Mars’a insan taşımak artık o kadar uzak bir hayal değil ve uzay turizmi acentaları, çoktan uzay seyahati reklamlarını yapmaya başladı bile.
Aylarca uzayda bulunan Kanadalı astronot Chris Hadfield, Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan döndüğü zaman, uzayda doğru karar vermenin ne kadar önemli olduğunu şöyle ifade etmişti:
“Çoğu zaman, kritik durumlarda tek karar verme şansınız oluyor ve sonuçları genellikle şöyle oluyor: Ölüm ya da yaşam.”
Deneyimli astronot bize uzayda karar vermenin ne kadar kritik olduğundan söz ediyor. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir nokta daha var. Biz dahil Dünya’daki bütün canlı organizmalar, yer çekimsel bir ortamda gelişmelerini sürdürdüler.
Her ne kadar göremesek, dokunamasak veya koklayamasak da yer çekimi, Dünya’mız için büyük bir rol oynuyor.
Yer çekiminin biyolojisi:
Merkezi sinir sistemi, yer çekimi için özel bir sensöre sahip değildir. Aksine yer çekimi, birkaç duyusal sinyale entegre olur ve buna ‘graviception’ adı verilir. Bu duyusal sinyaller görüşümüzü, denge sistemimizi ve eklem ve kaslarımızdan gelen bilgileri içerir.
Kulağın içindeki ufak bölümler de bu işlemin önemli parçalarıdır. Karasal yer çekimi altında başımız dik olduğunda, "vestibüler otolitler"(küçük taşlar) viskoz sıvısında kusursuz bir şekilde dengelenir. Kafamızı hareket ettirdiğimizde -örneğin yukarı baktığımızda- yer çekimi, kulağımızdaki viskozu hareket ettirir. Bu da beynimize başımızın geriye doğru yaslandığı bilgisini ulaştırır.
Uzun süre boyunca yer çekimsiz ortamda kalmak, yani uzayda bulunmak, insan vücudunda yapısal ve işlevsel değişikliklere neden olur. Yer çekimsiz ortamın vücudun fiziksel fonksiyonları üzerindeki etkisi bugüne kadar çok kez araştırıldı. Ancak yer çekiminin karar verme mekanizması üzerindeki etkileri henüz tam olarak anlaşılamadı.
Mars'a gidecek insanların en büyük sorunu mantıklı kararlar vermek olabilir:
İnsanlık eğer Mars’a giderse ve Dünya ile iletişimin birkaç dakika gecikmeli olacağını varsayarsak, yerçekimi ve karar verme arasındaki ilişkinin neden önemli olduğunu anlayabiliriz. Dünya'dan uzakta, biyolojisi için bambaşka fiziksel bir ortamda bulunan insanlar, hatalı kararlar alabilirler.
Bu etkiyi araştırmak için yapılan bir deney de var. Bu deneyde, katılımcılardan laboratuvara gidip mümkün olduğunca rasgele sayı dizileri üretmeleri isteniyor. Katılımcılara her bip sesi duyduklarında, bir ile dokuz arasında bir sayı seçmeleri gerektiği söyleniyor.
Buradaki kritik nokta, düşünmek ya da saymak için katılımcılara belirli bir zaman verilmemesi. Bu deney, beynimizin rutin tepkileri bastırmasını ve yeni tepkiler üretmesini gerektiriyor ve bu başarılı bir karar vermek için önemli bir detay.
Dünya üzerindeki duruşunuz bile veridiğiniz kararları etkiliyor:
Deneyin devamında katılımcılardan karasal yer çekimi yönüne doğru olacak şekilde yatmaları isteniyor. Yani her birinin yere uzanması talep ediliyor. Bu şekilde beynin yer çekimini algılama şekli değişiyor.
Deneyin sonuçları, katılımcıların uzanırken rasgele bir sayı seçmekte zorlandıklarını gösteriyor. Bu durum, insanların yer çekimsiz ortamda yeni fikirler düşünmeye veya kararlar vermeye daha az eğilimli olduklarına işaret ediyor.
Yine deneyin sonuçlarına göre, insanlar yapay yer çekimsiz ortamlarda bulunurken algılama konusunda sıkıntı çekiyorlar. Yer çekiminin olmamas, rahatsız edici bulunabiliyor ve insanların böyle ortamlarda karar verme yetisi oldukça kötü etkileniyor. Yani bir uzay görevinde bulunan astronotların, yaşamlarını tehlikeye atmamaları adına yer çekimsiz ortamda karar verme ve fikir üretme üzerine oldukça iyi bir eğitim almaları gerekiyor.
[NEWS:52192]Bilim İnsanları, Yer Çekimi Dalgalarının Dünya'yı Yok Edebilecek Kadar Tehlikeli Olduğunu Açıkladılar[/NEWS