Vampirlerle ilişkilendirilmeleri bir kenara, COVID-19’un kaynağı olarak da gösterildikleri için pek çok insan artık onlara eskisi gibi bakmıyor.
Biz yarasaları bu kötü özelliklerle ansak da milyonlarca yıldır gece karanlığında havada süzülen bu tuhaf varlıklar nasıl oluştu?
Yarasalara ait ilk fosiller Eosen dönemine, yani günümüzden neredeyse 50 milyon yıl öncesine dayanıyor.
Paleontologlar farklı bölgelerde yaptıkları araştırmalar sonucunda yarasalara ait Kuzey Amerika, Fransa, Avustralya ve Hindistan gibi daha nice bölgelerde diş ve iskeletlere rastlamışlardı.
Ancak yarasaların formları da hep aynı kalmamış: Antik dönemdeki fosilleriyle kıyaslandığında modern akrabaları arasında farklar var. Fosillerin kulakları, bizim bugün bildiğimiz yarasaların kulaklarından çok farklı.
Evrimleşmiş yarasaların yalnızca başparmaklarında pençe bulunuyorken fosillere göre bir yarasanın beş pençesi olabileceği gözüküyor.
ABD eyaleti Wyoming’de bulunan Onychonycteris adlı 52 milyon yıllık olduğu düşünülen bir fosil, beş pençeli formda bulunmuştur.
Yarasaların çok eski zamanlardan bu yana dünyanın her tarafında varlık göstermesi ve hemen hemen benzer formda olmalarının yanı sıra bilim dünyasını meraklandıran bir soru vardı: uçan tek memelinin ne zaman kanatlarının olduğu.
Geçmişte birçok canlı evrimleşerek bugünkü formlarını aldılar, tıpkı balinaların da benzer bir geçmişe sahip olması gibi.
Birmingham Üniversitesinden Emily Brown’a göre ilkel yarasaların ormanlık ekosistemlerde yaşadığı biliniyor ve bu bölgelerde fosiller kalıntı bırakamıyor. Bu yüzden yarasaların geçmişiyle alakalı bir boşluk var ve kayıtlar tam değil.
En eski yarasa fosiline bakıldığında bile pençe yapısından bir yarasa olduğu anlaşılıyor. Paleontologlara göre günümüzde yaşayan en eski yarasa türü “fare kuyruklu yarasa”. Bu tür, bizim bildiğimiz yarasalar gibi yerden hareket etmekten ziyade havadayken çırpınarak uçma pozisyonu alıyor.
Yani aslında beklediğimiz kadar komplike bir cevabı yok! Yarasalara ait kayıtların ekosistemden dolayı oluşmaması, bilim insanlarını da zorluyor.
Yukarıda anlattığımız gibi, yarasaların havada çırpınarak ideal uçuş pozisyonu almasıyla gökyüzünde süzülmesi yarasaların uçmaya başlamalarını açıklıyor. Ne yazık ki ortaya yeni fosiller çıkmadan bilimin sunabilecekleri bu bilgilerle sınırlı.
Diğer memeliler, yarasalarla ilgili bizim çıkarım yapmamızı kolaylaştırıyor. Çünkü uçan sincaplar ve makigiller gibi bir yere süzülerek giden bu türler, yarasaların da bu şekilde evrimleştiğini kanıtlayabilir.
Yazımıza başlarken gizeminden bahsettiğimiz bu canlıların gizemleri hala sürüyor. Bilim insanları yeni keşifler yaptığında yeterli fosil bulunabilirse bu gizemli hayvanların da nasıl kanatlandığını daha açık bir şekilde aktarabiliriz.