın, dünyanın en tehlikeli barajı olarak nitelendirilmesinin ardında aslında tek bir sebep yatmıyor.
Ters giden bir şeyler olursa pek çok felakete yol açma potansiyeline sahip bu barajın özelliklerine ve neden bu kadar tehlikeli olduğuna bakalım.
İlk önce Musul Barajı ile ilgili birkaç bilgiye göz atalım.
Irak’ta bulunan baraj, yaklaşık 40 yıl önce inşa edildi; yani “yaşlı bir baraj” da diyebiliriz. 131 metre yüksekliği ve 3,2 km uzunluğuyla ise Orta Doğu’nun dördüncü büyük barajı. Şehir merkezinin 50 kilometre kuzeyindeki baraj, 1,7 milyon metreküp kapasitesi sayesinde civardaki 1,7 milyon insana elektrik sağlıyor.
Barajın buraya konumlandırılmasıyla su kaynağı yaratılması ve nehrin yıllık sel ve kuraklık döngülerini dengelenmesi planlanıyordu ancak bu konumun olumsuz yönleri çok daha fazlaydı. En başında mühendisler de uyarmıştı fakat kimse onları dinlememişti.
Tehlikeler, temelinden başlıyor.
Musul Barajı’nın çok zayıf inşa edilen yapısı, sürekli dolgu gerektiriyor ve konumundan dolayı altı sağlam kayalıklara sahip değil. Aksine, minerallerden yapılmış suda çözünebilir kayaları var!
2006 senesinde ABD Ordusu Mühendisler Birliği burayı, “dünyanın en tehlikeli barajı” olarak nitelendirdi ve çökme ya da hasar görme gibi herhangi bir problemin, Musul’u 3-4 saat içinde 21 metre su altında bırakabileceğini ekledi. Böyle bir durumda, Dicle Nehri çevresinde yaşayan 500 bin ila 1 buçuk milyon insanın hayatı da tehlikeye girecek ve bir nükleer bombadan bile daha büyük bir hasar verecek.
Deprem bölgesinde yer alması da diğer bir problem.
Musul Barajı gibi deprem bölgelerindeki barajlar, deprem sırasında çökmeye ve hasara uğramaya daha açık oluyorlar. Böyle bir durumda, yukarıda bahsettiğimiz gibi, yine tüm şehri etkileyebilecek sonuçlar doğurabilir.
Terör örgütünün de hedefi.
IŞİD, 2014 yılında Musul’u ele geçirdikten sonra, Musul Müzesi ve sayısız dinî mekânın yanı sıra birçok farklı yer de terör örgütünün zarar ve yıkım hedefi hâline geldi. Araştırmacılar, IŞİD eğer Musul Barajı’nı da hedef alırsa yaratacağı yıkımı hesaplamakta bile zorlanıyor.
Ülkenin kültürel mirası yerle bir olabilir.
Dahası, olası bir yıkımda Dicle Nehri havzasında devasa bir alüvyon birikintisinin olacağı söyleniyor. Böyle bir durumda, arkeolojik kazılar yapılacak, henüz araştırılmamış pek çok yerin de tamamen kaybedileceği ve kültürel mirasın yok olacağı tahmin ediliyor.
Yine de son gelişmeler biraz umut vadedebiliyor.
İtalya'nın Irak'taki en üst düzey diplomatı Maurizio Greganti, Musul Barajı'nın onarımı için özel finansman sağladı. Büyükelçi Greganti'ye göre, İtalya ve Irak, su alanında büyük bir iş birliğine de imza atıyor. Roma, Irak Su Kaynakları Bakanı Aun Diab'ın girişimiyle bakanlık bünyesinde Ulusal Baraj Güvenliği Departmanının kurulmasına da yardım etti.