1983 yılında küçük bir şirket olarak kurulan WorldCom, CEO Bernie Ebbers’ın liderliğinde kısa sürede büyümüştü.
1990’lar boyunca yaptığı agresif satın almalarla telekomünikasyon sektörünün zirvesine tırmanmayı başaran şirket, MCI Communications gibi devleri bile bünyesine katmayı başarmıştı.
Ancak bu hızlı yükselişin ardında pek de sağlıklı bir temel olmadığı, 2002 yılında patlak veren skandalla ortaya çıktı.
Dünya, şirketin milyarlarca dolarlık bir muhasebe hilesi yaptığını ve kârlarını sahte bir şekilde şişirdiğini öğrenince şoke olmuştu.
WorldCom, 3,8 milyar dolarlık operasyon maliyetini sermaye harcaması olarak göstererek kârlarını olduğundan çok daha yüksek göstermişti.
Bu yöntemle kısa vadede şirketin mali raporlarını parlak tutmayı başarsa da uzun vadede kaçınılmaz bir felaket yaşanacaktı.
İç denetçiler bu usulsüzlükleri fark ettiğinde, balon kaçınılmaz bir şekilde patlamış ve gerçek ortaya çıkmıştı.
Yani, şirketin yatırımcılarına ve çalışanlarına vadettikleri koca bir yalandan ibaretti…
Skandalın patlak vermesinin ardından 2002 yılında WorldCom iflas başvurusu yapmıştı ve bu Amerika tarihinin en büyük iflasıydı.
Şirket, toplamda 41 milyar dolar borçla iflas etti ve yatırımcılar oldukça büyük zarara uğradı.
İflas başvurusu, yalnızca WorldCom için değil, genel olarak telekomünikasyon sektörü için de büyük bir şok etkisi yarattı.
Çünkğ yatırımcılar, telekomünikasyon sektörü hisselerini hızla elden çıkarmaya başlamıştı ve bu durum sektörde çığ gibi büyüyen bir güven kaybına yol açmıştı.
Skandalın ardından CEO Bernie Ebbers dolandırıcılık ve komplo suçlarından yargılanarak 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Scott Sullivan, yani dönemin CFO’su da aynı şekilde suçunu kabul etti ve Bernie Ebbers’a kıyasla daha az bir ceza aldı.
Bu durum, özellikle bireysel yatırımcılar ve emeklilik fonları için büyük kayıplara neden oldu.
Çünkü milyonlarca insan, bu sektöre yaptıkları yatırımlarının ve portföyünde telekomünikasyon sektörü hissesi tutulan emeklilik birikimlerinin eriyip gittiğini gördü.
Milyarlarca dolarlık bir dolandırıcılığın ardından şirket hisseleri değersiz hâle gelirken, yatırımcılar çok büyük kayıplar yaşadı ve varlıklarını kaybetti.
WorldCom skandalı, sadece bir şirketin çöküşü değil aynı zamanda finans dünyasında güven ve şeffaflığın önemini gösteren acı bir ders oldu.
Bu skandalın ardından Amerika, şirketlerin mali raporlamalarını daha sıkı denetlemek için Sarbanes-Oxley Yasası’nı yürürlüğe soktu ve bu sayede şirketlerin yatırımcıları kandırmasının önüne geçmek amaçlandı.
Özetle, WorldCom’un çöküşü finansal şeffaflığın bir şirketin en değerli sermayesi olduğunu hepimize acı bir ders vererek hatırlattı.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: