Uzun süreli açlık eşittir kötü nefes kokusudur. Aslında nefesimizin ve ağzımızın kötü kokmasına sebep olan yiyecekler değil midir?
Gelin, tüm bu soruların cevaplarını verelim.
Düzenli aralıklarla yemek yediğinizde, tüm vücut sistemleriniz normal şekilde çalışır.
Fakat uzun süre yemek yemediğinizde ya da oruç tuttuğunuzda, bir sürü psikolojik, fizyolojik ve duygusal değişimler geçirirsiniz. Besinsel karbonhidratlardan mahrum kaldığınızda karaciğer, enerji sağlayan tek kaynak hâline gelir.
Elbette beyin de açlıktan en çok etkilenen organdır. Beyin, vücuttaki toplam enerji harcamasının yaklaşık beşte birini oluşturur. Ayrıca beyin diğer organların aksine enerji gereksinimlerini karşılamak için depolanmış yağı doğrudan kullanmaz.
Burada keton cisimler devreye girer.
Şöyle ki keton cisimleri aslında suda çözünen iki molekül olan asetoasetat ve betahidroksibutirat ile bunların kendiliğinden parçalanma ürünü olan asetondur.
Beyin, yağ asitlerinden kendi glikoz kotasını üretemediği için, keton cisimleri ya da amino asitleri kullanmakta zorlanır. Bu sebeple uzun süre aç kalan veya karbonhidratı aşırı düşük ve yağı çok yüksek menüler tüketen kişilerin beyinleri, enerji elde etmek için keton cisimleri kullanmaya başlar.
Bu ketojenik metbolizma, yağ depolarını yakar ve kanda keton cisimler oluşturur.
Kan daha sonra akciğerlere gider, taze oksijen toplar, karbondioksiti ve aromatik ketonları boşaltır. İşte bunlar da sonrasında ağızdan dışarı atılır. Dikkat çekici olan ise bu ketonların, rahatsız edici kokulara sahip olmasıdır.
Özetle nefesinizin kötü kokusu, keton cisimlerden, dişlerinize sıkışmış küçük yiyecek parçalarından ve tükürük bileşiklerinin bakteriyel oluşumundan kaynaklanır.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: