Muhtemelen “Biz alışkınız böyle açıklamalara.” diyerek girdiğiniz bu içerikte maalesef beklediğinizden fazlasını göreceksiniz. Zira her ne kadar sosyal medyanın her köşesinde “Yapay zekâ işimizi elimizden alacak.” ve “Yapay zekâ sonumuzu getirecek.” gibi tartışmaların ötesinde olan bir konuyla karşı karşıyayız.
Bunu dememizin sebebi, endişe verici ve ürkütücü açıklamalardan bahseden kişilerin sosyal medyadaki komplo teorisyenler olmaktan çıkmış olması. Geçtiğimiz aylarda, önde gelen yapay zekâ modellerinin en temelindeki kişi olarak tanıyabileceğimiz Geoffrey Hinton’ın 60 Minutes programına konuşmasıyla birlikte bu konunun nasıl bir gizem içinde olduğunu görmüştük.
Geoffrey Hinton kim ve tam olarak ne demişti?
Derin öğrenme kavramının öncülerinden olan Hinton sayesinde bugün kullandığımız ChatGPT’nin temelleri atıldı diyebiliriz. Fazla biyografiye girmeden söyleyebileceğimiz bir diğer şey de günümüzdeki üretken yapay zekâ araçlarının bu zamanlara gelmesinde çok büyük payı olan birisi Hinton.
Daha önce Google bünyesinde çalışmış olan akademisyenimiz, son dönemde yapay zekânın çok hızlı ve kontrolsüz gelişmesine dikkat çekmişti. Bakın, bunu söyleyen kişi, söz konusu modellerin ortaya çıkmasındaki en büyük sorumlulardan. Tabii ki bunu suçlamak için belirtmiyoruz. Modelleri geliştiren kişilerin bile bunların nasıl büyüdüğünü tam olarak bilmediğinin altını çiziyoruz.
“GPT gibi modellerin tam olarak nasıl çalıştığını bilmiyoruz.”
Verdiği röportajda Hinton, sadece öğrenme algoritmasını kurduklarını, fakat bu algoritmadan ilerleyen yapay zekânın ne yaptığından tam olarak emin olmadıklarını söyledi. Ayrıca Hinton, bunu evrimin prensiplerine benzetmişti. Devamında ise üretilen bu algoritmanın veriyle etkileşime geçtiğinde karışık nöral ağlar ürettiğini ve bu ağların şu an elimizde olanlar gibi oldukça işlevsel olduğunu söylüyor. Fakat kendisinin de belirttiği üzere bunu nasıl yaptıkları hakkında bir fikrimiz yok.
Her şeyin temelini atan önemli isimlerden birisi böyle konuşunca da söz konusu alana yönelik endişeler ortaya çıkmaya başlıyor. Zira “Yapay Zekânın Godfather’ı” diye nitelendirilen Geoffrey Hinton, aynı zamanda bu alanın hızlı ve kontrolsüz şekilde büyümesinden şikâyetçi. Bu konunun yanında yapay zekânın insanları manipüle etmede başarılı olacağı konusunda da sürekli uyarılar yapıyor.
Benzer açıklamaları farklı önemli isimlerden de duymuştuk.
Son günlerin en tartışmalı isimlerinden, OpenAI’ın kurucu ortağı Ilya Sutskever, daha önce makinelerin insanların zekâ seviyesini aşacağını ve buna hazırlıklı olmamız gerektiğini belirtmişti. Bizim göremeyeceğimiz şeyleri yapay zekâlı makinelerin görebileceğini de söyleyen Ilya’nın ağzından çıkan en garip şey, insanların yapay zekâyla birleşebilecekleri iddiasıydı.
Yapay zekânın kontrollü büyümesi üzerine çalışmalar yapıldığını belirten Ilya, maalesef herkesin bu konu üzerine pek düşmediğini ve yeterince gündeme getirilmediğini belirtmişti. Ayrıca bir noktada yarı yapay zekâlı olacak ilk insanlardan biri olabileceğini de söyledi. Fakat vizyonu ne olursa olsun Ilya, yapay zekâyı serbest bırakmanın tehlikeli olacağının farkında.
Bu 2 önemli ismin yaptığı açıklamalar, durumun “Yapay zekâ, işimizi elimizden alacak.” düşüncesinin çok ötesinde olduğunu gösteriyor.
Zira her ne kadar biz bu aşamayı büyük ölçüde geçmiş, gelişmelere uyum sağlandığı sürece geride kalınmayacağının farkına varmış olsak da gelecek olan şeyler tüm insanlığı ilgilendiriyor.
Örneğin Hinton’ın bahsettiği manipülasyon çalışmaları, dünya genelinde yapılan önemli seçimleri büyük oranda etkileyebilir. Ya da yapay zekâ bir yandan problem çözerken diğer yandan kontrolsüz bırakılırsa söz konusu problemin sıklaşmasına da sebep olabilir.
Bunun için çalışmalar yapan ülkeler de maalesef pek bilinçli olmadığından sadece ‘kısıtlamaya’ odaklanıyorlar. Bu açıklamalara bakarak bir çıkarım yaptığımızda, kısıtlamaların bir sorunu çözmeyeceğini görmek çok da zor değil. Sizin bu konudaki düşünceleriniz neler?
Durumun örneklerini görebilmeniz ve yapay zekâya daha çok aşina olabilmeniz adına alttaki içeriklere göz atmayı unutmayın.