Basit bir “he” sesini; anladığımızı belirtme, anlamadığımızı belirtme ve onaylama gibi farklı amaçlar için kullanabildiğimiz güzelim Türkçemiz, bu çok yönlülüğü sayesinde özellikle de yabancıların kafasını fazlaca karıştırıyor. Fakat bazı durumlarda Türkler olarak biz bile kararsız kalabiliyor, doğru sandığımız şeylerin yanlış çıkması karşısında şaşırabiliyoruz.
Bunlara her ne kadar konuşma sırasında dikkat etmesek de doğrularını öğrenmekte fayda var. Örneğin bu yazıyı okuyan çoğu kişi; ‘hoş geldin’, ‘hoşça kal’ ve ‘boş ver’ kelimelerinin ayrı yazıldığını bilmiyordu. Dilimizde kafada soru işaretleri oluşturan, bunlar gibi çok detay var. Hepsini açıklamaya kalktığımızda içerik bitmek bilmeyeceğinden biz, ‘uykulu’ ve ‘uykusuz’ sıfatlarının ayrımına değineceğiz.
Önce TDK anlamlarına bakalım:
TDK’de verilen açıklamaya göre uykusuz; “uyumamış veya uykusunu alamamış” kişiler için kullanılıyor. Yani hem uyuduktan sonra uykunuzu alamadığınızda hem de hiç uyumadığınızda uykudan yoksun kaldığınız için “uykusuzum” diyebiliyorsunuz.
Öte yandan uykulu ise; henüz uyumamış fakat uyku gereksinimi olan kişiler için kullanılıyor. Bunun haricinde uyku sersemi olmak gibi bir anlamı da var fakat bunun uyku öncesinden mi yoksa sonrasından mı kaynaklandığı belirtilmemiş.
Kabaca uyumasına rağmen hâlâ uyku ihtiyacı duyan ve uyumamış/uyuyamamış kişiler için uykusuz; uyku sersemliğini -ister uyanmadan önce ister uyandıktan sonra- üzerinde taşıyan ve uykusu olmasına rağmen uyuyamamış kişiler için de uykulu sıfatı kullanılıyor diyebiliriz. Buradan yola çıkarak düşündüğümüzde aynı zamanda hem uykulu hem de uykusuz olmak mümkün.
Lakin bunun çok ince bir çizgi olduğunu ve bir ihtimal bizim ekleri anlama şeklimizden kaynaklanan bir karışıklık olduğunu da unutmamak gerek. Zira uykusuzda yer alan olumsuzluk eki, kelimeye eksiklik anlamı katmıyor. Öyle olsaydı uykumuz yokken uykusuz, uykumuz varken de uykulu olurduk. Bu iki kelime ayrımını belirleyen şey uykudan önce veya sonra söyleniyor olmaları da olabilir.
Yoruma açık olduğu için gelin kafa patlatalım. Sizin bu konudaki düşünceleriniz neler?