Neredeyse Tamamı Su Kanallarından Oluşan Venedik’in Bataklığın Üzerine Kurulma Hikayesi: İnşaatlarda Mühendislik Harikası Bir Teknik Kullanılmış!

6
4
2
0
0
Bugün Avrupa’nın ve hatta dünyanın en popüler turizm merkezlerinden bir tanesi olan İtalya’nın Venedik şehri, bir bataklık üzerine kurulmuş şehir sistemi ile dikkat çekiyor. Bunun yalnızca turistleri çekmek için yapıldığını zannediyorsanız yanılıyorsunuz çünkü Venedik’in inşa edilme hikayesi aslında bir hayatta kalma mücadelesidir.

Hadi şöyle Avrupa’da ilginç bir gezi yapalım desek pek çok kişinin aklına ilk gelecek yerlerden bir tanesi İtalya’nın Venedik şehri olacaktır. Haklısınız çünkü Venedik gerçekten de eşine benzerine az rastlanır bir şekilde neredeyse tamamı sular üzerinde olan bir şehir. Adamlar ne güzel sistem kurmuş, buradan para kazanıyor zannediyorsanız Venedik’in inşa edilme hikayesini henüz duymadınız demektir.

Günümüzden yüzlerce yıl önce kurulmuş bir şehir olan Venedik aslında bölgedeki insanların işgalcilerden kaçma mücadelesinin bir sonucudur. Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasına neden olan saldırılardan kaçan bir grup insan buraya geldi ve canlarını korumak için suların arasında ulaşılmaz bir şehir inşa ettiler. Gelin Venedik tarihine yakından bakalım ve kanallar üzerine böyle bir şehrin nasıl kurulduğunu görelim.

Her şey Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılması ile başladı:

roma

Daha önce buradaki yazımızda tüm detaylarıyla anlattığımız gibi asıl Büyük Roma İmparatorluğu milattan önce 27 yılında kuruldu. Daha sonra imparatorluk, 395 yılında Batı ve Doğu olarak ikiye ayrıldı. Yalnızca 81 yıllık bir ömre sahip olan Batı Roma İmparatorluğu, 476 yılında resmen tarih sahnesinden silindi.

Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşü ile aslında her şey daha yeni başlamış oluyordu. Çünkü bölgeye barbar Cermen kavimlerinden olan Lombardların saldırıları hız kesmeden sürüyordu. Özellikle 568 yılında Kuzey İtalya’ya olan saldırıların şiddeti artınca, bölgede yaşayan insanlar geri çekilmeye başladılar.

Aslında o dönemde bile Venoto adaları olarak adlandırılan bölgede gezgin balıkçıların ve tuz işçilerinin yaşadığı birkaç küçük yerleşim vardı. Fakat yeni gelenler bu küçük barakalarda kalamazdı çünkü bölgenin yalnızca yüzde 8’i kara üzerine kurulmuştu. Can boğaza gelince, yeni teknikler bulunmaya başladı.

Venedik’in inşa edilme hikayesi tam bir kan, ter ve gözyaşı örneği:

Venoto adaları bir lagünün gerisinde kalıyordu ve işgalciler kolay kolay buraya gelemezdi. Fakat burası resmen bir bataklıktı ve kara alanı son derece sınırlıydı. Bunun üzerine dönemin dahi mimarlarının aklına, bugün kazıklı temeller olarak adlandırılan bir temel atma tekniğinin ilkel versiyonu geldi.

Hemen etrafta ne kadar ağaç varsa kesildi ve tahminen 10 milyondan fazla kazık çakıldı. Çakılan bu kazıklar tuzlu çamurdan oluşan bir karışım ile kaplandı. Böylece beton olmamasına rağmen ahşabın su ile teması önlenerek çürümesi engellendi, neredeyse bir taşa dönüştü ve günümüze kadar sağlam kalmayı başarmış temeller inşa edildi.

Çakılan bu kazık temellerin üzerine yine aynı madde ile kaplanmış iki kat ahşap kalas ve onun da üzerine bir kat taş blok eklendi. Böylece bildiğimiz sulu bir bataklık olan bölgede kara alanları oluşturulmuş oldu. Üzerine binalar yapılan bölgenin halkı kanallar ile ulaşımı sağlıyordu ancak dışarıdan gelenler için buraya girmek neredeyse imkansızdı.

Sonraki yıllarda Venedik, yükselen bir güç haline geldi:

Kurulan bu yeni şehrin adı Venedik Cumhuriyeti oldu. Doğa Roma İmparatorluğu yani Bizans İmparatorluğu korumasında olsa bile Lombardların Bizans şehri Oderzo’yu işgal etmesi ile birlikte siyasal güç buraya kaydırıldı. 9. yüzyıla geldiğimizde ise Bizans’ın etkisi neredeyse yok olmuş ve bölge halkında ulusal bir güç uyanmıştı.

11. yüzyılda, küçük bir soylu grubu arasından da olsa insanlara seçme ve seçilme hakkı verildi. Papalık ve Bizans arasında ne kadar çatışma yaşanırsa yaşansın Venedik’in hakları her zaman korunuyordu. Çünkü suların içinde yaşayan bu insanlar, Avrupa’nın geri kalanından çok daha iyi denizcilerdi. Özellikle Normanlara karşı verilen mücadelede her zaman güçlü bir silah konumundaydılar. 

Normalara karşı olan mücadeledeki destekleri nedeniyle dönemin Bizans imparatoru Venediklilere vergisiz ticaret izni verdi. 12. yüzyıla geldiğimizde Haçlı Seferleri nedeniyle zor günler yaşayan Konstantinopolis'te ticari olarak Venediklilerin borusu ötüyordu. Tabii bu durum Bizans’ın hoşuna gitmiyordu. Bu nedenle diğer İtalyan tüccarlara da özel haklar verilerek Venediklilerin önünü kesmeye çalıştılar. 

Türklerin batıya doğru ilerlemesi, Venediklilerin hamlelerini değiştirdi:

Haçlı Seferleri ile birlikte Venedik, Doğu Akdeniz’de bir ticari imparatorluk elde etmişti. Bu yüzden diğer İtalyan devletleri ile aralarında sürekli bir çatışma yaşanıyordu. 14. yüzyıla geldiğimizde vebanın da yayılması ile birlikte bu çatışmalar daha da kızıştı. Özellikle Cenevizliler ile aralarında bildiğin savaş yaşanıyordu. 

Derken 1453 yılında Konstantinopolis, Türk ordusu tarafından fethedildi ve Doğu Roma İmparatorluğu ortadan kalkmış oldu. Tabii Türkler orada kalmamış, Balkanlardan Avrupa’ya doğru ilerlemeye başlamışlardı. Bu karmaşa sırasında boş durmayan Venedik, küçük hamlelerle de olsa Avrupa’daki topraklarını genişletmeye başlamıştı. 

16. yüzyılda kurulan Cambrai Birliği yüzünden Venedik hızla güç kaybetmeye başladı ve Doğru Akdeniz’deki hakimiyeti sallandı. Dİğer yandan Amerika keşfedildiği için artık yeni ticaret yolları bulunmuştu. Türklerin Kıbrıs’ı ele geçirmesi ise Venedik’i iyice çileden çıkardı. Papalık ve diğer Avrupa devletleri ile anlaşmalar yapılsa bile geliyordu gelmekte olan.

Bataklık üzerine binbir çaba ile kurulmuş Venedik, artık bağımsız değildi:

Venedik Cumhuriyeti ilk kurulduğu günden beri soyluların yönetiminde olan bir ülkeydi. Ancak Fransız Devrimi ile birlikte toplumda yaşanan aydınlanma hareketi sonrası halkın bu oligarşik sisteme tahammülü kalmamıştı. İlk çatışmalar bunun üzerine başladı.

1797 yılında Napolyon Avusturaya’ya saldırırken Venedik’i bir tehdit olarak gördü ve müttefiksiz bıraktı. Bu dönemde cumhuriyet yıkıldı ve kontrol Avusturya’ya geçti. 1848 yılında birkaç isyan olsa bile işe yaramadı. 1866 yılında Avusturya, Prusyalılar tarafından yenilince Venedik de Birleşik İtalya Krallığı’na devredildi. Yani Venedik artık bağımsız bir ülke değildi. 

Venedik artık yalnızca ‘güzel’ bir şehir:

Birleşik İtalya Krallığı Venedik’in denizcilerini ya da deniz gücünü umursamıyordu. Burası onlar için yalnızca güzel bir şehirdi. 1932 yılında bölge motorlu taşıtlarla birbirine bağlandı. İkinci Dünya Savaşı sonrası şehirde sosyalist yönetimler uzun süre etkin oldu. Bugün bile Venedik, İtalya’daki solcular için kurtarılmış bir bölge kabul edilir.

Şehirde bugün bile hala yenilikçiler ile gelenekçilerin tartışmaları sürüyor. Bir yandan aktif bir üretim merkezi olan Venedik, diğer yandan harika bir turizm merkezi. Fakat doğal su baskınları gibi sayısız afet tehdidinin yanı sıra gelen turistler nedeniyle çevrenin kirlenmesi en büyük sorundur. Eğer bu şehir iyi bir şekilde korunmazsa kısa zaman içinde yok olup gider diyenlerin sayısı her geçen gün artıyor.

Bataklıklar üzerine dahiyane bir inşaat tekniği ile oluşturulmuş olan Venedik nasıl inşa edildi sorusunu yanıtlayarak şehrin tarihi hakkında bilmeniz gereken detaylardan bahsettik. Unutmayın, Avrupa bugün kendini nasıl tanıtırsa tanıtsın bu insanlar daha birkaç on yıl önce sokak ortasında birbirini kurşuna dizdiler. Yani sanat falan bir yere kadar.  

6
4
2
0
0
Emoji İle Tepki Ver
6
4
2
0
0