Birçoğumuz uyanır uyanmaz bu eylemi gerçekleştiremez ve tekrar denemek üzere birkaç dakika geçmesini bekleriz. Hatta ellerimizde hissetiğimiz bu halsizlik ve istediğimiz eylemi gerçekleştirememe durumu, bazı zamanlarda ayaklarımızda da görülür.
Gün içerisinde rahatlıkla yapabildiğimiz bu şeyi, uyanır uyanmaz yapmanın neden mümkün olmadığına bakalım.
Öncelikle vücudumuzda oldukça önemli bir yeri olan kaslarımızın nasıl işlediğine değinelim.
Vücudumuzdaki herhangi bir kasın kasılabilmesi için bir sinir uyarısı ve elektrolitler olmak üzere iki temel bileşen gereklidir. Elektrolitler, bir sıvı içinde çözündükleri takdirde elektrik yükü taşımaya başlayan minerallerdir ve kanımızın yanında idrarımızda da bulunur.
Doğru elektrolit dengesini korumak, vücudun kan kimyasına, kas hareketine ve diğer işlemlere yardımcı olur ve elektrolitlerde bulunan minerallerin en yaygınları kalsiyum, sodyum, potasyum ve bikarbonattır.
Yine kaslar, kasılma görevini yerine getirebilmek için bu minerallere ihtiyaç duyar ve bu doku bir sinirden kasılma dürtüsü aldığında, elektrolit konsantrasyonunda bir değişime sebep olur.
Aynı zamanda kalsiyum ve sodyum kas hücrelerine girerken, potasyum dışarı sızar. Bu anlamda özellikle kalsiyum, kasların kasılmasında temel rolü oynar. Ancak kas, gevşeme hareketini gerçekleştirmek istediğinde yalnızca potasyuma ihtiyaç duyar. Bu sebeple de potasyum eksikliği, son derece rahatsız edici kas kramplarına neden olur.
Konuyla alakalı yer vermemiz gereken bir diğer ayrıntı da uyku sırasında vücudumuzda neler olduğu.
Uyanık olduğumuz zaman diliminde hayati organların tamamının verimli bir şekilde çalışması, kalbin kanı yeterli hızda pompalamasına bağlıdır. Fakat uyku esnasında bu durum pek de mümkün olmaz.
Uykuya daldığımız anda vücudumuz gevşemeye ve bir bakıma kendini iyileştirmeye başlar. Herhangi bir fiziksel aktivitede bulunmadığımız için, kalp atış hızımız da uyku sırasında düşer.
Bu kalp atış hızı, gevşemiş vücudumuza kan pompalamak için oldukça yeterlidir ancak uyanık olduğumuz zamanki kadar verimli değildir. Böylelikle vücut, hangi bölgelerin en fazla elektrolite ve oksijene ihtiyaç duyduğuna karar verir ve uzuvlardaki kaslara giden kan akışını azaltır.
Uyandığımızda ise tüm bu sistemler en verimli şekilleriyle görevlerine devam etmeye başlar ama bu birdenbire gerçekleşmez.
Elektrolitlerin ellerimizdeki kaslarda tekrar aktif olması biraz zaman alır. Uyanır uyanmaz yumruk yapamamamızın esas sebebi de budur. Fakat uykudan nasıl uyandığımız bu noktada bir hayli ayırt edici.
Örneğin yangın, deprem ya da herhangi başka bir tehlikeli durumlara istinaden uyandığımızda; vücudumuz adrenalin salgılar ve bir bakıma “savaş ya da kaç” durumuyla karşı karşıya kalarak, bununla başa çıkabilmemiz için ihtiyacımız olan tüm gücü toplar.
Ayrıca uyanır uyanmaz yumruğu sıkamama hepimiz için söz konusu değildir fakat bunu yaşayanlar için bazen tıbbi bir kontrol gerekli olabilir.
Çoğumuz uyanır uyanmaz ellerimizdeki bu halsizlik ve güçsüzlükle karşılaşırız ancak bu durum, vücudumuzun doğal yapısından kaynaklanır. Fakat halsizliğiniz gün geçtikçe artış gösteriyorsa ve daha önce bu güçsüzlüğü hiç hissetmediğiniz halde bir süredir deneyimlemeye başladıysanız, bir doktora görünmeniz faydalı olacaktır.
Çünkü bu durum Romatoid Artrit ya da Lambert Eatons sendromu gibi hastalıkların belirtisi olabilir.