Uluslararası Enerji Ajansı, bugün yeni projelerini açıkladı ve 2015’ten bu yana en hızlı gelişen endüstrinin yenilenebilir enerji olduğunu duyurdu. Yenilenebilir enerji, 2017 ile 2018 arasında neredeyse hiç büyüme görmemişti. Bu sene, 200 gigawatt’lık bir büyüme miktarı gerçekleştirildi ancak IEA, Paris Anlaşması hedefine ulaşılabilmesi için yenilenebilir enerji kapasitesinin 2030’a kadar her yıl 300 gigawatt’tan fazla artması gerektiğini de açıkça belirtti.
IEA yöneticisi Fatih Birol, yaptığı açıklamada, “Elimizdeki son rakamlar, bize kutlamamız için birçok sebep veriyor: Yenilenebilir elektrik artışı, hayal kırıklığıyla geçen 2018’den sonra son dört yıldaki en hızlı büyümesini yaşıyor” ifadelerini kullandı.
Yenilenebilir enerji yatırımları artıyor:
Dünya genelinde yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımların artışa geçtiği görülüyor. Birleşik Krallık’ta bu senenin başlarında en büyük kıyı rüzgârı çiftliği hayata geçti. Ayrıca Kuzey Dakota’daki Standing Rock Sioux Tribe güneş enerjisi panellerini kurdu. Çok uluslu şirketler de bu alanda baş göstermeye başladı. Google, geçtiğimiz günlerde 1,6 gigawatt’lık (1.600 megawatt) güneş ve rüzgâr enerjisi satın alacağını söyledi ki bu, tek bir şirket tarafından alınan en büyük temiz enerji miktarı. Tabii bu gelişmeler, oldukça önemli özellikle bilim insanlarının iklim krizini çözmek için zamanın azaldığı konusundaki uyarılarını düşününce.
Olumlu gelişmeler olsa da ne yazık ki işler henüz hedeflendiği düzeyde iyi gitmiyor:
Buraya kadar okuduklarınız bardağın dolu tarafıydı. Perşembe günü ortaya çıkan bir raporda birçok ülkenin hâlâ kömüre olan bağlılığının arttığı ortaya koyuldu. Almanya merkezli çevreci grup Urgewald, kömür genişlemesini takip ettiği listesinde bir güncelleme yaptı ve planlanan bütün kömür projeleri hayata geçerse küresel ağa 579 gigawatt’tan fazla bir enerji eklenecek. Bu, şu anki kömür kapasitesinin %29 artacağını gösteriyor ve bu da iklim krizinden kaçınmak için yapmamız gerekenin tam tersi olduğu anlamına geliyor.
Bangladeş, Vietnam ve Endonezya gibi ülkelerde kömür, artan enerji erişimi opsiyonlarından en satın alınabilir olanı. Kirliliğe bağlı olarak sağlık maliyeti de bulunuyor ve bu maliyet, gezegenimizi öldürmeyle de bağlantılı ancak ekonomik modellerimiz, bu etkileri incelemekte başarısız oluyor. Bu senenin başlarında yayınlanan araştırmada ABD’deki kömür sistemlerinin yerine yerleştirilen güneş panelleri para tasarrufu sağladı.
Önümüzdeki hafta dünya liderleri, Birleşmiş Milletler İklim Çalışması Zirvesi’nde iklim değişikliği üzerine konuşacaklar. Umarız tüm enerji altyapılarını hem toplum hem de dünya sağlığı için daha ileri noktaya taşıyacak yollar bulunur.