Son dönemde ülkemizde acı bir gündem maddesi var: orman yangınları. Türkiye'nin pek çok farklı bölgesinde günlerdir devam eden yangınlar ne yazık ki zamanında kontrol altına alınamıyor ve giderek büyüyor.
Böylesi bir gündem beraberinde yangınlara sebep olan şeyin ne olduğu gibi yoğun tartışmaları da getiriyor. Bu soruya verilen pek çok farklı cevap/iddia var. Bu iddiaların bazılarının odak noktasında ise 5G teknolojisi yer alıyor.
Yangın - 5G ilişkisine dair iddialar neler?
Aslında söz konusu 5G olduğunda, pek çok farklı iddia ve komplo teorisi gündeme geldi. Örneğin koronavirüs salgının başladığı dönemde bir süre boyunca '5G'nin koronavirüse sebep olduğu' gibi hiçbir gerçekliği olmayan bir iddia, uzunca süre gündemi meşgul etmişti. Orman yangınları ile ilgili olarak ise iki iddia dikkat çekiyor.
Bunlardan ilki, ağaçların 5G sinyallerini engellediği gerekçesiyle bilinçli olarak yok edildiği iddiası. Diğer iddia ise 5G'nin doğrudan yangınlara neden olduğu söylentisi. İddiaların kaynaklarına ve bu konudaki bilimsel çalışmalara birlikte göz atalım.
İlk olarak; 5G yangına sebep olabilir mi?
Bu konudaki iddiaların kaynaklarından ilki, 5G teknolojisinin 'bir silah olarak geliştirildiğini' savunan bir komplo teorisyeni. Shoshi Herscu isimli bu komplo teorisyeni, özellikle Güney Kore'de 5G baz istasyonlarının kullanıma sunulmasından sonraki tarihlerde çıkan yangınları işaret ederek 5G'nin elektromanyetik darbeler ile yangınlara sebep olduğunu söylüyor. Ancak bu iddianın hiçbir bilimsel karşılığı yok. Üstelik Güney Kore geldiğimiz noktada dünyanın en yaygın 5G ağlarından birine sahip ve ülkede milyonlarca kişi 5G kullanıyor.
Ayrıca bu konuda internette karşımıza çıkan bir diğer 'kaynak' ise bir video. Videoda 5G bağlantısına sahip bir telefonun etrafına çelik yün konuluyor. Ardından telefonda bağlantının aktif olmasıyla birlikte telefonun etrafındaki çelik yün yanıyor. Bu türden bir olayın gerçek olması ihtimali ise bulunmuyor.
Diğer iddiaya göz atalım; ağaçlar 5G frekanslarını engellediği için mi yok ediliyor?
5G istasyonlarının kurulduğu dönemlerde, bu istasyonlar için ağaçların kesildiği gibi bazı iddialar ortaya atılmıştı. Fakat aynı dönemde bu iddialar çürütüldü ve ağaçların kesilmelerinin sebebinin 5G istasyonları değil, yürütülen ağaçlandırma çalışmaları olduğu ortaya çıktı.
Konuya bir diğer bakış açısı ise bu konuda yürütülen bir araştırma. University of Surrey'de yürütülen bir çalışmaya göre ağaçlar 5G sinyallerini zayıflatıyor. Fakat bunun çözümü ağaçları kesmek ya da yakmak değil; çalışmada da istasyonların ağaçların yüksekliğinden 3 metre yüksekte olmasının sorunu çözeceği ifade ediliyor.
Sonuç olarak; Ormanlar kadar sosyal medya da yangın yeri:
5G çalışmaları uzun yıllardır devam ediyor ve dünya genelinde kullanıma uygun hale gelmesi için pek çok ülke altyapı çalışmaları yürütüyor. Bu çalışmalar kapsamında ağaçların yok edildiği ya da yakıldığı, yangınların çıktığına yönelik hiçbir resmi veri olmadığı gibi; bunu destekleyen bilimsel çalışmalar da bulunmuyor.
Yukarıda örneğini verdiğimiz ve 5G teknolojisi ile ağaçlar arasındaki ilişkiyi açıklığa kavuşturan çalışmada da durum için makul bir çözüm sunulmuş durumda. 3 metre daha yüksek istasyon direkleri yapmaktansa ormanları yok etmeyi göze almak, herhangi bir aklın seçebileceği bir yol gibi görünmüyor.
Bu teoriler sosyal medyada nasıl yer alıyor?
Yukarıdaki örnek paylaşım üzerinden yola çıkacak olursak; öncelikle koronavirüs pandemisinin 5G ile hiçbir ilgisi olmadığı sayısız bilimsel çalışma ile kanıtlanmış durumda. Ardından gelen yangınlar söylemi de oldukça geçersiz. Çünkü orman yangınları yaz mevsimi boyunca dünyanın farklı bölgelerinde her zaman karşılaşılan bir durum. Sayılarının artmasının ise pek çok farklı açıklaması var. Bunlardan biri ise iklim değişikliği.
İklim değişikliği, insan faaliyetlerinin gezegene bıraktığı izin büyük bir sonucu ve herhangi bir projeyle ya da komplo teorisi ile açıklanmasına gerek olmayacak kadar gerçek. Senelerdir kuraklık tehlikesinden, doğal felaketlerden bahsederek önlem almamız gerektiğini söyleyen bilim insanlarını dinlemedik ve bu krizi engellemek için hiçbir şey yapmadık. Ardından o gün gelip iklim krizi sonuçlarını göstermeye başladığında, senelerce bu konuda araştırmalar yapmış, uyarılarda bulunmuş ve öneriler sunmuş 'bilim'i sahte olmakla ve gerçekleri çarpıtan bir maşa olmakla suçlamak ise ne yazık ki mantık dışı.