Antik Roma’nın en büyük kentlerinden biri olan Pompeii, MS 79 yılında Vezüv Yanardağı'nın patlaması sonucu lavlar altında kalan ve yerle bir olup tarih sahnesine gömülen bir antik şehir. 1599 yılında yeniden keşfedilen şehir, o zamandan bu zamana kadar her süreçte ilgi çeken bir hikâyeye sahip. Hamamlar, freskler, duvar yazıları, amfi tiyatro, su kemeri dâhil olmak üzere elde edilen tüm bulgular, antik Roma ile ilgili pek çok bilgiyi gün yüzüne çıkarıyor.
2009 yılında Melbourne Müzesi’nde sergilenen bir çalışma, bu bilgiler ışığında oluşturulmuş bir animasyonu içeriyordu. 'Pompeii’de Bir Gün' isimli çalışma ile 330.000 ziyaretçi, Pompeii felaketini gerçekçi bir şekilde deneyimlemişti. Serginin bir parçası olarak gösterilen animasyonu aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz.
Şimdiki Napoli şehrinde bulunan antik kent, tüm şehrin 5’te 3’ünün ortaya çıkarılmasıyla ortaya çıkıyor. Yüzyıllarca küller altında korunan şehir, ortaya çıkarılıyor ve şehre ait bina sütunları, lavlardan etkilenerek taşlaşan insan suretleri gibi bulguların bazıları Pompeii Antik Kenti’nde bazıları ise Napoli Arkeoloji Müzesi’nde yukarıdaki animasyonda olduğu gibi dijital sunumlarla desteklenerek sergileniyor.
Pompeii'de 1900 Yıllık Taşlaşmış At Bulundu
Pompeii şehriyle ilgili önemli bir bulgu da felaket yaşandığında 18 yaşında olan ve Napoli Körfezi'ndeki bir donanmada görev alan Pliny’nin mektupları. Pliny, arkadaşı Tacitus'a Pompei'yi yok eden, ailesinin çoğunun ölümüne neden olan patlamayı mektupta şu şekilde anlatıyor:
“Kadınların çığlıklarını, çocukların ağlamalarını, adamların bağırmalarını duyabilirdin. Bazısı ebeveynlerini çağırıyor; kimisi çocuklarını, eşlerini çağırıyor ve seslerinden onları tanımaya çalışıyordu. İnsanlar, kendilerinin ve akrabalarının kaderine ağlıyor ve bazıları da ölüm vahşeti içinde dua ediyorlardı. Birçok insan, 'tanrıların yardımı' için yalvarıyordu fakat çok daha fazlası, 'tanrıların hiçbirinin kalmadığını' ve Dünya'nın sonunun olmayan bir karanlığa gömüldüğünü düşünüyordu.”