Uçakların isimlendirilmesi, oldukça mantıklı bir sebebe dayanıyor. Üstelik bu isimler, teknik kimliklerinden ziyade hava yolu firmalarının ticari kimlikleriyle alakalı.
Merak ettiyseniz hemen anlatalım.
Uçaklara verilen ilk özel isim, 1920'lerin başında KLM Airlines tarafından verildi.
KLM, ilk uçağına “Dikke Dirk” adını koymuştu. Bu isim, uçağın kalın gövdesine bir gönderme olarak seçilmişti. Bu gelenek, KLM’in daha sonra uçaklarına şehirlerin, başkentlerin ve yerel kuşların isimlerini vermesiyle devam etti. Bu erken dönem uygulaması da aslında uçak isimlendirme geleneğinin köklerini atmış oldu.
Peki Airbus, uçaklarının isimlendirilmesinde nasıl bir sistem kullanıyor?
İlk olarak 1970'lerde piyasaya sürdüğü A300 modeli dikkat çekmişti.
Tek harf ve rakamlardan oluşan bu isimlendirmede aslında basit bir kural var: “A” harfi Airbus’ı temsil ederken “300” numarası uçağın yolcu kapasitesine işaret ediyor. Bu sistem, sonrasında üretilen diğer uçaklarda da devam etti; A310, A320, A330, A340, A350 ve A380 gibi modeller bu sisteme göre isimlendirildi.
Mesela A380 ise diğerlerinden çok farklı bir şekilde adlandırılmıştı. Dünyanın en büyük yolcu uçağı olarak tasarlanan bu modelin adı Asya pazarına ve Asya kültürlerinde değerli bir rakam olan 8'e atıfta bulunuyor. Ayrıca, A370 gibi bir ismin Boeing’in 7X7 isimlendirmesiyle karışabileceği düşüncesiyle bu isimden kaçınılmıştı.
Airbus uçaklarının isimlendirmesinde üç haneli sayı neyin nesi?
Airbus A320-231 modelinde “231” ifadesi, uçağın A320 ailesinin 200 serisine ait olduğunu ve belirli bir motor tipi ve gücüne sahip olduğunu gösteriyor. Daha sonra Airbus, yeni bir isimlendirme sistemine geçerek uçak pazarında bölgelere göre isimlendirmeye gitti.
Airbus, Bombardier'in C Serisi uçaklarını satın alarak isimlerini A220-100 ve A220-300 olarak değiştirdi. Bu yeni isimlendirme ise aslında Airbus’ın bölgesel uçak pazarında güç kazanmaya yönelik stratejisinin bir parçası.
Boeing ise isimlendirmesinde Airbus'tan farklı bir yöntem seçti.
Airbus, genelde motor tipine, bölgeye göre bir isimlendirme tercih ediyorken Boeing şirketi bunun tam aksine, biraz daha düz mantık tercih yapıyor. Genelde Boeing uçak isimlerinde 7'li sayılar görüyoruz. Yani isimler 7 ile başlıyor ve 7 ile bitiyor. Bu sistem ise garip bir şekilde 1958’de piyasaya sürülen Boeing 707 modeli ile başlamıştı. Devamını ise tüm uçaklarda getirdiler.
İlk jet motorlu uçağın “700” olarak adlandırılması bekleniyordu, ancak pazarlama departmanı bu ismin yeterince ilgi çekici olmadığını belirterek 707 ismini önerdi. Bu isimle başlayan 7X7 kodlaması, Boeing’in sonraki modellerinde de sürdürüldü; 727, 737, 747…
Boeing, uçakları müşteri kodları ile eşleştiriyor.
Tabii zamanla Airbus'ta olduğu gibi Boeing de hava yollarına farklı müşteri kodları atanarak sistemindeki uçaklara bu kodları atadı. Mesela Türk Hava Yolları'nın Boeing kodu F2, Pegasus’un kodu 2R, Sunexpress’in ise HC gibi.
Bu kodlamalar, uçakların gerçek müşterisini belirtirken sahibi değişse bile aynı kalıyor.
İşte uçakların o meşhur harf ve rakam kodlu isimlendirmelerinin kökeni buralara kadar uzanıyor. Artık havaalanında uçağınızı beklerken “bu isimler neye göre belirleniyor?” diye düşünüp durmazsınız!
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: