Bilim insanları, küresel ısınmayla mücadele etmemiz gerektiği konusunda hemfikir. Kullanılacak yöntemler konusunda ise fikir ayrılıkları var.
Yenilenebilir enerji alanında dünyanın en önde gelen ülkesi Almanya. Her ülke en az Almanya kadar yatırım yapsa bile istenilen noktaya gelmemiz 150 yıl sürecek. Bilim insanlarına göre ise geri dönüşü olmayan nokta yalnızca 30 yıl kadar uzakta. Üstelik, yeterince hızlı bir şekilde temiz enerji kullanmaya başlasak bile güneş enerjisi ve rüzgar oldukça dengesiz güç kaynakları ve çok büyük arazilere ihtiyaç duyuyor.
İkiliye göre ihtiyacımız olan şey, karbonsuz şekilde, çok miktarda enerjiyi düzenli olarak sağlayabilecek ve elektrik üretimine ayrılan arazi miktarını arttırmayacak bir güç kaynağı. Nükleer enerji bu ihtiyaçların tamamını karşılıyor.
İkiliye göre, yanlış yönlendirilmiş korkular nedeniyle nükleer enerji yeterince büyüyemedi. İnsanlar nükleer enerjiyi düşündükleri zaman akıllarına Çernobil gibi felaketler geliyor. Yine de ikili son 60 yılın tek ölümcül nükleer kazası olarak adlandırılan Çernobil dışında böyle bir olay yaşanmadığına ve bu sayının da diğer sanayi dallarında yaşanan ölümlü kazalara kıyasla çok düşük olduğuna dikkat çekti.
Nükleer enerji üretiminde ortaya çıkan atık miktarı, kömür ya da diğer yakıtlarla kıyaslandığında çok daha düşük. Bir Amerikalının hayatı boyunca kullanacağı enerjinin ardından ortaya çıkacak olan bütün atık, bir içecek şişesine sığdırılabiliyor. En azından ikiliye göre durum bu.
İki uzmana göre nükleer enerji yeniden gündeme alınmalı. Küresel felakete karşı yeterince hızlı ve etkili olan çözüm bu.
