İnsanlığın en büyük hayallerinden birisi uzayın derinliklerinde yıldız sistemleri arasında seyahat etmektir. Fakat bildiğiniz üzere yıldız sistemleri birbirlerine çok uzak, bir insan ömrü ile bu yolculuğun süresi kıyaslandığında ortaya dev bir fark çıkabiliyor.
Yüksek hızlara ulaşıldığında ‘zaman genişlemesi’ sayesinde hızlı giden birisi, diğer kişilerden daha yavaş yaşlanıyor. Yine de insanların içinde bulunduğu bir uzay gemisi ışık hızının %90’ına ulaşsa bile insan ömrü hâlâ o yolculuğun süresine kıyasla bir kum tanesi gibi gözüküyor.
Bu duruma çözüm insanları uyutmak mı?
Günümüzde teknolojileriyle ışık hızına ulaşmanın imkanı yok. Dolayısıyla bilim insanları, uzay gemisinde yolculuk yapanların yaşlanmasını önleyecek bir çözüm bulmak zorundalar. Bu çözümse bilim kurgu filmlerinde de sıkça gördüğümüz ‘uyutma’ çözümünden başkası değil.
İnsanın vücudunu pasifleştiren ve yaşlanmasını engelleyen bir çözümü oluşturmak için günümüzde yeterli teknoloji bulunuyor. Biyovitrifikasyon isimli bir teknik, bir süredir organ naklinde kullanılıyor. On yıllardır kullanılan bu teknoloji, gelecekte uzay seyahatlerini kolaylaştırma imkanına sahip.
Biyovirtifikasyon, donma etkisinden koruyan bir sıvının kullanımıyla insan dokusunun ısısını düşürerek doku yaşlanmasını en az seviyeye indiriyor, neredeyse 0’a. Kullanılan sıvı, hücrelerin parçalanmasına yol açan buz kristallerinin oluşmasını engellemeye yarıyor.
Bu teknik organ naklinde kullanılsa da henüz insanlarda denenmedi. Fakat Alcor Life Extension Foundation gibi bazı şirketler, bir gün ölü insanları geri getirebilir diye insan vücudunu koruyan hizmetler sunuyor. Bu şirketler henüz hiçbir insanı geri getirememiş olsa da birkaç basit organizmayı ölümden döndürdü.
Beyni korumak mı, vücudu korumak mı?
Bazı hastaneler de acil durumlarda gerekli olan zamanı uzatmak için hastaları soğutma işlemine alabiliyor. Bu işlem biyovirtifikasyon ile aynı olmasa da hemen hemen benzer bir iş. Sonuç olarak bir gün tüm bilinenler birleştirilirse sağlıklı ve uzun yaşayan bireyler ortaya çıkabilir.
Peki daha da ilginç noktalara yelken açmak ister misiniz? Az önce bahsettiğimiz Alcor şirketi, insanlara iki seçenek sunuyor: Birincisi, tüm vücudu donma etkisinden koruyan bir sıvıyla kaplamak ve tüm vücudu korumak; ikincisi, yalnızca beyin ve beyin sapını korumak.
Peki bir insan neden yalnızca beyninin ve beyin sapının korunmasını ister? Çünkü insanlar bir gün onların yaşamına son veren bir zararı düzeltmeyi başarabilirlerse, o zamana kadar ölen bir insanın DNA’sının kullanımıyla yeni bir klon vücut yapacak teknoloji doğabilir. Tabii ki bu noktaya gelene kadar insanlığın kat etmesi gereken çok uzun bir yol var. Bahsettiğimiz klon teknolojisi günümüzde geliştiriliyor olsa da bir insan vücudunu klonlamak konusunda insanlık buna henüz hazır olmayabilir. Bu arada, 1997 yapımı 'Abre Los Ojos' filmini şiddetle tavsiye ederiz :)