Andrey Markov, kendi zamanının önemli matematikçilerden biridir. Kendisinin ismi çok bilinmez ancak yaptığı hesaplamalar ve kurduğu “Markov işlemleri” adlı döngü, zamanın işleyişini açıklamakta kullandığımız teoridir. Zamanın akışı bir bütündür ve dalgalar halinde akarak ilerler.
Öte yandan biz insanlar, zamanın akışını bir bütün olarak algılayamadığımız için onu parçalara böleriz ve belli zaman dilimlerindeki durumları inceleriz. Enflasyon rakamlarını verirken “son bir yılda” diyoruz. Deneylerde “İki aylık süreçte %34 azalma gözlemledik” diye belirtiyoruz. Zamanın tamamını değil belli bir kısmını ayırıyoruz.
Yeni yayımlanan iki makalede, bu çift zamanlı (ya da çift zaman değerlendirmeli) sistemde, biri Santa Fe Enstitüsü’nden biri de MIT’den gelen araştırmacı ekipleri, zamanın ‘görülebilen’ dönemleri dışında kapsadığı geniş bir alan daha olduğunu ve ‘görülemeyen zaman durumları’ olduğunu öne sürüyorlar.
Yeni teoriler, çok kabaca zamanın birleşik ve peşpeşe akan bloklardan oluşan bir dalga olduğunu ve arada yer alan bu gizli zaman adımlarıyla bütünsel akışın sağlandığını savunuyor. Santa Fe’den yayınlanan makalenin yazarlarından David Wolpert, bu gizli değişkenlerin aslında hep olduğunu ve bilim insanlarının okudukları makalelerde ya da yaptıkları çalışmalarda bu yapıyı gördüklerini söylüyor.
Yukarıdaki görsel, araştırmacıların verdiği örneği temsil ediyor. Her sütunu saat başı olarak düşünün ve her saat başı gidip cismin yerini kontrol ediyoruz. Bu cisim, zaman içerisinde bağımsız ve serbest hareket halinde, biz ise kendi gözlemlediğimiz anlardaki durumunu görüyoruz. Cismin 1’den 2’ye ilerlediği kısımda görmediğimiz bir zaman adımı var. Bu oldukça kaba bir örnek olsa da sistemin temeli bu. Araştırmacılar bu durumu özellikle biyomoleküler işlemlerde proteinlerin durumuna benzetiyor.
Araştırmacıları bu keşfe iten ise bilgisayarlarda bilgi saklamanın en verimli ve en az enerji harcayan yöntemini bulma istekleri oldu. Hesaplamanın etkileşimleri ve dinamikleri üzerine yaptıkları çalışmada, aynı anda hem 1’den 0’a hem de 0’dan 1’e giden bir harita çıkaramadıklarını fark ettiklerinde bu keşfi gerçekleştirdiler.
Doğada da bir şeyi alıp başka bir şey yapan sistemlerin benzer şekilde çalıştığını söyleyen araştırmacılar, bu zaman akışı ve gizli zaman adımlarını ışık hızı gibi bir bilimsel limit olarak görmek gerektiğini söylüyorlar.